2.BÖLÜM

137 91 47
                                    

Yeni hayatına ilk adımını atmıştı Leyla otobüsten inerek. Görev yapacağı kasabaya gelmişti. Otobüsten iner inmez onu mis gibi bir hava karşıladı. Aylardan Eylül'dü. Havalar hala yeterince sıcaktı. Etrafa kuru otlar, bozkır iklimi hakimdi. Geldiği yere kıyasla onun için elbette farklıydı. Ama alışılmayacak gibi değildi.

Atandığını öğrendikten sonra kalacak yer ayarlamak ve okuluna göz atmak için buraya bir kez gelmişti. Kendisine yetecek kadar bir ev tutmuştu. İki oda bir salon bir de mutfaktan oluşuyordu. Ev kasaba şartlarına göre güzel denebilecek bir evdi. Açık renk tonlar hakimdi. Krem rengi ve ahşabın muhteşem uyumunu gözler önüne serecek detayları vardı. Ev tutmuştu ancak içine eşyalar gerekiyordu. Onun için tam olarak buraya gelmeyi beklemişti.

Eşyalarını eve yerleştirdikten sonra evin şimdilik tek eşyası olan beyaz plastik sandalyeye oturdu. "Bugün çok işim var." diye düşündü kendi kendine. Haklıydı. Bugün yapması gereken çok fazla iş vardı. Bir saat kadar dinlendi. Bu sırada ailesini aramayı da ihmal etmemişti.

-"Anne, ben geldim evdeyim. Haberiniz olsun."

-"Ay iyi yavrum. Çok sevindim. Dikkat et kendine bak oralarda. Beni de hiç habersiz bırakma, tamam mı?"

-"Tamam tamam merak etme. Şimdiden başladın sen söylenmelere. Böyle giderse yandım ben."

Leyla annesine takılmaya bayılırdı.

-"Bak sen şuna! Deli kız. Neyse bugün ne yapacaksın?"

-"Bugün çok işim var anne. Eve birkaç parça eşya bakmam lazım. En azından beni şimdilik idare edecek kadar. Geri kalanı zaten yavaş yavaş hallederim. Biraz dinlenip dışarı çıkacağım."

-"Tamam kızım o zaman ben seni tutmayayım da sen işlerini hallet. Aman dikkat et bak. Herkesi kendin gibi bilme, kimseye hemen güvenme, tamam mı?"

-"Merak etme anne. Kocaman kız oldum başımın çaresine bakabilirim. Hadi öptüm seni, görüşürüz yine. Babama da selam söyle."

-"Söylerim kızım, hadi görüşürüz."

Konuşmanın sonunda derin bir nefes verdi Leyla. Annesi hep böyleydi işte. Küçük kızının büyüdüğünü bir türlü kabullenemiyordu.

Üzerini değiştirip evden çıktı. İlk olarak bir mobilya dükkanı bulmalıydı. Kendine bir yatak alması gerekiyordu. Evden çıktıktan sonra rastgele bir sokağa girdi. Dükkanlara baka baka ilerliyordu ki sonunda bir mobilyacıya denk geldi. İçeri girdi ve selam verdi.

-"Merhaba kolay gelsin."

Satıcı 50'li yaşlarında bir adamdı. Hemen ayağa kalktı ve müşterisini büyük bir saygıyla karşıladı.

-"Merhaba hanımefendi, buyrun."

-"Ben bir yatak odası bakıyordum da."

-"Düğün için miydi? İsterseniz hepsini birlikte alabileceğiniz düğün paketlerimiz de var."

Bu Leyla'yı güldürdü.

-"Yok yok. Düğün için bakmıyorum. Buraya yeni taşındım da, onun için evime eşya bakıyorum. Tek kişilik modellerinize baksam daha iyi olur."

-"Anladım kusura bakmayın direkt öyle daldım. Tabi buyrun bakalım modellere. Size uygun bir model üst katta olacaktı."

