23

16.5K 797 354
                                    


"Neredesin Ebrar?" Boğuk bir sesti duyduğum. Kimliği anlaşılmasın diye uzaktan konuşuyor, ağzını örtü gibi şeyle kapatıyordu. Telefonu tutarken sakince bekledim. Anonimle mesajlaştığım için, konuşuyor olmam tuhaf geliyordu. "Ebrar?" dedi bir kez daha.

Gözlerimi kırpıştırarak kendime gelmeye çalıştım. Kızlar bana bakıyordu. "Şey, konumu atayım sana."

"Tamam, acele et," dedi. Hızlı adımlarını duyuyordum, zemini ezen ve sert adımlardı. Kızgın ve sinirli. Galiba paniklemişti. "İyi misin? Bir şeyin yok, değil mi?" Başımı iki yana salladım. "Hayır, iyiyim. Ama lütfen acele et. Kapana kısıldık. Biri bizi buraya kitledi."

"Hemen geliyorum. Bekle." Telefonu kapattı. Tuhaftı. Yüzünü hiç görmediğim, tanımadığım bir adamın paniklemesini izliyordum. Başımı geriye yatırdım. Saçlarım dalgalanarak aşağı düştü sırtımdan. Çenem gerildi ve yutkundum. Başım ağrıyordu.

Birce elini omzuma koydu. "İyi misin?" dedi. Başımı düzeltirken, ona baktım. Hâlimiz kötüydü, bunu yapan kimse yakamızı bırakmayacaktı. Bu sadece başlangıçtı. Başımı salladım. Gülümsedi ama zorlanıyordu.

"Kim o?" dedi Zeynep imalı bakışlar atarak. En azından bu korkunç ortamı neşelendiren enerjiye sahipti. Gözlerimi devirdim. "Aslında bende tanımıyorum," dememle kızların gözleri irileşti.

"Ne?!" dediler aynı anda.

Zeynep bana doğru yaklaştı. "Ne demek oluyor bu?" Sırtımı duvara yasladım. Küf kokusu inanılmaz yoğundu ve ciğerlerime bir hastalık gibi yapıştığını hissediyordum.

"Ne oldu biliyor musun?" dedim ve bacaklarımı bağdaş kurdum. Kızlar dikkatle dinliyordu. Neden anlatıyordum bilmiyordum, hayatım boyunca kimseye güvenmemiştim. Aileme bile bir şeyleri anlatmaz, yaşadığım kötü veya iyi olayları içimde biriktirirdim. Kapalı bir kutu gibiydim, para atılan kumbara gibi. İçine düşen paralar birikirdi ama asla kırılmazdı. Anlaşılan bu gece farklıydı. Kumbaram kırılıyordu. "Birkaç ay önce oldu her şey." Lamba yavaşça titredi. Gözlerimi tavana diktim. Bütün olayları baştan sona anlattım. Onu tanımadığımı, Buğra ile olan gerginliklerimizi.

Zeynep dudaklarını birbirine bastırdı. "Okulda öyle bir dedikodunuz çıktı ki, bende sizi çıkıyorsunuz falan zannediyordum. İşin aslı birbirinizden nefret ediyor olmanız mı? Mantıklı değil."

Birce kafasını salladı. "Bende öyle," dedi. "Buğra'yı tanımayan kalmadığı için, senin haberlerin bir bomba etkisi yaptı. Şimdi sadece aranızda adı konulmamış şeyler olduğunu görmek... Kızım sen saf mısın?" dedi öne doğru eğilerek. Gözlerimi kırpıştırdım ve anlamadım dercesine yüzüne baktım. "Senden nefret ediyor olsaydı bu kadar ilgili olmazdı. Hayır, aranız kötü olabilir ama sana muamelesi bebek gibi." Başımı iki yana salladım.

"Buğra sanki seninle ilgileniyor," diye tamamladı. "Bunca yıl kimseyle çıkmaması, seni beklediğinden olabilir. Belki o anonim bile olabilir."

Zeynep başını salladı. "Bence de, sonuçta anonim seni yıllardan beri tanıdığını söylüyor."

"Hiç zannetmiyorum," dedim ve başımı olumsuz anlamda salladım. "Bir türlü ihtimal veremiyorum. Beni seviyorsa eğer, neden böyle davransın ki?"

"Korkuyor olabilir?" dedi Birce. Tam ağzımı açmıştım ki, ilerideki kapılardan gürültü sesleri gelmeye başlamıştı. Hepimiz aynı anda kapının olduğu yöne baktık. Oturduğum yerden kalktım ve hızlı adımlarla koştum. "Anonim?" dedim. Ses yoktu.

KEDİ VE KÖPEK #yarıtextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin