2- 10yıl Sonrası

35 17 38
                                    

  Tekrardan bir dayak sonrası annesinin pansumanlarını yapıyordu, işi bittiğinde minyon tipli kadın çoktan uyuya kalmıştı. Çocuk ise babasının gelmesini bekliyordu. Babası asla anahtarlarını almazdı üstelik kapıyı çaldığı an açmayıp onu bekletirlerse yiyecekleri dayağın bir fazlasını yiyorlardı.

  Hareketsiz bir şekilde otururken annesini izlemeye başlamıştı. Güzel bir kadındı annesi, orta büyüklükte yeşil gözleri ve uzun kirpikleri vardı. Saçları kızıl, uzun ve hafif dalgalıydı aşşağı indikçeyse bukleler oluşuyordu. Dudakları ince ve kırmızıydı. Yüzü yuvarlak ve küçüktü fındık burnunun üstünde yoğunlukta olarak yanaklarına doğru çilleri dağılıyordu.

  Çocuk ise annesine hiç benzemiyordu aslına bakarsanız babasına bile benzemiyordu. O bir albinoydu vücudunda gözleri dışında tek bir renk yoktu. Gözleri ise çocuğa göre yüzündeki en korkunç şeydi, renginin morluğu onun kötü hissetmesine yeterken gözleri asla odağını bulmaz sürekli titrer kayar ve yön değiştirirlerdi.

  Bu görüşünü etkilemese bile insanların bakışları onun minik kalbini kırıyor ve daha da içine kapatıyordu.

Babasının onu hastalıklı bir deliymiş gibi görmesine bir anlam veremiyordu. Annesi hep ona banasının önceden ne kadar harika bir insan olduğunu anlatırdı, o ise sarf edilen bu sözlere inanmak istemiyordu. Annesinin hatıralarındaki anlayışlı, yakışıklı esmer adam asla onun babası olamazdı. Onun tanıdığı adam son derece çirkin ve aşağılık bir insandı, bu çirkinlikse tamamen adamın yüreğinden geliyordu.

Kalbi aksine yüzü son derece güzeldi babasının. Esmer kavruk teni, kara gözleri, kaslı güçlü bedeni ve sert yüz hatlarıyla insanların hayalindeki adamı fazlasıyla karşılıyordu.

Tüm bunlara inat oğlu beyazlar içindeydi, yumuşak sevimli yüz hatları, ufak bedeni, feri gitmiş büyük mor gözleri ve dolgun pembe dudakları vardı.

Doğduğu gün babası annesinin onu aldatmış olduğunu düşünerek deliye dönmüştü. Karısını bıçaklayarak öldürmeye çalışmış oğlunuysa ıssız r yerde terk etmişti.

Komşular çığlık seslerini duydukları gibi polise haber vermişlerdi ve annesi güç bela yaşama tutunmuştu. Annesi hayatta olduğu ve babasından şikayetçi olmadığı için mahkemede yargılanmamıştı. Adamsa onu bıraktığı günün sabahında çocuğu geri getirmiş doktorların uzun uğraşları ve yapılan DNA testinin sonucu annesinin kendisini aldatmadığına ikna olmuştu. Her şeye rağmen çocuğa alışamamış ve zaman içerisinde hem karısına hemde oğluna kötü davranmaya başlamıştı. Bir vakitten sonra tekrardan çocuktan kurtulacakken annesinin bir daha hamile olamayacak olması yüzünden bir umut oğlunun düzeleceğine inanıyordu, doktor ne kadar doğuştan olduğunu ve düzeltilemeyecek bir durum olduğunu söylese bile adam bunu anlamayı reddediyor böyle olması konusunda oğlunu suçluyordu.

  Her şeye rağmen hayatta kalmış ve bu yıl 16 yaşına girmişti. Yaşıtlarına kıyasla oldukça çelimsiz ve kısaydı çocuk. Yüz bakımından olmasada vücut olarak annesine çekmişti, kısa ve çelimsizdi. Babası ise onu hep sağlıksız şeylerle besleyerek gelişmesini sağlamaya çalışıyordu.

  Tabii tüm bu zararlı şeyler çocuğun sadece kilo almasına ve ilkokulda zorbalığa uğramasına neden olmuştu.

