İlaç

28 7 13
                                    

                                                ✯✯
Umarım şakadır . Umarım.
Afallamış bir şekilde Bulut'a baktığımda güldüğünü gördüm. Oysa ki ben çok sinirliydim. Bir şekilde onu kabullenmiştim ama bu kadarı fazlaydı. Sinirli bir şekilde konuşmaya başladım.
"Umarım şuan şaka yapıyorsundur.  Şakası bile komik olmayan bir şaka. Eğer ki gerçekse.. işte o zaman unut beni . Arkadaş olmak istediğini sanıyordum. Senin gibi biriyle asla çıkmam." Onu kırmamaya özen göstererek ve şaka payı bırakarak ondan gelecek cevabı bekliyordum.  Beklediğim cevap gelmişti:
"Tamam be şakaydı . Çok abartıyorsun her şeyi . Abartma makinesi."Diyerek önüne dönüp suratsız ifadesini takındı. Ben rahat bir nefes aldığımda Bulut'un kırgın olduğunu gördüm. Muhtemelen söylediğim şey yüzünden kırgındı. Sinirli olunca önümdeki kişinin üzüleceğini düşünmediğimi ona önceden söylemiştim. Ama o şuan kırgın bir halde sessiz bir şekilde otururken az da olsa üzülmüştüm. Duygu daha gelmeden bir plan bulmalıydık ama her birimiz bu şekilde dağılmışken böyle bir durum -plan- söz konusu değildi. Hepimizi toplamalıydım. Ne kadar çok kişi olursak o kadar iyi olurduk. Bu toplama işine önce Buluttan başlamaya karar verdim.
"Bulut" cevap gelmedi .
"Ya Bulut baksana" yine cevap gelmeyince Bulut'u omuzlarından tutarak kendime çevirdim ve yüzünü yüzüme çevirdim.
"Şimdi beni dinleyeceksin tamam mı?" Bulut hala bana aynı ifadeyle baktığında sinirlenip 'tamam mı?' Diye bağırdığımda herkes bize dönmüştü. "Dönün önünüze bir şey yok." Diye herkese bağırdıktan sonra Bulut'a dönüp konuştum.
"Kırgın mısın bana ?" Bulut bana ters bir bakış attığında cevabını bekliyordum .
"Sence?"
"Soruya soruyla karşılık vermesene. Soruma cevap ver."
"Evet Güneş kırgınım oldu mu ?"
"Söylediğim şeylerden dolayı kırgınsan eğer öyle demek istemedim. Yani en yakın arkadaşımla çıkmam anlamında söyledim. Barışalım hadi ." Diyerek onu ikna etmeye çalışıyordum ama yüzünde bir gram yumuşamışlık yoktu. Hemen devam ettim:
"Hem doğum gününde küs mü kalacaksın bana ? Hadi hadi barışalım.  Özür dilerim kırdıysam amacım o değildi sende biliyorsun." Diyerek üzgün bakışlar atmaya çalışıyordum. Bulut biraz bana baktıktan sonra cevap verdi:
"İyi tamam affedildin." Saol ya.
"Şimdi trip sırası bende." Cümlemi bitirip arkamı döneceğim sırada Duygu sınıfa girdi ve hepimiz korkuyla geriye çekildik. Başkan hala yerdeydi . Gözüm Furkan'ı bulduğunda sinirle Duyguya baktığını gördüm. Her an üzerine atlayıp onu boğacakmış gibi bakıyordu. Tekrardan önüme döndüğümde Duygu mutlu bir şekilde bize bakıyordu.  Mutlu olmasının nedenini anlamamıştık. Bu sırada Duygu konuşup merakmızı almıştı.
"Merhaba çocuklar. Evet mutluyum çünkü kar hala devam ediyor. Ve böylece bu süre uzayabilir. Ayrıca polis bile dışarı çıkamıyor. Böylece sizi bulması daha da zor bir hal aldı. Ben de şuan yeni çalışmalar yapıyorum. Yedi doğru doz gelen kişilere yeni dozlar uygulayacağım. Diğerleri de artık şansına ne olur bilemem." Diyerek bu acımasız planını anlattı. Benim aklımda ise bir tek şey dolaşıyordu; biz bunca kişiyken  o tek bir kişiydi. Yani onu her şekilde yenebileceğimizi düşünüyordum. Duygu'nun çıkmasını bekliyordum. Belirli aralıklarla çıkıp sözde 'yeni çalışmalar' yapıyordu. Bu süre zarfında bize de düşünmek kalıyordu.

