İlk Kurban Kim Olmalı?

69 35 37
                                    

Oturduğum yerden gülümseyerek kalktım.

Yumruk atmak da baya enerji harcatıyormuş. Çok yorgundum -tabii koşmaktan mı, kan kaybetmekten mi yoksa yumruktan mı bilmiyorum-. Bir kafe bulmalıydım. Resmen açlıktan kıvranıyordum ve bunu şimdi fark etmiştim.

Sokakta dolaşarak ne olur ne olmaz bizim sınıftan biriyle karşılaşmamak için okuldan olabildiğince uzak bir kafe aradım. Ve buldum da.

İçeri girer girmez karşıma bizim sınıf başkanı Aylin çıkınca direkt geri çıktım.

Aylin niye buraya kadar gelmişti ki?

Doğru ya! Bize annesinin bir kafesi olduğunu söylemişti. Sınıfın yalnız kızı olmak beni bir hayalete dönüştürmüştü. Beni fark etmiyor ve diledikleri gibi konuşuyorlardı. Bende sınıfta her şeyden haberdar olan kızdım yani. Hem yalnız hem bilge kızı... Eminim bu bilgiler bir gün işime yarardı. Ama ne zaman?

Başka bir kafe aramaya devam ettim.

Şu ev bizim evimize ne kadar benziyordu öyle? Ama... Bu zaten bizim evimiz! O kadında... Annem mi?

Buraya kadar geldim demek. Yapacak bir şey yok. Annem beni görmüş ve yanına çağırıyordu. Artık beni gördüğüne göre annemden kurtuluş yok. Ben de yanına gittim.

"Carolina, sen burada ne yapıyorsun? Genelde kafede yerdin."

"Şey... Anne bizim sınıftan bir kızın annesinin kafesi vardı. Kafeyi aradım ama bulamadım."

"Telefondaki haritada aratsaydın ya kızım?"

"Adını arattım ama net hatırlamıyormuşum. O muydu bu muydu derken... İşte bende civarda aramaya başladım buraya kadar gelmişim."

"E madem geldin gel burada ye bende tam yiyecek bir şey yapsam mı diye düşünüyordum."

İstemeye istemeye "Tamam." dedim.

İçeriye girince annem beni mutfağa doğru iki omzumdan tutup götürdü.

Mutfağa geçerken aklımda tek bir soru vardı; ilk kurbanım kim olmalı?

Bir sandalye çekip oturdum. Annem masaya dünden kalma bir tabak kurabiye koydu.

Bir kurabiye alıp ağzıma aldım.

Hemen sonra geri çıkardım. Bu kurabiyenin bu kadar sert olduğunu düşünmemiştim.

"Anne bu çok sert!"

"Ah, üzgünüm tatlım. Kafam çok dağınıktı yanlışlıkla dondurucuya kaldırmışım."

"Senin gözün daima açık olurdu anne. Ne dağıttı kafanı?"

"Bir çocuk cama küçük bir taş atıp kaçtı."

"Ne? Bunu neden yaptı ki! O çocuk kim?"

"İşte şurada oturuyor."

Annem parmağıyla camdan dışarısını, karşı kaldırımda oturan genci gösterdi.

Bu genç sabah ben acı çekerken bana gülen gençti. Demek hem annemi rahatsız ediyor hem de beni sinirlendiriyordu.

O zaman ilk kurbanını seçmiştim...

Hiçlik KatiliKde žijí příběhy. Začni objevovat