10.BÖLÜM

146 69 10
                                    






Barış Eren.

Acaba hiç birbirimizden kopmasaydık, hayatımda neler değişirdi?

Onu düşününce içimin sıcacık olduğunu tekrar fark ettim. 

Onu gerçekten özlüyordum.

Birden duraksadım..bu..Barkın'da hissettiğim ya da düşündüklerim gibi bir his değildi.

Acaba...ben...Barkın'ı gerçekten sevmemiş olabilir miydim? Onu gördüğümden beri içimde bir şeylerin yanlış olduğunu hissetmemin sebebi bu olabilir miydi?

 Barkın'a hissettiğim aşk değildi. 

Duraksadım.

Munzur hoca ders anlatmaya devam ediyordu ama ben kendi düşüncelerimle çoktan boğulmuştum. Hemen yanımda Mavi'nin bakışlarının bana döndüğünü hissettim.

Derste dikkatim kolay kaybolmazdı, buna dikkat ederdim. Birden kendimi baskı altında hissettim, tekrar nefes almaya devam ederken nefesimi tuttuğumun farkında bile değildim. Hissettiğim gerginlikten aniden elimi kaldırdım ve Munzur hocaya yönelik "Hocam!" dedim hızlıca "Lavaboya gidebilir miyim?" 

Munzur hoca aniden konuştuğum içim kısa bir an şaşkınlıkla bana baktı, kaşları yukarı doğru kalkmıştı hafifçe "Tabii" diye devam etti.

Şükürler olsun ki izin vermişti. Yüzümü yıkamaya, ferahlamaya çok ihtiyacım vardı.

Tam ayağa kalktığımda Mavi'nin endişeli bir sesle "İyi misin?" dediğini duyunca "İyiyim, bir sorun yok" dedim gülümseyerek.

Hızlıca sınıftan çıktım ne ara vardığımı bile anlamadığım bir hızla kızlar tuvaletine vardığımda hemen soğuk suyu yüzüme boca ettim. Sayamadığım kez , tekrar ve tekrar suyu yüzüme dökerken yüzümün uyuştuğunu hissediyordum.

Aynadan kendime baktığımda ıslak ellerimi boynuma sürüyordum.

Su çok iyi gelmişti iyi ki de vardı, yoksa sıkıntıdan bunalırdım.

Sonunda netleştirdiğim düşünce beni hem rahatlatmıştı sanki kendimi bir prangadan kurtarmışım gibi, bu düşünceye bağlı olmadığımı hissedince özgür hissetmiştim.

Ben Barkın'a hiç aşık olmamıştım. Uzun zaman sonra ilk defa tekrar bir arkadaşım olunca ve büyük ihtimalle onu özlediğim kişiyi görmek istediğim için için sevdiğimi zannetmiştim.

Ben Barkın'da, Barış Eren'i aradığım için sevdiğimi zannetmiştim.

Barkın'da aşk dediğim aşk değildi, onu ilk aşkım zannetmiştim ama değildi.

Barış'ı düşünmek daha gerçek gibi hissettiriyordu, daha özgür, daha mutlu...

Gözlerim yaşardı. Elim yanaklarıma giderken aynadaki yansımamla göz göze geldim.

 Ben bunca zamandır sadece bir kişiyi seviyordum o da Barış Eren'di.

Neden bu kadar geç fark etmiştim ki?

Neden yanlış kişide doğru kişiyi görmeye çalışmıştım?

Geriye doğru adımlayarak sırtımı duvara yasladım, elimi ağzıma götürerek kapamıştım ses çıkmasın diye. Çünkü içimi çeke çeke ağlıyordum.

"Öyle yaparsan, güzel atamazsın beni dinle.. topu şöyle atacaksın"

"Karamelli mi seviyordun? Tamam bu senin olsun. Bundan sonra karamelli dondurmayı sana hep ben alacağım"

"Hey! Bir daha bana elini sürersen seni bu ağaçta sallandırırım Gökçe!"

"Ama elimi değdirmemiştim ki dudaklarım değmişti Barıış yaa"

Aklıma birden bana dedikleri gelirken aklıma son gelen anıyla ağlarken güldüm. Utanınca gerçekten kaba bir şey oluyordu. O gün parka doğru birlikte tekrar oyun oynamak için gidiyordum yanına, sonra onu kaydırağın içinde uzanmış uyuduğunu görmüştüm. Babamı hep öperek uyandırdığım için Barış'ın da böyle uyanacağını düşünmüştüm. Düşündüğüm doğru çıkmıştı elbette Barış'ın yanağını öptüğümde hemen uyanmıştı, tabii bana bu dediği de onu öptüğümü öğrenince verdiği tepkiden dolayıydı. Kıpkırmızı olmuştu yüzü, kulaklarına kadar hem de.

Yavaşça güldüm.

Asıl özlediğim kişiyi fark etmek gerçekten ruhumu acı çekmekten kurtarmıştı.

                                                                                                      

DİLEK FENERİ Tahanan ng mga kuwento. Tumuklas ngayon