Ona cevap vermek yerine kucağımda huysuzlanmaya başlayan bebişimi yavaşça beşiğine yatırdım ve beşiğinin başında duran oyuncağı çalıştırdım. Oyuncaklar döndükçe Eunmin onlara dokunmaya çalışıyor, tatlı tatlı kıkırdıyordu...

Tanrım...O an bir kez daha emin oldum. Eunmin babasının kopyasıydı...

"Bay Jeon...Eşinizi anlatmak ister misiniz?". Çok fazla dolmuş görünüyordu. Eminim o da içini dökmeyi çok isterdi. Rahatlasın ve konuşsun diye ona bu imkanı sunmak istemiştim fakat sessiz kaldı. Konuşmadı hem de hiç...

Öyle ki artık ona iyi geceler dileyip odadan çıkmak zorunda kalmıştım. Galiba ben büyük bir hata yapmıştım ya!

Üzmüştüm işte onu...

***

"Günaydınn. Güneşim uyandı ve benim güneşim doğduuu...". Kelimeleri uzatarak tatlı tatlı konuştuğumda Eunmin uzanıp saçlarıma asılıvermişti. Ahh...Acıtıyodu velet he.

"Ahh bırak lütfen Eunmin...Hadi bebeğim.". Sıkıca kapattığı yumruğunu ufak ufak okşayıp ellerini aralamasını sağlamaya çalışıyordum. Saçlarımı minik ellerine haps etmişti ve çekiştirip duruyordu.

O an ardımdan gelen tok adım seslerinin yanı sıra Bay Jeon'un sesini işittim. "Oh, oh! Saçını mı çekiyor?". Yanıma bir hışım koştuğu gibi Eunmin'in yumruk yaptığı eline minik öpücükler kondurmaya başlamıştı. "Hadi bırak babacığım...Taehyung'un canını yakma benim saçımı çek.". dediğinde Eunmin sanki anlamış gibi yumruğunu açmış ve bu defa babasına saldırmıştı.

Öyle arsız ve oyuncuydu ki bizim feryatlarımız onun hoşuna gidiyor gibi kahkahalar savuruyordu. "Şaka yapmıştım sadece...Babanın saçları da çekilmemeli çok ayıp güzelim.". Dediğinde kıkırdamıştım.

O an Bay Jeon'un bakışları da bana çevrilmiş ve benimle beraber kıkırdamıştı. "Çok tatlısınız...".

"Yani ikiniz.". Diye düzeltmiştim yarım kalan cümlemi. Yanlış anlamasını istememiştim. Aslında ilk cümlemde de ikisinden bahsetmiştim fakat Bay Jeon'a saygı hitapları ve ekleri kullandığım için cümlem çok farklı bir şekilde yorumlanmaya açık hale gelmişti.

Bu yüzden belirtmeyi seçtim...

"Sen de öyle. Yani siz...Eunmin ile oynarken çok şirin bir hale geliyorsunuz. İkinizi gördükçe sanki bir değilde iki bebeğe bakıyormuş gibi hissediyorum...". Sözlerine kısık bir şekilde kıkırdadığım an telefonumun zil sesi ile başımı usulca komodinin üzerine çevirdim.

Ah kesin Bogum arıyordu. Pişman olmuştu işte aptal. Sabahın köründen beri bana mesajlar atıyordu. Off! Galiba açmazsam rahat bırakmayacak bu beni yaa...

"Telefona bakabilir miyim?". İşaret parmağım ile telefonumu gösterdiğim an mırıldanmıştım mahcup bir şekilde. Hızla başını olumlu anlamda sallayıp bana sitem etmişti. "Böyle şeyler için izin alma lütfen. Hadi sen gidip telefonu aç ben de saçlarımı şu yaramazın elinden kurtarayım.". Dişlerini göstererek gülümsediğinde hızla onu başımla onaylayıp telefonu aldığım gibi Eunmin'in odasından çıkmış ve kendi odama geçmiştim.

Ben gidene kadar arama kapansa dahi arayan kişi bir kez daha aramaya devam etmişti. Yani Bogum...

"Ne var?". Telefonu kulağıma yasladığım an soğuk bir tonda onu cevapladım. Amacım kısasa kısas yapmak elbette değildi. Sadece içimden geldiği gibi davranmayı seçmiştim. O beni cidden hak etmiyordu. Bana gösterdiği muamele artık canımı yakmaya başlamıştı...

"Taehyung özür dilerim...Bebeğim özür dilerim. Aptallık ettim biliyorum. Sarhoş olduğum için-". Artık onu dinlemeye tahammül edemiyordum tamam mı!?

Yeter artık! Boğazıma kadar gelmişti, dolmuştum ve taşmak üzereydim. İnsan sevgilisine nasıl bunları yapabilirdi ya!?

"Kes! Kes sesini yeter. O zıkkımı her içtiğinde bana böyle mi davranacaksın!?". Umrumda değil, bilmem ne! Yeter artık ya...Ben de insanım gerizekalı.

"İçmeyeceğim artık. Tatlım söz veriyorum-". Sözlerini son kez bölüp mırıldanmıştım. "Bitti Bogum. İstemiyorum seni.". Telefonu bir an dahi bekletmeden yüzüne kapayıvermiştim. Ardından ise onu engellemeyi ihmal etmemiştim.

"Aptal!". Elimde duran telefonu sertçe yere attığım gibi ardımdan gelen ses ile irkilerek arkamı dönmüştüm. "İyi misin? Bir sorun yok ya Taehyung?".

Elimin ayasını sertçe alnıma geçirdiğim gibi derin bir soluk vermiştim. Duymuştu kesin...

"Efendim sorun yok. B-ben ses yaptığım için üzgünüm ve-". Bana doğru adımlamaya başladığı an cümleme devam edememiştim. Daha da yakınıma girmişti.

Usulca yere çömeldiği gibi yerde duran telefonumu eline almış ve doğrulmuştu. Ah kırılmıştı...Aptal gibi sinirimi telefonumdan çıkardığıma inanamıyorum!

Aptal Taehyung!

"Kırılmış...". Dudaklarımı büzerek mırıldanmış ve elindeki telefonumu almak üzere uzandığım an Bay Jeon elinin tekini yanağıma koymuş, hem ardından ise gözlerimin içine bakmaya başlamıştı. Ah sikeyim...

Tenim alev alev yanıyordu sanki...Eminim ki yanaklarım da kıpkırmızıdır.

"Büzme dudaklarını. Sana daha iyisini alacağım söz. Şimdi sadece o az önce konuştuğun lavuğun ismini ver ve ağzıyla burnun nasıl yer değiştirdiğini sana göstermeme izin ver.".

***

Bölüm sonu...

Sınırı gene hatırlatayım
40 Vote
80 Yorum

Sınır aşıldığı an yb gelecek elimde bölümler var hâlâ...

Sınır aşıldığı an yb gelecek elimde bölümler var hâlâ

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Bu da Jungkookieeee

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.


Bu da Jungkookieeee

For Baby | TAEKOOK |Where stories live. Discover now