  Daha sonrasında ise kilo vermek için çabalamış ama kaç kilo verirse versin hep daha fazlası için uğraşmıştı.

  Bu da zaten zayıf olan bünyesini iyice kötü etkilemiş ve anoreksiya hastalığına yakalanmasına sebep olmuştu.

Bunlar olurken babası ondan umudu kesmiş ve eskisinden daha beter davranmaya başlamıştı.

  Artık döverken hiç çekinmiyor ağza alınmayacak laflar ediyordu. Bir kaç defa çocuğun kemiklerini kırmış çoğunda da hastahaneye götürmeyerek yanlış kaynamalarına sebep olmuştu.

  Çocuk ise bir umut kurtulacağı düşüncesiyle kendisini derslere vermiş lise için hazırlanıyordu.

  Normalde bu sene başlaması gerekirken 10 yaşındayken babasının onu 2 yıl boyunca eve kapatması ve okula göndermemesi sonucunda geri kalmıştı.

  2 yılın ardından artık çocuğu her gün evde görmekten sıkılmış ve uğraşmak istemeyerek okula tekrar göndermişti.

  Test kitapları alamıyordu ve sınava hazırlanabilmek için okul kütüphanesindeki kitapları kullanıyordu. Bir kaç öğretmeni ise vücudundaki bazı izleri görüp durumu anladıkları için gönderilen örnek kitaplardan onada veriyordu.

  Tabii babasının gördüğü an elinden alacağını bildiği kitapları okulda tutuyor ders aralarında çözüyordu.

  Düşüncelerinin verdiği yorgunlukla artık yavaş yavaş uyuklarken kapı alacaklı gelmiş gibi çalınmaya başlamıştı. Gözleri saate kaydığında 4'e yaklaşmış olduğunu görerek korkuyla kapıya baktı.

  Dışarıda ki kişinin babası olmadığının farkındalığıyla dizleri zangır zangır titriyordu. Babası olması imkansızdı, adam her gece içer ve güçsüz bir şekilde çalardı kapıyı.

  Çocuk korkuyla kapıya yöneldiğinde delikten kontrol etmek istemesine rağmen boyunun yetmemesiyle tabure alarak bakıp bakmama arasında gidip gelirken kapının tekrardan yumruklanarak çalınmasıyla eli ayağına dolaşarak bir anda kulpu asılmış ve kapıyı aralamıştı.

  Kapının ardında 3 tane izbandut gibi adamla karşılaşınca olduğu yere mıhlanarak kirpiklerinin ardından gözlerini onlara dikmişti.

  Adamlardan en uzunu, kısa boylu beyaz çocuğu görmesiyle ilk tuhaf bir bakış atsa bile sert sesisye sorar gibi " Şerzan Ulus?" demişti. Çocuk ağzını aralayarak bir müddet adamlara baktıktan sonra titrek sesiyle konuşmaya başlayarak" Mehir Ulus ben, oğluyum" dedi. Adamların arasında kısa bir bakışma geçtikten sonra içeri doğru yürümeye başladılar

  Mehir hissettiği korkuyla karışık telaşla adamların önüne geçerek "lütfen oraya girmeyin. Annem uyuyor" diyerek kısık bir sesle konuştu. Adamlar bıkkın bir nefes verip karşıdaki mutfağa geçerek ayakta dikelmeye başladı.

  Tok sesli adam"baban nerede"demesine karşılık Mehirden "bilmiyorum" cevabını alınca öfkeyle çocuğun yakalarına yapışıp bağırarak "Hem borç alıyorsunuz hemde o baban olacak sik¡k adam ortadan kayboluyor, eğer bir an önce o şerefsizin yerini söylemezsen borcu sen ödersin or¢spu!"
demesiyle Mehirin gözlerinden yaşlar akmaya başladı.

  Hızla hafasını sallamasıyla adam onu bıraktı. Mehir onlara hızlıca beklemelerini söyleyerek dizleri titreye titreye korkuyla salona gidip annesinin telefonunu bularak kayıtlı olan tek numarayı arayacakken bir anda duraksadı.

  Aklında dolanan düşünceler saniyeler aktıkça daha gerçekçi gelirken farklı bir numarayı tuşlamaya başladı...

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Apr 14 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

Ay'ın OğluWhere stories live. Discover now