0.4

22.6K 1K 88
                                    

Gözlerim karanlık bir yere bakıyordu. Burası çok yakından tanıdığım mezarın bahçesiydi.

Ayaklarım, benden habersizce yürümeye başladı. Hareket etmek istiyor ama yapmıyordum. Gözlerim, kupkuru olan bir mezar gördü.

Çok tanıdık gelen o yere baktım. Gözlerimden yaşlar firar etti. Ama yanında hiç görmediğim, duymadığım siyah bir silüet vardı.

Kimdi bu?

Adımlarım, bu kez onun yanına ilerlemeye başladı. Kafasındaki şapka, yüzünün çoğunu kapatıyor ve onu görmemi engelliyordu. Sarı saçları, şapkanın etrafına dağılmıştı.

Tam karşısına geçtim. Yüzümü kaldırmaya cesaretim yoktu ama bana baktığını biliyordum. Gözlerim, beyaz elbisenin üzerinde oluşan kan lekelerine baktı bir süre. Kafamı kaldırdım.

Aynı anda haykıran bir ses duydum. Bu ses kulaklarıma ulaştı ve iki dudak arasından çıkan son haykırışlar oldu.

Bu haykırışlar neyin nesiydi? Neden bu kadar tanıdıktı?

Gözlerine baktığım kadını inceledim. Bu kişi kimdi? Neden bu yüz, kalbime acı veriyordu?

"Kardeşim." Dudaklarından çıkan kelime içime ilmek ilmek, bir daha sökülmemek üzere işlendi.

Bir anda gözlerimi açtım. Kan ter içinde kalmıştım. O neydi öyle? Neden bir anda ablamı görmüştüm?

"Nil?" Kapıdan gelen sesle gözlerimi oraya çevirdim. Araf kapının önünde durmuş ne olduğunu anlamaya çalışıyordu.

Yataktan kalkarak ona baktım. Elini ensesine koydu ve beni baştan aşağıya süzdü. Bakma lütfen.

"İyi misin?" Sözlerine karşılık kafamı onaylar anlamda salladım. Gözleri inanmadığını gösteriyordu ama bir şey demedi.

Kapıdan içeriye bir adım attı. Gelme, lütfen. Dudaklarını araladı. Konuşma, lütfen.

"Ben aslında senden özür dilemek için gelmiştim. Senin durumunu bilmiyordum."dedi mahçupca. Ellerimi kaldırdım.

"Önemli değil."

Hayır, aslında çok önemli. Paramparça ettiğin kalbimden ne kadar özür dilersen dile, hep iz kalacak bir yara açtın.

"Ben gerçekten çok özür dilerim. Eğer durumunu bilseydim yemin ederim sana öyle bir şey demezdim." Bir adım attı. Yaklaşma lütfen.

"Senin hakkında kimse bir şey demiyordu. Bende bu yüzden kötü biri olduğunu düşündüm."

Benim ruhum zaten karanlıkta. Bu kötüye işaret değil mi?

Bir adım daha attı. Ve bir adım daha. Aramızda yanlızca üç adım kaldı.

Bir adım geriledim. Artık dört adım var. Dört adım az. Bir adım daha geriledim. Beş adım az. Bir adım daha arkama attım. Atmam ile sendelemem bir oldu.

"Nil!" Yanıma yaklaştı. Yaklaşma. Mümkünse uzak dur.

Yere düşmeden, kollar bedenimi sardı. Gözlerimi sımsıkı kapatmış, ellerimi yumruk yapmıştım.

Uzaklaş, aptal!

Gözlerimi açarak karşımdaki adama dahi bakmadan hızla çıktım kollarından. Ardından koşar adım odadan çıktım.

Derin nefes al, ver.

Geçti.

Hayır geçmedi. Asla da geçmeyecek.

Hayaller Ve KırıklarıDove le storie prendono vita. Scoprilo ora