3. Bölüm "Efsane"

Start from the beginning
                                    

Tırsmaya başladığımda masanın çekmecesini açtı ve içerisinden ilk yardım kutusunu çıkardı.

"O kadar da önemli bir yara değil aslında." Desemde onaylamayan bakışlarını bana dikti.

Pes ederek elbisemi diz kapaklarıma kadar sıyırdım. Düşündüğümden daha kötü görünüyordu yaralarım. Kapanan yaralar tekrar açılmıştı.

Dedem bir sandalye çekerek önüme koyduğunda tam karşıma oturdu.

Bakışları diz kapaklarımda gezindi hemen ardından kutuyu açıp karıştırmaya başladı. Dedem açık sarı saçlara sahipti. Ara ara saçlarının arasında beyazlıklar vardı. Yaşının ilerlemesinden olsa gerek saçları beyazlıyordu. Yeşil gözleri her zaman yorgun bakıyordu.

Dedem yüzyıllardır yaşamış olan bir melekti fakat otuz küsür yaşındaymış gibi görünüyordu.

İnsan dünyasındaki gibi burada yaşlanmak yoktu. Melekler ve şeytanlar büyüme evrelerini istedikleri zaman durdurabiliyirlardı. Zaman ne kadar geçse de görüntülerimiz hep aynı kalıyordu yani yaşlanmıyorduk.

Kutunun içerisinden aradığını bulmuş olacak ki bir pamuk ve içerisinde su olan camdan bir şişe çıkardı. Pamuğu hafif ıslatıp şişeyi masaya bıraktı.

"Yaranı sadece temizlicem." Dediğinde pamuğu dizimdeki yaraya bastırdı. Sızlanmaya başladığımda söylenerek "Yaralarının biri kapanmadan bir diğeri açılıyor." Dedi. Umursamayıp arkama yaşlandığım da bütün kanları temizleyip kanlı pamuğu masaya bıraktı. Aklım hâlâ baloda yaşanan olaydaydı.

"Aria?" Bakışlarımı dedeme çevirdim. "Balodayken birşey mi oldu?" Dedi sakin bir sesle. Sadece başımı salladım.

Meraklı bakışları ne olduğunu öğrenmek ister gibi bakıyordu fakat üstümede gitmiyordu, söylemem için bana zaman tanıyordu.

"Annemin beni biri ile evlendireceğini öğrendim." Bakışları değişmeden sakin bir şekilde beni dinlemeye devam etti. "Bende salonda daha fazla durmadan çıkıp gittim."

"Peki sen bu evlilik hakkında ne yapmayı planlıyorsun?" Durgunlaştım.

"Evlenmek istemiyorum fakat ne yapacağımı da bilmiyorum eğer karşı çıkarsam gözden daha çok düşeceğim."

İkimizde derin bir nefes aldığımızda o konuşmaya başladı. "Ablan krallık için babanın isteği üzerine bir mantık evliliği yaptı. Sende yap demiyorum. Aria krallık tarafından istenen bir Tanrıça değilsin. Seni istemiyorlar. Krallık için biriyle evlenme. Yine de ablan gibi olmak istediğini saygı görülmek, sevilmek istediğini görüyorum fakat bu istediklerin hiçbir zaman olmayacak. Krallık için uğraşmayı, onların gözüne girmeye çalışmayı bırak. Sana işlenmiş birşey bu. Her zaman istenmeyen bir varis olur. Krallığa, annene, babana hiçbir zaman yaranamayacaksın." Derin bir nefes aldı. "O yüzden ne istersen onu yap. Gözden çoktan düşmüş olan biri daha ne kadar derine düşebilir ki? Krallık için kendini paralama. Seni gözden düşürenler onlar. Onlar için deymez sakar kızım."

Söylediği herşeyin farkındaydım.
"Ne kadar güzel tavsiye veriyosun öyle." Dedim sinirle.

"Bunlar gerçekler diyelim."

Haklıydı. Ben istenmeyen bir varistim. Ne kadar acıtsada gerçekler buydu. Bunları umursamayı çoktan bıraktığımı sanıyordum fakat öyle olmamıştı. Kırgındım.

Çoğu zaman bana baskı yapan bu saraydan kaçıp Violet'e sığınırdım.
O benim tek dostumdu.

Dedemin de dediği gibi ben kendimi hep krallığa ve anneme sevdirmeye çalışmıştım fakat bunun karşılığını hiçbir zaman alamamıştım.

Kara MelekWhere stories live. Discover now