Ben bunları düşünürken Duygu hemen ötede duran Deryayı yanına çağırdı. Derya korkarak geri çekildiği sırada arkadan Murat Deryayı itip geri çekildi. Ne yapıyor bu ?
"Ne yapıyorsun sen be? " diyerek çıkışan Doruk,  Deryanın sevgilisiydi.  Deryayı geri çekeceği sırada Duygu Deryayı tutup öğretmenler masasına yatırdı. Hiçbirimiz bir şey yapamazdık. Çünkü karışırsak bizim de hayatımız söz konusu olurdu. Bu durumda bencil olmak gerekiyordu.  Doruk arkadan "bırak onu!" Diye bağırıp duruken ben sadece kulaklarımı kapatıp ağlıyordum. Zavallı kız ise sadece kaderine razı bir şekilde son kez Doruk'a bakıp gözyaşları içinde "Seni seviyorum. " Dedi . Bu, onun son cümlesi olmuştu. Çünkü Duygu çoktan iğneyi Deryanın koluna dikkatlice sokmuştu. Artık hızlıca yapmak yerine daha düzgün sonuçlar alabilmek için koldan ve yavaşça yapıyordu. Doruk Duygu'ya bağırdığı sırada arkadaşı onu tutuyordu. Duygu sınıftan çıktığında  Doruk, Deryanın yanına koştu. "Uyan güzelim hadi . Hadi sen şanslısın doğru doz gelmiştir sana hadi uyan . Lütfen uyan."Diye Deryaya sarılıp ağladığında tüm sınıf ağlıyordu buna ben de dahildim.  Bulut sadece üzgün bir şekilde etrafa bakıyordu. Bizim sonumuz da böyle mi olacaktı?

Saatler sanki geçmiyordu. Duvarda asılı duran saatte sürekli bakıp duruyordum. Burada geçirdiğimiz dört  Saatte hiçbir farklılık olmamıştı. Derya hala uyanmamıştı. Bu da demek oluyor ki iki yanlış doz çoktan gitmişti. O dozlar bize gelmeden burdan kurtulacaktık.  En azından ben buna inanmak istiyordum. Tüm inancım okulumuzun merkezi bir yerde olmasıydı. Böylece sınıfta bir hareketlilik fark ederlerdi. Hala neden camlardan bizi görmediklerini anlamamıştım. Ve Bulut'a sormak için soluma döndüm.
"Bulut, bizi neden camlardan göremiyorlar? "
"Çünkü camlara dışarıdan bakanlar içeriyi göremez. Bu şekilde tasarlanılmasını Duygu istemiş. Gelmeden önce sormuştum. "
"Cidden mi ? Bu kadın tam bir manyak . " Biraz sustuktan sonra tekrardan konuştum.
"Sence burdan çıkabilir miyiz ?"
"Bilmem. Bence çıkamayız. Ama aklımda gezen tek bir şey var. Duygu nasıl bizi böyle bir merkezi yerde tutuyor ? Bence bu işte bir terslik var da hadi bakalım. " Bulutun söylediklerine katılıyordum çünkü Duygu bu kadar mantıksız düşünen biri değildi. Bu kadar ayarlama yapıp tüm planını suya atacak bir mekanda durmazdı.

Artık tam beş saat olmuştu. Ve biz acıkmıştık. Tam uyuyacağım sırada Duygu sınıfa girdi ve elinde bir poşet vardı. Poşeti açıp içinden çıkardığı şeyler şaşırmama neden olmuştu. Poşetin içinde on iki tane sandviç vardı. Bunları bize getirmiş olamazdı değil mi ?   Biz şaşkın bakışlarla Duyguya bakarken Duygu, sandviçleri hepimize tek tek verdiğinde şaşırmıştık. İlkinde yemeyi düşünmüyordum fakat o kadar acıkmıştım ki dayanamayıp hepsini yedim. Hepimiz yedik. Bulut yememişti ama ben ona zorla yedirdim. Çünkü neredeyse açlıktan bayılacaktı. Sandviçi bitirip üzerine suyumu içtiğimde gözlerim açık kalmakta zorlanıyordu. Zorlukla Bulut'a baktığımda onun çoktan uyuduğunu gördüm. Kafamı kaldırıp sınıfa baktığımda çoğunun uyumuş olduğunu gördüğümde kendime gelmeye çalışıyordum çünkü bir terslik vardı. Hepimiz aynı anda uyuyamazdık. İmkanı yoktu. Duygu bize bir şey mi yapmıştı? Sandviçi yedikten sonra uykum daha da artmıştı. Yüzüme su vurmaya çalışıyordum ama başaramadım. Çünkü kollarım kalkmıyordu. " neler oluyor?" Diye kendi kendime söylendiğim sırada kapıdan bir ses geldi. Kafamı kaldırdığımda buğulu gözlerimle zar zor bakmaya çalıştığımda Duygu ile birlikte bir adamın içeri girdiğini gördüm. Ne oluyor be  burda ?

                                              ✯
Merhabalar herkeseeee.  Bolumler geç geliyor biliyorum ama ancak yetistirebiliyorum ama daha uzun yazdım bu bölümü neredeyse 1000 kelime

Yıldızlarda Buluşmak Üzere Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin