|1,9|

208 20 86
                                    

Ya aminaooyim o kadar veda konusmasi yaptim hala da gelip bolum yaziyorum ya beni de s!ksinler (tercihen chuuya.)

Oha cus omaygat duz yazi uyarisi cunku yazar da ne yapacagini bilmiyo.

Herkes Dazai'nin evinde toplanmıştı çünkü yazar böyle olmasını istiyordu.

Ama Dazai şimdiden onları davet ettiğine bin pişmandı, Nikolay Fyodor'u backrooms'a çekmeye çalışıyordu. Tecchou ise Jouno'ya masanın üstünde bulunan mendil paketleriyle gül buketi yapmıştı.

Kouyou ise daha ilginçti. Evdeki eşyalara "Acaba hangisini Dazai'ye soksam?" gözüyle bakıyordu. Yosano ise sinir krizi geçiriyordu çünkü Müge Anlı'nın tekrarını izleyememişti ve kumandayı bulamadığı için Dazai'nin bütün sulalesini elden geçirmişti.

"Pişt Dazos buraya bak bir kardeş, ne vereyim güzel abime??"

Dazai ağlayacak gibiydi çünkü sevgilisi yemek hazırlıyordu ama bunu yolda gül satan ablalar gibi yapıyordu.

Ranpo ise etrafı dikkatle inceliyordu. "Nasıl yani, babam her gün buraya mı geliyo-"

Dazai hızlıca Ranpo'nun ağzını tuttu,"Ranpo salak mısın?? Chuuya burada amk. Babamın Mori olduğunu öğrense sağ koyar mı beni?"

"Kiymiz mi (koymaz mı?)"

"Ebemi bile bulur."

"Hiii iyli disini. Igzimi biriksini sipik misin imk? (Haa öyle desene. Ağzımı bıraksana sapık mısın amk?)

Dazai Ranpo'nun ağzını bıraktı. Ranpo hemen bu ultra zengin evde arka odalara geçmişti.

O sırada Kouyo elinde bir şişe ile geldi. "Dazoş bu var ya ne olsun bu?"

Dazai gördüğü karşısında şok geçiriyordu çünkü o şişeyi babası yurtdışından getirmişti ve servet değerindeydi.

Hemen Kouyou'nun yanına gidip elinden aldı. "Bu bana girmesi için fazla pahalı Kouyou."

Şişeyi elinde çevirerek anlattı, "Babam bunu yurtdışında çok ünlü bir sanatçıya yaptırdı. Üstünde ve içinde altın yaldızlar var ve üstü binlerce küçük pırlantayla kaplı. Babam bu şişe kırılsa kahrolurdu."

Şişeye bakarak iç çekti, "Hadi bu ultra pahalı şişeyle doğruluk mu cesaret mi oynayalım!!"

Doğruluk ve cesareti duyan Ranpo Poe'yu arka odalara çekiştirmeyi bırakmıştı, Chuuya ise elindeki cinayet malzemelerini (sanırım fare zehri hazırlıyor) bırakıp hemen yere oturdu. Yosano Müge Anlı ve oyun arasında gidip geliyordu. Fyodor ve Nikolay ise arada derede Chuuya'nın yanında oturmuştu. Tecchou ve Jouno kayıptı.

"Evett değerli arkadaşlarım!! Başlıyoruz, öncelikle yalan söyleyenin babası Mori olsun mu?"

Herkes bir ağızdan bağırdı, "Olsun!!"

"Cesarette oyunbozanlık yapanın ebesi Fyodor'un eline düşsün mü?"

"Düşsün!!"

"Mükemmel." Dazai elindeki şişeyi çevirmeye hazırlanırken Kouyou şişeyi elinden kaptı. "Hop hop, sen benim olduğum yerde ne cüretle oyunu başlatırsın!"

Kouyou şişeyi alıp yerde çevirdi. Karşısına Jouno gelmişti.

"Siz ne ara yolunuzu buldunuz amk?!"

Tecchou araya girdi, "Jouno yolunu mükemmel bulur. Kör olduğuna bakma, biz daha körüz bu hayat karşısında."

"Sorgulamıyorum." Kouyou iç çekerek sordu, "Doğruluk mu cesaret mi falan filan."

"Doğruluk çünkü saklayacak hiçbir şeyim yok, devam et."

"Tecchou'ya karşı ne hissediyorsun?"

"Cesaret."

Tecchou gülümsemişti. Chuuya ise Kouyou'yu tutuyordu çünkü Jouno'yla Tecchou'yu ship yapmaya çalışırken Jouno bütün oyunu bozuyordu.

"Cesaret diyosun he, öp lan o zaman Tecchou'yu."

"NE!?!?"

"Kouyou abartmasa-"

Kouyou Chuuya'ya döndü, "Chuuya, dua et Chuuya'sın. Olmasan yemiştin tokadı."

Jouno ise çok sinirlenmişti, "Bu ne boktan bir oyun, manyak mısınız siz!?! Gidiyorum ben."

Jouno kapıyı main character kız gibi çarpıp gitmişti, Tecchou da arkasından yalvara yalvara gitti.

"Helal Kouyou, şimdiden iki kişi eledik."

Dazai'nin konuşmasıyla Kouyou ona "Bir daha konuşursan ebeni gösteririm." bakışı atınca göt korkusundan sustu.

Aku ve atsu gercek main karakterler oldugu icin olaya katicam!!! (kesinlikle yazar onlari unutmadi.)

Kouyou morali bozulduğu için şişeyi Chuuya'ya verdi, Chuuya ise hedefini gözüne kestirdi ve şişeyi çevirdi. Karşısına Atsushi gelmişti.

"Cesaret diyorum Chuuya san."

"Sormadan cevap vermen iyi." Chuuya Akutagawa'ya gözünü dikmişti, Aku ise olacakları anlayıp "Yaparsan ölürsün." bakışı atıyordu.

"Akutagawa'ya bir sarılır mısın? Bir şeye bakıcam da."

Akutagawa kızarmıştı, Atsushi ise anlam vermemişti ama onun için sorun değildi, yanına döndü ve ona sımsıkı sarıldı.

O sırada Yosano kendi shipi gerçekleştiği için mutluluktan bayılmıştı.

"Oldu mu Chuuya san?"

"Çok güzel oldunuz siz he."

"CHUUYA YETER AMK VER ŞU ŞİŞEYİ!?!?"

Chuuya şişeyi Aku'ya uzattı, "Araba aküsü biraz sinirlendi sanırım ama emin olamadım."

Aku şişeyi alıp Atsushi'nin eline tutuşturdu, "Çevir Atsushi."

Atsushi şişeyi yere koyup çevirdi, karşısına Ranpo gelmişti.

"Ranpo san, doğruluk mu cesaret mi?"

"Ben hep doğruları söylerim, çok sıkıcısınız. Cesaret."

"O zaman pencereye çıkıp "Ben bir dahiyim." der misiniz?"

"Of, insan bir 'Kalk Poe'nun kucağına otur.' falan der Atsushi. Hevesim kursağımda kaldı yine."

Ranpo pencereye çıktı ve en gür sesiyle bağırdı. Dazai'nin komşusu olan teyze ise kalkıp pencereye dayanmıştı.

"Bana bak, akşamın köründe yine kimlerle aşna fişne ediyosun sen!! Sopayı kafanda kırarım çocuk sessiz ol, oğlum uyuyor!"

Dazai kalkıp pencereye çıktı. "Ya teyze bir salar mısın beni, çocuğun 50 yaşında amına koyayım."

"Bebek o benim gözümde! Uyu yoksa o babana şikayet ederim seni!?"

"Sen kimin kocasını kime şikayet ediyosun hanım hanım!!!"

Chuuya azıcık sinirli gibiydi. (!) Evde bulduğu çay poşetlerini alıp kadının kafasına atıyordu, Dazai ise gece karakolda bitmesin diye Chuuya'yı tutmaya çalışıyordu.

"Chuuya azıcık sakin ol ya!?! Daha bana 'Fyodor'u öp.' bile demediniz!?!? Bu oyun böyle bitemez!?"

Devam edecek... (umarım.)

Eee nasılsınız!?!? (Sizofren yazariniz bir suru veda konusmasi yaptiktan sonra yeni bolum atiyor.)

Cardigan ●Soukoku●Where stories live. Discover now