İlk Defa Babam Gibi Part 3

En başından başla
                                    

Bugün gibi...

Amed Hozanoğlu'yla göz göze geldiğin de dudaklarını kenara kıvrıldı. Hozanoğlu ailesinden kimseyle muhatap olmak istemiyordu.

Ölümün sessiz tebessümü üzerindeydi ve hasat yakındı.

Amed'in elinde ki silahı indirip eliyle yol göstermesi onu şaşırttı lakin şuanda bunu düşünecek halde de değildi.

İçeri girdiğin de Bejna Hanımın elin de silah babası Mehmet beyin kafasına dayatmıștı. İkisinin üzerinde ölüm sessizliği olsa da birbirine olan bakışları çok şey söylüyordu.

"neden" diyen Bejna hanımla durup omzunu duvara dayadı. Bu yüzleşmeyi merak ediyordu ve biraz beklemesi sıkıntı yaratmazdı.

"Kızını sevdim" Mehmet Saruhan yıllar sonra karşısın da gördüğü kadından ürküyor du, çünkü gözlerin de ki nefret göz ardı edilecek gibi değildi.

Sevdim!

Sevgi bu değildi. Hele Azad'a göre  babasının annesine hissettiği duygu sevgi diye telafuz edilemezdi.

İkisi de onun varlığının farkında değildi. Karşısında ki iki kişi de insan kavramın da olmaması gereken varlıklardı.

Bejna hanım elinde ki silahı Mehmet'in anlınana bastırıp sevdiğin için mi kızımı mahvettin" diye gürledi. Sesinde ki tını nefret barındırıyordu.

Mehmet'in dudakları kenara kıvrıldı. Yüzün de sadist bir gülüş ve kibir vardı. Olduğu durum içler acısıydı lakin bunun farkında değildi.

"Kızın sevdiği adamı unutamadı. Bana kadınlık yapsaydı şimdi ikimiz de mutlu mesut bir yuvada yaşıyor olurduk"

Azad duyduklarından tiksindi. Yıllarca annesine küskün kalan bir çocuktu. Gözlerinin önünde de intihar eden bir anne, bunu izleyen bir evlat! Sonrasında şiddet aşağılama yok sayılma açlık. Kızgınlığı intihar ermesine değildi. Kendisini yanında götürmemesi neydi. Yıllar sonra annesinin intihar etmediğini... Öldürüldüğünü öğrenmişti ve mezarına gidip 'senden nefret ettiğim için beni affet' demeye yüzü yoktu.

O bir mezardan bile af dileyemezsin karşısında ki iki kişi birbirini suçluyordu.

Gün yüzü görmemesi gereken insanlar çok fazla mutlu mesut nefes almışlardı.

Bir de onlar yüzünden yitip giden evladı... Bedeller ödendiğin de korumadığı karısı... Korumadığı evladı ve bilmeden nefret ettiği annesinden af dileyecekti!

"Benim kızımın o adamı sevdiğini biliyordun. Hayatını bilerek karartın bari adam gibi sahip çıksaydın."

"Siz kızınız düşman ailenin oğluyla evlenmesin diye bana verdiniz. Hep belki geri döner, gider o adamla beraber olur diye korktunuz. Sırf bunun için kapınıza geldiğin de kabul etmediniz. Yoksa istediğiniz anda benim ellerimden çeker alırdınız" dedi. Mehmet'in kurduğu cümleler bugün gayet cüretkar ve korkusuzcaydı.

Fakat söyledikleri can acıtır şekilde doğruydu. Bejna hanım duyduklarının gerçekliği gözlerini yumdu.

Mehmet'in bakışkarı duvara dayanmış onları sesizce izleyen oğlunu bulduğun da son anları olduğunun bilinçin de rahatça arkasına yaslandı. Olduğu yer uzun bir süre düşünmesine fırsat vermişti. Yaptığı yanlışları düşündükçe vicdanına can acıtan çindikler atılıyordu.

Mardin'e Tutsak. Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin