6. Bölüm - Pinokyolar Nasıl Yaşar?

126 8 26
                                    

-Buraya gelince benim kafamda hep kime ait olduğunu bilmediğim, "Bu yol nereye gider bilmem ama..." çalıyor. Umarım birileri biliyordur ve bölümlerin (her iki anlamda da) bu kadar uzamasının bir sebebi vardır.

İyi okumalar!-

6. Bölüm - Pinokyolar Nasıl Yaşar?

Birkaç gece öncenin cesaret kırıntılarını bugüne taşımaya çalışıyordum. Ödevimin teslim günü geldiği için ayaklarım geri geri gitse de kendimi görsel sanatlar binasının önüne atmaya zorluyordum. İşkenceler çekerek yazdığım ödevimi, çıktısını almış olmama rağmen buraya geldiğimde elimdeki çok daha fazla işkenceler çekerek hazırladığım ödevimden vazgeçme olasılığıma karşın yurt odamda bırakmıştım. Elimde küçük bir USB ile dönem ödevimi teslim etmeye gidiyordum.

Cesaretli olsam da olmasam da elimdekini teslim etmek zorundaydım çünkü artık başka seçeceğim yoktu ama yine de plasebo etkisi de olsa Umut'un cebime koyduğu notunu da yanıma, telefon kabımın arkasına sıkıştırmıştım. Böylece ihtiyacım olduğunda nota bakıp birilerinin beni gördüğünü anlayacak, böyle küçük motivasyonlarla devam edebilecektim.

Not olayı çok garipti. Anlamsızdı da. Aynı zamanda çok da anlamlıydı. Bir şeyleri çözemiyordum, buna rağmen her aklıma geldiğinde Umut'a tekrar tekrar teşekkür ediyordum çünkü gülümsememi sağlamıştı. Hâlâ gülümsememi sağlıyordu.

Hayata bakış açımdan mı yoksa yaka silktiğim arkadaş çevremin, ki bu sadece Gizem'den oluşuyor, değişmesinden mi bilmiyorum ama kendimi iyi hissediyordum. Biraz tedirgindim ama bu benim için hiçbir şeydi. Tedirginlik yanıma kıvrılmış gittiğim her yerde peşimde gölge gibi dolaşarak ikinci derim hâline gelmişti ve sadece kıvrılıp durmakla kalması şikayet edeceğim son şey bile değildi.

Binanın önünde teslimi benim gibi son güne bırakanlardan oluştuğunu düşündüğüm küçük kalabalığa doğru ilerledim. Aralarında durmaktansa duvar kenarına çekilip kalabalığın bitmesini beklemeye karar verdim. Mart'ın peşinde sürüklenen güneşten biraz saklanabilmek umuduyla bulabildiğim en büyük ağacın altına geçtim ve artık alışkanlığım hâline gelen şeyi yaparak insanları incelemeye başladım. Herkesin tarzı çok farklı, herkes birbirinden ayrıydı. Aynı zamanda herkes çok aynıydı.

Gözlerim binanın etrafındaki, içindeki ve dışındakilerde gezerken bana artık tanıdık gelen birini görmemle ellerim yeniden telefon kabımın arkasına gitti. Neden her yerde onu görmeye başlamıştım ki? Bu da mantık sıralamamda çok aşağılarda gelen şeyler arasındaydı. Hiçbir yere koyamadığım kişi sürekli karşıma çıkıyordu. Ya da ben sürekli onu görüyordum.

En azından artık tanıdık biri miydi? Evet. Konuşmak istiyor muydum? Biraz. O beni görmediği için ona seslenmem gerektiğinin farkında olduğum hâlde seslenecek miydim? Tabii ki hayır. Bir de zor değil derlerdi. Bu kadar kalabalığın içerisinde, etrafta o kadar insan varken seslendiğimde beni duymayıp yoluna devam etme ihtimalini göz önünde bulundurup seslenmenin ne kadar korkunç olduğunu kimse bilmiyordu. Ya da söylemiyordu, düşünmüyordu, bahsetmiyordu.

Seslensem, o duymasa ve devam etse, diğerleri dönüp bana baksa ne yapacaktım? Derin bir nefes alıp gözlerimi ayakkabılarıma çevirdim. Göz göze gelmezsek selam vermek zorunda da kalmazdım. Bir de arkadaş olup rahatlamayı düşünüyordum. Bu sahneyi alıp komedi filmlerinin girişine koyabilirlerdi.

Bu insanlar da kaplumbağa gibi hareket edip konuşarak ne ödevi teslim ediyorlardı, bitmek bilmeyen sırayı akşama kadar bu ağacın yanında beklersem bütünleşip onunla arkadaş olurdum artık. Mitoloji kitaplarının günümüz versiyonlarında Daphne'nin yanında yer alırdım, okuyanlar da işlevsizliğime göz devirip geçerlerdi. En azından Daphne'nin kaçmak bir amacı ve nedeni vardı, kurtulmak için yapıyordu; bense kendime saçma sapan nedenler bulup yerimde sayıyordum. Kelimenin tam anlamıyla hem de. Benim hikâyemin yanında ne yazacağını düşündüm bir an: ''Yalnızlıktan ağaca dönüşen kız.'' Keşke gerçekten ağaca dönüşseydim. Kafamı aşağı eğdiğim için kimsenin görmeyeceğini düşündüğüm küçük bir gülümseme oluştu dudaklarımda.

Düş KuşuWhere stories live. Discover now