Kral ateşin karşısında oturduğu büyük koltuğundan saatlerce onu izledi. Ve o geceden sonraki her gece, minik Elıys Alagos'un odasında ve yatağında uyudu. Çünkü kendisini sadece orada güvende hissediyor, kralın ona verdiği güvenle huzur içinde uyuyabiliyordu. Bazen Alagos yatağın ucuna uzanıp kızın uyanmaması için iki elini karnının üstüne bırakarak kıpırdamadan ve hatta nefes alışlarını dahi kontrol ederek uyumaya çalışıyordu. Elıys'a gösterdiği itina ve hassasiyeti, daha önce hiçbir insana göstermemiş ve kendindeki bu değişikliğe anlam veremiyordu. Sevginin anlamını bilmeyen bir adam için bunlar farklı duygulardı ve bu onu ürkütüyordu.

Geçen zaman içinde Elıys'a olan bağlılığı hızla büyümeye başladı. İlk defa hayatında birini sevmeye başlamıştı. Ve bu sevgi, Alagos'un kalbinde çığ gibi büyüyordu. Bu küçük kızda anlamlandıramadığı garip bir şey vardı ve o buna karşı koyamıyordu. Zaman ilerledikçe Elıys, kralın tüm kalbini esir almış ve en büyük zaafı haline gelmişti. Her anını onunla geçiriyor ve bundan aldığı büyük keyfi hiçbir şeyde bulamıyordu.

Elıys ise büyüyor ve karakteri hızla değişiyordu. Tüm hizmetliler etrafında dönerken, ona küçük bir kızın oynayacağı türden hediyeler alınıyordu. Ama bunlar Elıys'ın hiç dikkatini çekmeyerek, sürekli olarak askerlerin eğitim alanına gidiyordu. Saatlerce orada oturup, onların her hareketini dikkatle izliyordu. Eline aldığı tahta bir sopayla, tıpkı onların yaptığı şeyleri yapmaya çalışıyordu.

Küçük Elıys'ın yaşına göre çok üstün bir zekaya sahip olması, Alagos'un dikkatini çekmişti. Dünyanın her yerinden iyi eğitmenler getirip, onunla ilgilenmelerini istemişti.

Elıys'ın en belirgin özelliği ise insan biyolojisini anlayabilmesiydi. Onları çok iyi gözlemleyebilir ve etkisi altına alabilirdi. Üstelik insan anatomisini de çok iyi biliyordu. Bunu nasıl yaptığına dair insanlar anlam veremiyordu. Bazen gözlerini yumup küçük parmaklarını Alagos'un yüzünde gezindiriyor ve sanki onun iç dünyasına nüfuz ediyormuş gibi hissediyordu. Alagos, bu küçük kızın sıradan bir çocuk olmadığını artık anlamıştı. Ama yine de onun eğitim yerine gitmesini istemiyordu.

Elıys bütün gün odasında savaş figürleri ile dans ediyordu. Bu onu mutlu eden tek şeydi ve aldığı keyfi, heyecanı ilikerine kadar hissediyordu. Aldığı her yaş ile gülümsemesi yavaş yavaş kayboluyor, yüzüne garip, sert bir ifade oturuyordu. O, şen ve tatlı kahkahalarını çoktan geride bırakmış, onun yerini hırs ve öfke almıştı. Duygudan uzak gaddar bir görünüme sahip olmuştu. O yaşta dahi sözünü herkese rahatlıkla kabul ettirebiliyordu. Enteresan olan ise, gitgide Alagos'a benzemeye başlamasıydı.

Kral Alagos'un tatsız hayatı, bir anda Elıys ile anlam kazanarak kendi içinde mutlu biri haline gelmişti. Bir an olsun onu yanından ayırmıyor, her an onu koruyup kolluyordu, çünkü Eforina'nın, Elıys'a iyi hisler beslemediğinden emindi. Eforina ve Elıys'dan büyük olan yiğenleri bu kızdan hiç hoşlanmıyor sürekli diş biliyordular. Eforina sarayda sözü geçen ikinci kişiydi. Bunu çok iyi kullanıyor herkese kan kusturuyordu. İçinden sürekli olarak Elıys'ı yok edeceğine dair kendine sözler veriyordu. O Bir imparator kızıydı ve babası onun için dünyaları yakabilirdi. Eforina bunun bilincinde olduğundan şımarıklığının ve ihtirasının sonu yoktu. Sadece sinsi bir düşmandı ve zamanının geleceği günü bekliyordu...

Deze afbeelding leeft onze inhoudsrichtlijnen niet na. Verwijder de afbeelding of upload een andere om verder te gaan met publiceren.
ELIYS (+18)Waar verhalen tot leven komen. Ontdek het nu