_14_

3.6K 142 27
                                    

"Olay bundan ibaret" dedim yumruklarımı ovarak. Sinirle ayağa kalkıp oradan oraya volta atıyordum. Sinirimi kontrol altına almak o kadar zordu ki...

"İşte o piç yüzünden, benim dedem şimdi mezarda yatıyor!" diye bağırdım. Ellerimi saçlarıma daldırıp onları güçle çekiştirdim. Nasılsa acı hissetmiyordum. Bulut dayanamayıp yanıma hızla geldi.

Ellerimi saçlarımdan çekip "Şşş geçti" diye teselli etmeye çalıştı. Ne geçtiyse...

Kaşlarımın sinirle çatılmış olduğunu farkettiğinde bir elini kaldırıp kaşlarımı düzeltir gibi okşadı. Her parmağını çektiğinde kaşım tekrar çatılıyordu. Yaptığının yardım etmediğini anladığında bıraktı. Onun yerine, beni kollarına alıp sıkıca sardı. Şaşırmıştım. Teselli edemiyordu ama sarılmakta iyidi.

Yap hadi Hazal. Sende sarıl, unutma buna mecbursun!

Bende ellerimi kaldırıp beline sardım. Cidden güven veriyordu. Bulut'a ikinci kez sarılıyordum. Ve bu... İyi hissetiriyor. İlkinden daha iyi hatta. Huzur veriyordu âdeta. Bulut tek eli ile sırtımı sıvazlıyordu. Yanağını başıma yaslamıştı. Ben ise yüzümü boynuna gizlemiştim. İçimdeki öfke bir nebze azalmıştı sadece, oysa şuan ağlama yeriydi öyle değilmi? Ağlayamama sebebim, yani üvey annem aklıma geldiğinde ellerimi biraz daha sıklaştırdım. Sinirden yapıyordum bunu ama Bulut başka türlü anlamıştı sanırım.

"Deden için üzgünüm" diye fısıldadı Bulut. Ardından devam etti. "O Azat denen şerefsizi bulup bizzat cezasını ben vereceğim, seni üzmek neymiş göstereceğim."

İlk defa... Belki hayatımda ailem öldükten sonra ilk defa kötü yanımı bırakmalıydım. İyi yanımı göstermenin zamanı gelmemişti henüz ama Bulut'a borçluydum. Aklıma gelen fikri yerine getirdim.

Biraz geri çekilip gözlerimi gözlerine diktim. "Teşekkür ederim" deyip yanağına küçük bir öpücük kondurdum. Yaptığım şey ile afallamıştı. Hemen yaptığımı unutması için geri çekildim.

"Aşağıda bir yatak daha var, orada yat geç oldu" dedim bodrum katına işaret ederek. Bodrum katında hiç bir şey yoktu, ama Çınar ortaya çıktıktan sonra iki tane yatak almıştım.

"Peki sen?"

"Beni takma sen" deyip sandalyeme yayıldım.

"Saçmalama orada yatmayacaksın değilmi?" diye sordu. Şaşırdığını gizlememişti.

"Alışığım, hem zaten fazla uyumuyorum" dedim net bir dille. Karşımda bir süre dikildi, ardından o'da sandalyeye attı kendini.

"İyi ozaman iyi geceler" deyip kıçını döndü. Burada yatacaktı anlaşılan. Yeterince başımda bela varken bir de Bulut eklenmişti. O'nu izlemeyi kesip gözlerimi yumdum. Uyumayacağımı bildiğim hâlde...

--

"Yine uyumamışsın" dedi Çınar elindeki kahveyi bana uzatarak.

Omuzlarımı silktim. "Ne yapayım, ailem öldükten sonra rahat uyuyamıyorum."
Ailemin katili gebermeden bana uyku yok.

"Gece bağırıyordun, şimdi iyimisin?" O kadar bağımıştım ki Çınar'ı uyandırdığımdan emindim.

"Yaşıyoruz işte" dedim dalga geçerek.

"Bulut gitmiş."

"Evet sabahın köründe gitti. Benim uyanık olduğumu farketmedi" dedim. Toplasan sadece bir saat uyuyabilmiştim. O da Bulut gittikten sonra, o buradayken uyumazdım asla. Ceketim üzerime örtülüydü, sabah sesler duyduğumda ceketin altından çakımı açmıştım. Hazırlıklı durayım diye. Gözümü araladığımda ise Bulut giyinmiş gidiyordu. Bu acelesini merak etmiştim.

INTIKAM OYUNLARIWhere stories live. Discover now