Seungmin de pratik yapmaktan aşırı yorulmuştu, ama konserin güzel geçmesi için akşama kadar pratik yapması gerektiğini hissediyordu.
Terlemiş ve yorulmuş bedenini yere attı ve bütün duvarı kaplayan aynadan kendini ve yorgun bakan gözlerini inceledi, bu kişi kesinlikle başarıyı hak ediyordu. Yerde biraz kaldıktan sonra ayağa kalktı ve dans etmeye devam etti.
***
Kolunu Jisung'un omzuna koymuş olan Minho gülümseyip konuştu:

"Film çok güzeldi."

Jisung, sevgilisini onaylayarak mızmızlandı ve mırıldanarak konuştu:

"Ama benim uykum geldi."

Kafasını Minho'nun omzuna yasladı ve gözlerini kapattı.

Felix o an brownie'sini yerken Hyunjin'i düşünüyordu. Onu gerçekten çok seviyordu, ona ne zaman bu kadar bağlandığını bile bilmiyordu ama onu gerçekten çok seviyordu.
Belki ona gidip..
Açılmayı deneyebilirdi.
Bütün düşünceleri kenara bırakıp brownie'nin tadını çıkardı, kendini en son böyle düşüncelere boğduğunda bütün olumsuz olaylar onu bir girdap gibi kendine çekmişti.

***

Chris, elindeki içkisini yudumladıktan sonra oturduğu koltuğa yayıldı ve kafasını geriye attı.
Rahatlık duygusu vücudunu sararken bu şehirde yaşadığı anılarını düşündü, kesinlikle özleyecekti.
Burada, New York'ta olmak ona huzur vermişti.

Saatler 21.52'yi gösterirken büyük olanın endişeli olduğu her hâlinden anlaşılıyordu, sevgilisini kim bilir kaç kere aramıştı fakat ulaşamıyordu.

seungmin/chris

seung neredesin?
bu mesaji görüp
yanıma gelmek
istersen, konum
atıyorum.
konum*
iletildi*

Endişeyle parmaklarını dizinde gezdirirken telefonundan bildirim sesi geldi, bu Seungmin olmalıydı.

bilinmeyen numara
5 yeni mesaj*

"Bu da nereden çıktı şimdi?" diye düşünüyordu, bir fan olduğunu düşünerek mesaja baktı.

+82 10- **** ****

beni özlemiş olmalısın hyung.
ama merak etme, yakınlarındayım.
hem de çok yakında!
ve şunu unutma,
seungmin'den daha iyi olabilirdim, eğer beni bırakmasaydın.

Chris zaten endişeli bir haldeyken bu mesaj? Nereden çıkmıştı?
Telefonu aceleyle elinden bırakıp
etrafına bakındı, herkes kendi işindeydi ve kimse onu izlemiyordu. Elini yüzünü yıkamak için tuvalete gitti, kendine gelmeliydi.

"Çok endişeli görünüyorsun, ne dedim ki ben? Sadece beni özlediğini düşündüm."

Büyük olan şaşkınlıkla arkasını döndü.

"Hadi amaaa, bu kadar korkacağını düşünmemiştim. Bu asık surat nedir böyle, biraz neşelen!"

Chris'in tişörtünden tutup kendine çekti.

C: Benden uzak dur.
?: Tck tck tck, ama olmaz ki böyle.
C: Elini çek.
?: Aaaa, benim Chan'ım korkmuş muu, kıyamam!

Chris endişe ve öfkeyle bağırdı:
"Siktir olup gidersen daha iyi olacak, Baekhyun!!"

Küçük olanı yere itip düşmesini sağladı, Baek alay ederek gülüyordu.
"3 yıl önce böyle demiyordun, Chan."

Büyük olan kapıya doğru ilerlerken konuştu:
"Geçmiş geçmişte kaldı, kimse seni sevmeyecek,
Seungmin benim her şeyim. Asla ondan iyi olamazsın.
Aşağılık piç."

Baekhyun alayla gülerek yerden kalktı ve üzerindeki tozları silkelerken konuştu:
"Ya ona gidip senin eskiden benimle olduğunu ve şuan onu kullandığını söylersem o zaman her şeyine ne olur?"

Chris tam çıkacakken durdu ve yumruğunu sıktı.
"Öyle bir şey olmayacak, ve onu kullanmıyorum."

"O ezikle olduğuna inanamıyorum, standartların bu kadar mı düştü ha?"

Chris daha fazla dayanamadı, arkasını dönüp küçük olanın yakasından tuttu.
Öfkeyle konuştu:

"Bir daha gözüme görünme, eğer seni bir daha görürsem öldürürüm.
ANLADIN MI!?"

Büyük olan arkasını dönüp kapıya doğru ilerledi.
"Senden nefret ediyorum Baek."
Hızla yürüyerek uzaklaştı.

***

Seungmin, Chris'in attığı konuma gelmişti, o kadar yorgundu ki oracıkta hemen uyuyabilirdi.
C: Çok yorgun görünüyorsun, beni çok endişelendirdin.
S: Ben iyiyim, gidelim mi?
C: Olur.

Büyük olan, küçüğünün elini tuttu ve arabaya doğru ilerlediler.
***
saat 23.10

S: Biliyor musun Chris, sen benim motivasyon kaynağımsın.
C: Bu da nereden çıktı şimdi tatlım?
S: Hep yorulduğumda, pes etmeyi düşündüğümde, olumsuz duygular beni ele geçirdiğinde aklıma sen geliyorsun.
Teşekkür ederim.
C: Ben de sana, Seungmin.

Otelden içeri girdiklerinde herkes odasındaydı, onlar da odalarına gittiler.
Seungmin o kadar yorulmuştu ki odaya girer girmez yatağa yattı ve hemen uyudu.
Chris endişeli ve yorgundu, Baekhyun her an her şeyi yapabilirdi ve o bunu engelleyemeyebilirdi.
Seungmin'le arası bozulabilirdi, bu sefer düzelemeyebilirdi, onu kaybedebilirdi. Ve en önemlisi,

Baekhyun Seungmin'e zarar verebilirdi..
Bu düşüncelerden kurtulamıyordu, her ne kadar istese de.
Gözyaşlarına engel olamadı.
Sevdiğine zarar gelirse bunu kaldıramazdı, Seungmin'in hep yanında olmalıydı. Onu ne olursa olsun korumalıydı.

"Neden ağlıyorsun, Chris?"

Seungmin, gözünü ovuşturarak merakla sordu.

Chris hızlıca gözlerini sildi ve cevapladı:
"Hayır, ne ağlaması canım? Yok bir şeyim."

Seungmin elleriyle büyüğünün gözlerini sildi.
"Var bir şeyin. Ne oldu?"

Büyük olan, küçüğüne sarıldı ve ağlamaya başladı. Hıçkırarak..

"Ya sana.. Bir zarar gelirse.. Ben nasıl dayanırım?"

Küçük olan büyüğüne sıkıca sarıldı, hiç bırakmayacakmış gibi.

"Sen yanımda olduğun sürece bana hiç bir zarar gelmeyecek, Chris."

Chris, Seungmin'in yüzünü elleri arasına aldı, sonra küçüğünün omuzlarına sarılarak göğsüne yasladı ve konuştu:
"Nerede olursan ol, ben hep seni koruyacağım, tamam mı?"

"Elbette öyle."

guitar,,chanminTempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang