²⁰

10K 1.2K 725
                                    

keyifli okumalar. satır arası yorumları ve oy vermeyi unutmayalım🤍

🎶
bahçemizin halinden baharımı kıyasla - bağzıları
adem ile havva - soner avcu, pınar çubukçu

--

Hayatıma aldığım herkese, hiçbir dayanağı olmadan, koşulsuzca güvenmek gibi bir probleme sahiptim.

Her zaman en sert düşüşlerim de bundan dolayı gerçekleşirdi.

Tıpkı içerisinde bulunduğum durum gibi.

Düşerdik kalkardık, olurdu ya, hayattı sonuçta bu. Yolları yokuş, yokuşları da engebeliydi nihayetinde. Yaralanırdık, iyiIeşirdik. Her yara da ardında bir tecrübeyi, alınması gereken koca bir dersi bırakırdı.

Ancak şu an içerisinde bulunduğum durum, hissettiğim o sızı basit bir yaraya ait değildi. Takıldığım engel derimi yarıp kanımı akıtmamış, beni kıskıvrak yakalayarak en hassas yerimden, düştüğüm o noktadan bir kırığı var etmişti.

Şimdi yine aynı yerdeydim. Kalakaldığım, öylece bırakıldığım o noktada. Ne yolu yürüyüp ileride neIer olacağına bakabiliyordum ne de geriye dönüp hataya sebep olan şeyleri düzeltebiliyordum.

Haberin çıktığı ve aldığım nefret mesajlarının üzerinden bir gece geçmişti. Bana yıllar gibi gelen o süre sadece birkaç saatten ibaretti.

Baygınlığımın ardından uyandığımda istediğim iIk şey yaInız kalmak olmuştu. İyi geleceğini düşünmüştüm, kızlar bu isteğime büyük tepkiyle yaklaştıklarında onlara karşı çıkmak, evimden göndermek iyi olur demiştim.

Ama yalnızlığın beni daha da kasvete sokacağını hiç düşünmemiş, ihtimal vermemiştim.

Zaten başıma gelenlerde hiç ihtimal vermediklerimden dolayı gelmemiş miydi?

Üzerimdeki hırkamın kolunun uçlarını iyice yukarı doğru çektim ve oturduğum yerde kıvrıldım. Ayağımın ucuna bıraktığım telefonum hâlâ hiç bilmediğim insanların mesajlarıyla titriyor, gelen aramalarla çalıp duruyordu. Her şey devam ediyordu, ortada dönen kaos, insanların bana yönelik nefret söylemleri, Merih'in sessizliği...

Durağan olan tek şey harekete geçmeyen ve hâlâ yaşadığı olayın şokundan çıkamamış benliğimdi.

Bu eve sığınmıştım. Sanki tek kalmak bütün dertlerimi silip atacakmış gibi, beni bu kargaşadan kurtaracakmıS gibi kaçabileceğim ilk yere kaçmıştım. Demiştim ya, kaçardım ben. Zora gelemezdim. Zorla baş etmeyi öğreneceğim yaşımda hastane odalarında aldığım ilaçların ağırlığıyla savaşmakla meşguldüm. Geçmişimin var ettiği her bir durum en ufak sarsıntıda tuzla buz oluyorken, enkâzında kalıp kurtulmaya çalışansa ben oluyordum.

İçimdeki sıkıntıyı tek bir solukta atabilecekmişim gibi derin bir nefes aldım ve sert bir solukta geri verdim. Kollarımı oturduğum koltuğun sırt kısmına yasladıktan sonra düşüncelerimin ağırlığıyla dolu olan kafamı da koltuğa yasladığım kolumun üzerine yatırdım.

Kafamdaki sesler susmadı, ben de onların sularına kapılmaktan kendimi kurtaramadım.

Bundan sonra ne olacaktı?

Kaç kişinin işine, kazandığı parasına sebep olmuştum aslında hiçbir şeye sebep oImamışken?

Yasemin neden böyle bir şeyi bana yapmıştı? Düzeltiyordum. Neden böyle bir sahtekârlığa girişme gereği duymuştu? Gerçekten dediği gibi işlerin bu raddeye geleeğini mi tahmin etmemişti yoksa tamamen saf kötülükle mi kalkışmıştı böyle bir şeye?

Efdâl | TextingWhere stories live. Discover now