58-) ''Cehennem Azabı.''

2.2K 149 164
                                    


Bölüm Elli Sekiz

"Cehennem Azabı."

Bölüm Şarkısı: Alexa Dark - Blind Faith

Anastasia

Ш

Neredeyim bilmiyorum.

Bir amaç için ayrıldığımı hatırlıyorum o evden, bir planım olduğunu ve kendimi güvende tutmak üzere bazı işlerle uğraşmam gerektiğini biliyorum ama evden çıktıktan, Batu'dan, Dolunay'dan ayrıldıktan sonra nereye gittiğimi bilmiyorum. Soğuktan titreyecek kadar üşüdüğümü hatırlıyorum yolculuğum boyunca; tenha sokaklardan geçtiğimi ve gördüğüm her canlıda yüzümü kapüşonumun altında gizlemeye çalıştığımı, başımı eğdiğimi, adımlarımı hızlandırdığımı hatırlıyorum ama bunun beni nereye götürdüğünü bilmiyorum. Sokakların her adımımda yabancılaşması çok uzun zaman önce başladı, artık saatler mi geçti günler mi çıkaramıyorum ama güneşin doğduğunu ve bir daha battığını hatırlıyor gibiyim. O da tabii aklımdaki başka bir anıyla karışmıyorsa.

Nereye gidiyordum?

Tek yaptığım dolanmak, kaçmak, saklanmak ve hem açlıktan hem de kendime olan nefretten, birkaç saatte bir sindiğim bir duvar köşesinde kusarak içimdeki her şeyi çıkartmak. Böyle diyorum ama içimde bir şey yok, midem bomboş, günlerdir doğru düzgün yemiyor ve içmiyorum ama beslenmek de istemiyorum; hayatta kalmayı hakketmiyorum, rahat bir nefes almayı, huzur içinde yaşamayı hakketmiyorum.

Onu öldürdün,

Kendi ellerinle öldürdün,

Suçunu atabileceğin biri de yok, Aleksandr onu öldüreceğini bile bilmiyordu.

Onu sen öldürdün.

Terler içindeyim, yürüyecek takatim bile kalmamış artık ama bir yere vardığım da yok; adımlarım sarsak, dengesiz, kafam sürekli önüme düşüyor ve ellerim titriyor. Ölüyor gibi hissediyorum kendimi, dışarıdan tir tir titrerken soğuktan, içim alev alıyor, kızgın bir yanardağ gibi patlamanın eşiğinde bekliyor.

Ben yaptım.

Ona öylece... o kadar savunmasızken... Saldırdım! Onun canına kıydım! Ben yaptım! Kendi ellerimle yaptım bunu!

''Savunmasızdı,'' diye mırıldandım dışımdan, artık neyi içimden söylüyor neyi dışımdan dile getiriyordum bilmiyordum bile; bir türlü kendimi toparlayamadım ve hem kendi içimde hem de nereye gittiğimi bilmediğim bu yerde kaybolmaya, hiçbir yere varamamaya devam ettim fakat yalnız değildim. Her adımıma kadar beni takip eden ve nefesime kadar sayan içimdeki o parazit vardı yaşayan; kıvrak bacaklarıyla beyin kıvrımlarıma tutunduğu yerde pusmuş ve an kolluyor, bulduğu ilk zayıflıkta da darbesini vuruyor, beni içten içe tüketiyordu.

Doğru olanı yaptığımı söyleyip duruyordu bana. Dehşet bir hastalığın son raddelerindeymiş gibi kıvranan vücudumun bütün bunları abarttığını, yapmam gerekeni yaptığımı ve pişmanlık duymaktansa artık güvende olduğum için, büyük bir problemden, yükten kurtulduğum için mutlu olmam gerektiğini söylüyordu bana.

Ama olmuyor, bunca zaman bana hükmettiği gibi hükmedemiyor. Batu'ya savurduğum bıçak darbeleri bana da saplanmış anlaşılan, beni de kırıp parçalamış ve bir noktada yaptıklarımın kanlı sonuçları bir tokat gibi inmiş çok yüzlü suratıma.

Matruşka'nın KalbiWhere stories live. Discover now