Birlikte üst kata çıkarlarken adam şöyle bir soru yöneltti:

-"Kasabamıza yeni taşınmışsınız. Hayırdır inşallah? Hangi rüzgar attı sizi buralara?"

Adam oldukça meraklıydı belli ki.

-"Ben buraya atandım. Anadolu Lisesi'nde edebiyat öğretmeni olarak görev yapacağım inşallah."

Adam bunu duyunca gözleri ışıldadı.

-"Ooo öyle mi? Çok sevindim öğretmen hanım kızım. Benim kız da orada okuyor biliyon mu? 2. sınıfa geçti bu sene. Adı da Serpil. İnşallah onun da dersine girersiniz."

-"İnşallah."

Bu sırada üst kata gelmişlerdi. Adam Leyla'ya birkaç model gösterdi. Hepsi de çok güzeldi ancak o birkaç dükkana daha bakmak istediğini söyleyerek oradan ayrıldı. Adam giderken şunları da ekledi:

-"Öğretmen hanım, Benim adım Sedat. Bir şeye ihtiyacın olursa hiç çekinme gel buyur. Benim de hanım da ben de elimizden geleni yaparız inşallah. Kasabamıza gelen bir öğretmene her zaman kapımız açıktır."

Bu teklif Leyla'yı çok mutlu etmişti. Kasaba insanının onu benimsemesi hoşuna gitmişti.

-"Çok teşekkürler. Eşinize selam söyleyin lütfen."

Oradan ayrıldı ve birkaç dükkan daha gezdi. Kasaba genel olarak çok güzeldi. Daha önceki gelişinde de gezmişti ama bu kadar dikkat etmemişti. Bütün esnaflar birbiriyle şakalaşıyor, birbirine yardım ediyordu. Hepsi kapısının önüne birer oturak atmış orada zaman geçiriyorlardı. Sonunda bir yatak odası takımı seçmişti kendine. Elbette ki dönüp dolaşıp Sedat abiden almaya karar vermişti. Fiyatlar ortalama aynıydı. Onun dükkanına geri döndüğüne adamın yine yüzü ışıldadı. Sevmişti Leyla'yı.

-"Sedat abi döndüm dolaştım sana geldim. Bir tane vardı ya şöyle beyaz ahşap karışımı takım. Onu çok beğenmiştim ben onu alayım."

-"Tabi kızım. Sen hangisini istersen o olsun. Ben onu senin evine gönderirim benim oğlanla. Bu akşam boşsa hallediversin. O da veteriner. Şu aşağıda köşede kliniği var da boş zamanlarında bana da yardım ediyor. Neyse nerede senin ev bir tarif et bakalım."

Leyla Sedat abiye evini tarif etti. Ne tesadüf ki adamla neredeyse komşu çıktılar. Evlerinin arasında bir sokak vardı sadece.

-"E iyi. Senin ev bizim evin bir üst sokağında. Hemen bu akşam senin işi hallederiz. Başka bir şeye ihtiyacın var mı?"

-"Aslında bir koltuğa ihtiyacım var. Şöyle uygun fiyatlı iki tane koltuk varsa çok iyi olur."

-"Var tabi kızım. Sen fiyatını dert etme istersen ben sana taksit de yaparım."

Leyla'yı koltuklara yönlendirdi. Leyla krem rengi ve kiremit rengi iki tane aynı modelden koltuk seçti. Ödemeyi de taksite böldükten sonra oradan ayrıldı. Bugün çok yorulduğu için direkt eve geçti. Bugünlük dışarıdan bir şeyler yemeye karar verdi.

Leyla yemeğini yiyip evi biraz temizledikten sonra kapısı çaldı. Büyük ihtimalle eşyalar gelmişti. Kapıyı açtığında karşısında genç bir adam duruyordu. Sanırım bu Sedat abinin oğluydu.

-"Merhaba. Ben Barış. Beni babam gönderdi. Sizin eşyalar varmış sanırım."

Uzun Bir YolWhere stories live. Discover now