8: Olması gerektiği gibi...

235 1 0
                                    

Okul bitmişti ama benim gibi devamsızlığı 30'u geçmişler için yapılmış bir yaz kursuna gitmeye devam ediyordum. Üstelik bu sefer devamsızlık hakkım da yoktu... Kerem'le en son iki gün önce görüşmüştüm ve o zamandan beri ne mesaj atmıştı ne aramıştı ne de evime uğramıştı. Derslerin bitmesine 3 saate yakın bir süre vardı ve zaman kesinlikle çok yavaş geçiyordu. Ders bitince sınıftan çıkıp kantine geçtim. Arkadaşlarım da benim gibi fazla devamsızlık yaptıkları için onlar da kurstaydı bu yüzden biraz da olsa iyi hissedebiliyordum. Masalardan birine çoktan oturmuş olan Burcu'yu görüp yanına gittim ama yanında tanımadığım iki tane daha erkek vardı. "Naber?" dedim Burcu'ya masaya otururken. "Aaa Ceren, iyiyim. Tanıştırıyım bunlar Oğuz ve Berk, seneye okula geliyorlarmış adaptasyon için de yaz kursuna almışlar." dedi açıklayıcı bir ses tonuyla. Kafamı aşağı yukarı salladım umursamadan. Masa kareydi ve sağ tarafımda oturan çocuk "Cerendi değil mi? Namın tüm şehirde yankılanıyor güzellik." dedi sırıtarak. Yüzüne bakmak için ona doğru döndüm ve gördüğüm manzarayla dona kaldım. Bu çocuk çok yakışıklıydı, gördüğüm en yakışıklı erkek bile olabilirdi. Kerem'den bile yakışıklı hem de. İfademi fark edince sırıtışı kocaman bir gülümsemeye dönüştü ve ekledi "Oğuz ben." Elini sıkmam için hava kaldırdı ve ben de düşünmeden tuttum. Soluma dönüp "Sen de Berksin o zaman." dedim salaklamış gibi çünkü bu çocuk da fazlasıyla yakışıklıydı. Kahkaha attıktan sonra evet dercesine kafasını salladı. En sonunda kendime gelip Burcu'ya bakabildim ve bakışlarında Berk benim Oğuz'u da sana yapalım dermiş gibi bir ifade vardı. Ama yanlış anlamış olmalıydım çünkü Burcu'nun zaten bir tane Cenk'i vardı, hala vardı değil mi? Yüzümdeki ifadeden aklımdan geçenleri okumuş olmalı iki kafasını ayrıldık der gibi salladı. Sessizlik sinir bozucu bir hal akmıştı ve ben de kendime dönmüştüm bu yüzden "Namım tüm şehirde derken?" dedim sağ tarafımdaki pırlanta gibi parlayan Oğuz'a. O da bana dönüp cevapladı "Tanılıyorsun bizim taraflarda, hatta ben bile birkaç sefer görmüştüm fotoğraflarını. Ah ayrıca takıldığın barlar da senin gibi güzellikleri kaçırmazlar." "Sen bile gördün derken? Takıldığım barları nereden biliyorsun?" dedim hızlıca. Durdu ve "Her güzel kızı merak etmem ben Ceren, herkes de bana kız göstermez öyle kolay kolay. Seçici biriyim yani biraz. Ve senin takıldığın barlarda ben de takılıyorum." dedi gözümün içine bakarken. Berk ve Burcu kendi aralarında sohbete başlamışlardı bile. "Ya, sen de beni seçtin yani Bay kolay kolay kimseyi beğenmeyen." dedim imalı ama aşağılayıcı bir sesle. "Keşke aynısını ben de senin için söyleyebilsem." diye ekledim. Daha iki gün önce Kerem'le işleri düzene koymuştuk ve ben sözümden asla dönmezdim o yüden karşımdaki çocuğa yüz vermeyi düşünmüyordum. Kafasını öne eğip kıkırdadı. "Beni beğenmediğini mi söylüyorsun?" dedi kafasını kaldırarak. Beni süzdü ve ekledi "Keşke yalan söylerken tırnaklarını koparmasa ya ada yanakların kıpkırmızı olmasa. Belki daha inandırıcı olurdu ama yine anlardım sanarım. Beni beğenmemek biraz zordur genelde." Kahkaha attım ve "Kolay kolay herkesi beğenmem." dedim onu taklit ederek. O sırada telefonum çaldı ve arayan Kerem'den başkası değildi. Telefonum hala "Adamım" diye kayıtlıydı. Biliyorum, biliyorum çok klişe gelebilir ama ordaki ım eki benim anlamında değil. Sadece ona adamım demeyi seviyordum ve bu kesinlikle sahiplikle ilgili değildi. Oğuz'un kaşları çatıldı ve "Adamım? Sevgilin mi var?" diye sordu şaşkınlıkla. Buna neden bu kadar şaşırmıştı ki, yoksa üzülmüş müydü? Ve sevgilim var mıydı, hayır kesinlikle yoktu ama yüzde yüz sadık olduğum bir seks arkadaşım vardı. Ona cevap vermeden telefonu açtım. "Nabersin canım?" dedi telefondaki ses. "İyiyim Keremcim, okuldayım, sen nasılsın?" dedim. "Aynı güzelim, aynı. Okuldan sonra alıyım mı seni, Black'e geçicem eşlik etmek istersin diye düşündüm." "Olur, saat 3 gibi gel." dedim gözlerimi Oğuz'un hırçın bakışlarından kaçırarak. Ne oluyordu bu çocuğa, iki cümle konuştuk diye tapumu imzalamış gibi davranıyordu resmen. "Tamamdır." diyip telefonu kapattı Kerem. Burcu'nun bakışlarından konuşmayı baştan sona dinlediğini anladım ve onun sormasına izin vermeden konuşmaya başladım "Ne var, taklamaya devam ediyoruz sadece." Burcu sinirle "Ceren sen salak mısın kızım, eski sevgilinle takılmaya devam etmek nedir?" diye sordu. İç çekerek "O dudaklardan nasıl uzak kalırım Burcu, çocuk öpüşmede doktora yapmış gibi." dedim ve ekledim "Ki zaten hiçbir şey hissetmiyorum, bir iki haftaya da biter bu iş." Yan taraftan Oğuz'un homurtularını duydum ve sonunda konuşmaya başladı "Bu kadar mısın, bir çocuk iyi öpüşüyor diye ömrün boyunca sadece onunla mı öpüşüceksin yani?" dedi. Kafamı salladım onu takmadığımı anlasın diye masadan kalkıp sınıfa geçtim.

