"Seni çok özledim. " özlem ve arzu kokan sesiyle gözlerimi yumup kafamı geriye attım ve boynumu gözlerinin önüne serdim. Evde kimse olmadığı için yazmamı hala takmamıştım bile.

Mesut ılık nefesini boynuma verip hemen ardından dudaklarıyla baskı uyguladı. Sağ elimi kaldırıp boynumu öpen kocamın yanağına yerleştirdim ve baş parmağımla sevdim.

"Bu şekilde basılmak istemiyorum. " sesimdeki isteği duyan kocam boynuma doğru güldü. Dayanamadım ve ben de dudaklarımı iki yana gerdim.

"O zaman kahvaltıyı hazırla, sonra banyoda belimi liflemen için seni çağırırım. " yanağıma dudaklarını sertçe bastırıp sesli bir öpücükle kendini geri çekti. Bana bakarak ters ters kapıya giden kocama işveli bir gülüş attım. Dişlerini alt dudağına geçirip sırıttı. Zora soktuğumu bilsemde hoşuma gidiyor bu halleri.

Mesut'un mutfağı terk etmesinin üstüne kahvaltımızı yapıp çay içme faslına geçtik. İşin garip tarafıysa izinli olan bitirim üçlü hala ortalıkta yoktu. Belki dünün yorgunluğunu üstlerinden atıyorlardır.

"Sana şimdi çay doldurayım mı?" Hala isim düşündüğüm kız kahvaltıda içmediği için şimdi içer sandım ancak başını olumsuz anlamda sallayarak beni reddetti. Zaten kahvaltıda da kuş kadar bir şey yedi. Bu durum bile köyde ne denli eziyet çektiğini gösteriyor. "Daha rahat oturabilirsin. " divanda kendini küçücük yapmış ve bacaklarını kendine çekip kollarını bacaklarına dolamış şekilde duruyordu. Arada kaldırdığı gözleriyle bana ve Mesut'a bakıp hemen gözlerini kaçırıyordu.

"Osman gelecek mi? " bu soruyu sorarken ela gözleri telaşla bana döndü. Bizim eve tek başına geldiği için telaşa kapılmıştı. Dudaklarım iki yana gerilirken divanda yanına oturdum. Bizi izleyen Mesut'ta Osman ismini duyunca şaşırdı. İkimizinde aklında olmayan biri.

"Birazdan gelir. Niye sordun ki?" Hafif uzun tırnaklarıyla çenesini sertçe kazıyıp kızarttı. Bilinçsizce bileğini tutup onu durdurdum. Kafasını kaldırıp yeniden gözlerime baktı. Göz bebekleri bile titriyordu.

"Hep gidecek mi? Osman gelsin. " kafasını iki yana sallayıp benden daha da uzaklaştı. Halbuki Beyhan gilin evdeyken bana güveniyordu. Neden bir anda bu sekilde davranmaya başladı ki. Acaba onu Osman'dan tamamen ayırdığımızı mı düşünüyor?

"Ne yapalım? Gidip Osman'ı mı çağırsan?" Mesut'la konuşurken yanımdaki kizin ilgiyle beni dinlediğini fark edebiliyordum. Mesut'sa sorugular gözlerle bana bakıyordu. Hala kızın neden Osman'da takılı kaldığını anlamaya çalışıyordu.


"Birazdan buraya damlar zaten. " aksi sesiyle kıkırdadım. Adam benimle tek kalmak istedikçe birileri çıka geliyordu. "Ben banyoya giriyorum. " gözlerini bana kitleyip istekle bakan adama dayanamayıp gözlerimi yumarak ona onay verdim. En azından birkaç ufak dokunuşu hak ediyoruz.


Mesut banyoya geçerken heyecanla oturduğum yerden kalktım. Hafif titreyen ellerimi arkama saklayıp hala adı olmayan kıza döndüm. Kamuran mı olsa?


"Ufak bir işim var, sonra hemen yanına geleceğim. " hafif yüksek çıkan sesim kesinlikle heyecandan. Ela gözlü kızsa omuz silkip kafasını yeniden kollarına gömdü ve öne arkaya sallanmaya başladı. "Sen burada bekle. Osman gelecek, tamam mı?" Yine beni umursamayınca daha fazla dayanamadım ve dudaklarımdaki gülümseme ile banyoya doğru adımladım.


Kapıyı açmaya çalıştım ancak Mesut arkadan kitlemişti. Aldığım derin nefes seslerinden dolayı kim olduğumu bile sormadan kapıyı araladı. Kapının arkasına saklanan kocama içeri girerken ancak bakabildim. Vücudunun köpüklü olması ve saçlarından su damlalarının akmasından gerçekten banyo yapacağını anladım. Ciddi ciddi belini lifletmek için mi çağırmıştı? İstemsiz düşen yüzümle hala sabunlu olan lifi elime aldım. Dönüp çıplak kocama bile bakmadım. Banyoya gelirken aklımda farklı planlar varken simdi karşımda köpüklü köpüklü duruyordu.


"Otur hadi. " özellikle ona bakmadan suyu açtım. Yarım olan kova en azından dolsun diye. Mesut bana kaçamak bakışlar atarak kürsüye oturdu. Gergin bedenini umursamadan sertçe lifi sırtına sürttüm. Resmen hırsımı alıyordum. Bir ara Mesut liften kaçıp bedenini bana doğru çevirdi. Gözlerimi devirerek tasa su doldurup kafasından aşağı döktüm. Döktüğüm suya rağmen gözlerini kapatmadan bana bakan kocama dayanamayıp bende gözlerimi ona diktim.


