7.Bölüm

109 69 2
                                    

"Allah'ım neydi bizim o yaşadığımız ya?!" Otobüsün kalabalık ve gürültüsüne rağmen duyacağını düşündüğüm tonlamayla konuşarak Ülkü'ye döndüm.

"Ben hâlâ etkisinden çıkamıyorum!" Deyip kahkaha atınca, "Bi' zahmet çıkma zaten a**. Koluma o kolayı dökmeyi nasıl becerdin aklım almıyor gerçekten!" diyerek sitem ettim.

Ağzını açıp konuşacağı sırada içimdeki zehri akıtmak istercesine izin vermedim konuşmasına. "Ben var ya, bir daha oraya beni s*ksen gitmem."

Gözlerimle etrafı tararken sesimin yaşlı kadının sessizce terbiyesiz demesinden anlamıştım birkaç insana daha ulaştığını. Sıkıntıyla oflayarak dudaklarımı ıssırdım ve bakışlarımı yere indirdim.

Bugün gerçekten bok gibi bir gündü!

...

Evin bahçe kapısını açıp giriş yaptığımda gördüğüm suratla gözlerimi devirdim. Bir bu eksikti zaten!

"Moralin mi bozuk senin Elif? Yüzün asık gibi sanki de." Bugün sinirlerimin iyice gerilmesiyle kendimi tutamayarak, "Sanane, asıksa asık!" dediğimde pişman olmuştum ama Berkay abinin yutkunarak peki demesi ve ardından yanımdan geçmesiyle iş işten geçti cümlesinin önemini anladım an itibariyle.

Kalbini kırdım adamın...

"Elif geldiniz mi gezmeden kuzum?" Gelen sesin Berkay'ın annesi, Handan ablaya ait olduğunu görünce az önceki pişmanlığımdan ötürü oluşan silik ifademe tezat gülümsedim.

"Evet. Ülkü'de evine geçti Handan abla." Biz otobüsteyken benim haberim olmadığı için Ülkü söylemişti bana annesigilin bize geleceğini. Benimle beraber gelmek yerine evine geçmeyi tercih etmişti yorgun olduğunu söyleyerek.

"Tamam kızım." Derken terliklerini giydiğini ve arkasından da kucağında mızmızlanan velediyle annemi ve babaannemi gördüm.

"Aa gidiyor musun?"

"Yemek yapmadım kızım, gidiyorum evet." Dediğinde Handan ablayı geçirdik ve odama geçerek üzerimdekileri çıkarıp duş almak için banyoya girdim.

Havluyla birazcık ıslaklığını aldığım saçlarımı ördükten sonra telefonumu elime alarak Ülkü'ye çektiklerimizi göndermesine dair kısa bir mesaj attıktan sonra çantamı boşalttım.

Anı olarak saklamak için Ülkü'den kopardığım birkaç gül yaprağını anı olarak sakladığım eşyaların bulunduğu kutuma koydum.

"Elif yardım et de sofrayı kuralım, hadi!" Annemin sesiyle irkilerek kendimi toparladım ve aşağı, mutfağa gittim.

Annemin söylediklerini yapıp masayı da hazır ettikten sonra herkes yerine kurulmuş ve sözsüz yemeklerini yiyorlardı.

Herkesin yerine kurulması ve sözsüz olması Ece haricindekiler içindi tabiki! Başım fazlasıyla ağrıyordu ve bu küçüğün de yaptığı şımarıkla iyice gerildim. "Bana bak rahat dur ve annemin verdiği şeyleri çevirmiyorsun. Anladın mı beni?"

Gözlerimin içine bakarak diliyle alt dudağını yavaşça yaladı ve 'hodri meydan, buradayım' bakışlarıyla dudağını ısırması kaşlarımı şaşkınlıkla kaldırmama sebep olmuştu.

"Hayıy." Dedi kafasını da olumsuz anlamda sallayarak. Tekrar anneme dönerek kucağından inmek için çırpınıyor ve eli kolu da rahat durmuyordu. Hanımefendinin isteği kendisi sandalyeye oturup kendisi yemeğinden yemek istiyormuş.

Ciyaklamalarına ve annemin onu azarlamasına katlanamayan babaannem yerinden kalktı ve Ece'yi annemden söylene söylene kucağına aldı.

"Çocuk kendisi yemek istiyor. Ne diye izin vermiyorsunuz?" Babaannemin sesiyle Ece'nin ciyaklaması iç çekişlere ardından da gözyaşlarına dönmesiyle annem, babam ve ben şaşkınca izliyorduk onu.

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Jul 11, 2023 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

SENDEN SONRA AŞKWhere stories live. Discover now