KEREM'İN AĞZINDAN:

Saat tam 3'te okulun kapısındaydım ve Ceren de sabırsızca beni bekliyordu ama yanında tanımadığım bir çocuk daha vardı ve arkalarında Burcu ve Berk. Berk mi? Onun burada ne işi olabilirdi? Normalde arabadan inmeyi düşünmüyordum ama kapıyı açıp Ceren'e doğru yürümeye başladım. Gözlerimi yanındaki puşttan alamıyordum. Ceren'in bakışlarından hiç haz etmemiştin, çocuğun Ceren'e bakışlarındansa nefret etmiştim. Yanlarına varınca Ceren'i öpmek için eğildiğimde kafasını çevirip öpüşümden kaçması kırk yıl düşünsem aklıma gelecek bir şey değildi. Ceren'e ters bir bakış atıp sessizce "Sıkıntı mı var?" diye sordum. Yanımıza her şeyi full hd izleyen dallama Ceren'in yerine cevap vererek "Yok sıkıntı." dedi sert çıkarmaya çalıştığı sesiyle. Öldürürdüm yalnız ben bu çocuğu. Ceren sinirle lafa atladı ve "Çok sağ ol buraya kadar geldiğinin ama sanırım başka zaman konuşsak daha iyi olacak. Biraz Oğuzlarla takılmaya karar verdik de." dedi. Afallamıştım ve baya da sinirlenmiştim, Ceren'i kolundan tutup yanındaki Oğuz denen piçten uzaklaştırdım ve resmen hırlamaya başladım "Ne diyorsun sen Ceren? Kim bu yanındaki orospu çocuğu? Hep orospu Burcu buluyor bunları, onu da sikicem." Ceren bağırarak "Siktir git Kerem, seninle bir daha konuşmak çok büyük bir hata ve daha büyük bir çocukluktu. Sinirlerimi bozmadan yürü git yoksa sıkıntı çıkarıcam. Eğer neler olduğunu dinlemek istersen mesaj at, sana UYGUN bir zamanımda dönerim. Ama şimdi kibarca siktir olup gitmeni istiyorum."  dedi ve uzaklaştı. Hiçbir şey demeden arabama yürüdüm ve son gaz uzaklaştım. Sorulacak hesaplar listem gittikçe bakılıyordu. Lanet olsun ne diyordum ben, mafyayım sanki.

CEREN'İN AĞZINDAN:

"BİR DAHA KEREM'DEN BAHSEDEN OLURSA HEPİNİZİ SİKERİM SONRA DA KESİP SOKAĞA ATARIM." diye bağırdım hırsımı alamayarak. Oğuz güldü ve omuza bir öpücük kondurdu. Adrenalin azdırıyor muydu? Kucağına tırmanıp deli gibi öpmeye başladım Oğuz'u Berk'in bir arkadaşının arabasına yürürken...

Biri Duyucak Sessiz Ol | +18Where stories live. Discover now