"Sırtımı yüzdün resmen. " sinirimi anlamadığı için ona garip geliyordu tabi.


"Dua et kafanı koparmıyorum. "Ağzımın içinde geveleyip yeniden tasa su doldurup bu defa köpüklü yerlerine su döktüm. Ona yakın olan bileğimi tutup kendine doğru çekince istemsiz yüzüne doğru eğilmek zorunda kaldım. Saçındaki damlalar bir bir yüzüne düşüp iz bırakarak çenesinden boynuna gidiyordu. Karşımdaki görüntü bile derin nefesler almama yetmişti bile.



"Niye sinirlendin?" Islak dudakları hareketlenince saniyelik bakışlarım oraya kaydı. Hızla kafamı iki yana sallayıp geri çekilmeye çalıştım ancak beni bırakmadı.


"Bir şeye sinirlenmedim. " yakınlığa dayanamayıp gözlerimi kaçırdım. Mesut halimi komik bulmuş olmalı ki güldü. Ancak bu gülüşü nedensizce beni daha sinir etti. Halim ona komik mi geliyor?


Tam sinirle onu tersleyecekken dudaklarını gelişi güzel benimkine sürttü. Bütün kelimeleri geri yutup titreyen bedenimle gözlerine baktım. Sinirimin nedenini yeni fark etmiş olmalı ki dudaklarında içimi hoş eden bir gülümseme vardı. Dalgadan oldukça uzak bir gülümseme hem de.



Diğer kolumuda tutup iyice kendine doğru çekince bilinçli olarak kendimi kucağına yan bir şekilde bıraktım. Anında kollarını etrafımda dolayıp kalkmamı engellemeye çalıştı. Halbuki kucağına kendi isteğimle oturdum.



"Seni sinir etmeye bayılıyorum. " keyfim yerinde olduğu için onu umursamadan kucağında daha rahat oturmak için kıpırdandım. O an beni ıslatmış olması bile umrumda değil.


"Sinir ettiğin zaman yanlız olalım. " dediğimi anlamamış olmalı ki kaşları çatıldı. Onu umursamadan kollarımı boynuna dolayıp hafif havalandım ve bir bacağımı onun diğer tarafına atıp yeniden kucağına oturdum. Kürsü inşallah ikimizide taşır. "Olur ki sinirimi senden çıkarmak istersem tek olmamız daha doğru olur. " bunu derken yüzüme bakmak yerine göğsünde parmaklarımı dolaştırıyordum. Göğsündeki kılları umursamadan parmaklarımı her tarafında dolaştırıp kirpiklerimin altından gözlerine baktım.



"Nasıl çıkaracaksın ki?" Neyi ima ettiğimi anladığı için üsteliyordu. Haline sırıtıp eteğimi yukarıya doğru çekiştirdim. Sadece iç çamaşırıyla olduğumu bildiğim için temiz tenimi gözlerinin önüne serdim. Yutkunma sesini kulaklarıma dolarken sırıtıp iç çamaşırıma parmağımı taktım ve kenara çektim. Mesut ne yapmaya çalıştığımı hemen anlayıp kendi organına elini attı ve hafif kaldırıp deliğe doğru hizaladı ancak içime girmedi. Kovadan taşan suları ve hala açık olan musluk bile ikimizin umrunda değildi.



"Misal şu an tek olsaydık şimdiki işi daha sesli yapabilirdik. " kendimi ona doğru itince ikimizde irkildik. Hele Mesut iri parmaklarını iki yanıma atıp sertçe kavradı. Aynı zamanda oturduğu yerden kalkıp sırtımı duvara verdi ve iki yanımdaki ellerini aşağı kaydırdı ve kalçalarımdan kavradı. Şimdi damlaları benimdeki yüzüme damlıyordu.


"Dayanabilecek misin?" Kızaran kocam son kez sorusunu sordu. Sesli inlememek için çaba sarf edeceğim en azından. "Hayalim böyle değildi. Önce başka şeyler yapıp sonra bu aşamaya geçmek istiyordum. Ancak vaktimiz az. " konuşurken bir yandan da kalçasını bana doğru itip geri çekiyordu. Hala organı tamamen içeri girmediği için ikimizde zorlanıyorduk. Misal şu an tek olsaydık. Eminim çığlık atıyor olurdum.



"Mesut. " derin nefeslerimin arasında zorla konuştum. "Beni öp ve asla dudaklarımı serbest bırakma. " nedenini anlayan kocam isteğimi anında yerine getirip dudaklarımı sertçe kavradı. En azından inlesemde boğuk inleyeceğim için artık daha sert ve daha gizli hareket etmeye başladı. Su sesi çarpma seslerini içine yutarken ben çoktan kendimden geçmiştim bile.



O an çalan kapı bile ikimizin umurunda da değildi. Mesut içime boşalma derdindeyken bende aynı durumu istiyordum. Şu zevki fazlasıyla özlemişim.

Tam +18 sahnesi olmadı ancak bu kadar yazabildim şimdilik.

Neyse biraz beklettim ancak daha idare edebilim lütfen. Osman'dan bölüm gelsin mi?

Mutlu Mesut                                 🧵Tamamlandı🧶Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin