▪︎ GEÇMİŞ ▪︎

45 14 0
                                    

16 Haziran 2018

Eski ve bozuk radyodan çıkan ses, kulak zarlarını keskin bir şekilde tırmalamak için onu kapatmak isteyen ellere direniyor gibiydi. Genç adam radyoyu tamir etmekte kararlıydı ama koltukta oturan genç kadın sesten rahatsızmış gibi bakıyordu.

"Sevgilim..." diye seslendi ayağı kalkıp adamın yanına ilerlerken.

"Gelince başka bir radyodan dinlesek olur mu?" Genç adam anlayışlı bakışlarla karısına bakarken içinden geçenleri dudaklarından dökemiyordu. Bu radyonun onda ki yerini asla anlatamıyordu.

"Daha var mezuniyete hayatım, bunu dinleyip gideriz." Karısının yanağını kapatan saçlarını kulağının arkasına almış ve yanağına bir buse kondurmuştu.

"Kızımız erken gelin fotoğraf çektireceğiz dedi, bekletmeyelim kızı, Hadi günümüz uzun..." genç adam radyoyu kapatıp daha fazla ısrar etmedi karısına.

Beraber ofisten çıkarken adam karısını kolunun altına almıştı. Genç kadın gülümsüyordu, o kadar mutluydu ki... hayallerindense daha güzel bir evlilik yapmıştı. Üstelik 14 yaşında bir kızları vardı. Şimdi ise kızlarının mezuniyetine gidiyorlardı.

"Şey diyorum ya... kızımıza bir kardeş daha mı yapsak?"

"Bunu bana değil kızına sor. Kardeş istiyormuymuş?" Genç adam gülerek arabaya bindiğinde karısının binmesiyle gazlamıştı. Okula doğru süren adam kızını okul kapısının önünde elinde kep ile beklediğini görünce dudaklarında bir tebessüm oluştu.

"Zaman çok hızlı geçiyor..." diye mırıldandı karısı. Kocasının aklından geçenlerin aynısını sevdiği kadın dile getirmişti. Beraber arabadan inerlerken kızları yanlarına doğru gidiyordu.

"Tam zamanında geldiniz!" Diye haykıran kız anne ve babasını fotoğrafçının yanına götürmüştü.

Yaklaşık yarım saat sonra işleri bitince kızlarıyla dondurmacıya geçmişlerdi. Her zamanki gibi kızları vanilyalı dondurma yerken, annesi limonlu babası ise çikolatalı yiyordu. Bir süre sonra kız telefonuyla ilgilenirken anne ve babasına döndü.

"Şarkı?" Babası kafasını sallarken kız tekrardan sordu.

"İstek parça var mı?" Annesi ve babası bir süre bakıştılar, annesi kızına gülümseyerek "Nilüfer- Son Arzum" kızı şarkıyı açıp telefonu masanın üzerine koydu. Dondurmasını yemeye devam ederken annesi ve babası birbirlerine bakıyorlardı. Babasının ofisteki radyodan açmak istediği şarkı bu'ydu. Onların şarkılarıydı...

...

(3 saat sonra...)

Dondurmacıdan çıktıktan sonra birçok yere uğramış ve eğlenmişlerdi. Kızları böyle bir aileye sahip olduğu için kendini mutlu hissediyordu. Aynı şekilde anne ve babasıda...

Hep hayalleriydi onların, kızlarına bembeyaz kirletilmemiş bir hayat vermekti, sayfalarını önceki hayatları gibi kirletmemekti, kızlarını mutlu bir aile tablosunda yer almasıydı.

Başarmışlardı ve o tabloyu kendileri yaratmışlardı, fakat herşey gelip bir anda mahvedecek birileri de vardı. Herşeyi alt üst edip düzenlerini bozacak birileri...

Önlerini kesen arabalarla kaşları çatılan baba, arabadan inen adamı çok iyi tanıyordu. Bu sürekli kavga ettiği üvey abisiydi. Adamlarıyla birlikte tenha bir yolda önlerini kesmişti. Üstelik ellerinde silah vardı. Annesi paniklemişti. Kızına kol kanat olan anne, en az babası kadar da sinirliydi.

"Ne istiyorsun Kenan! Arabada kızım var yaptığın yakışıyor mu sana?!"

Kız şaşkındı, sebepsiz bu üvey amcasından nefret ediyordu. Belki de sürekli kavga çıkardığındandır...

Amcası Kenan'ın bakışları İclâl'in üzerinde gezindi. Dudaklarında bir tür sırıtış belirirken adamlarına işaret etti.

"Sana yakışmaz, doğru. Ama bana yakışır Gökhan." Eli silahlı adamlar arabanın kapılarını açarken kızın içinde korkudansa nefret ve sinir vardı.

Annesi ise tüm kötü duyguları ense tüylerinde dahi hissediyordu.
Kenan'ın adamlarından biri kızın kolundan tutup arabadan indirirken annesi kafasına dayatılan silah yüzünden ağlamaktan başka birşey yapamıyordu.

"Gökhan n'olur bişey yap!" Kenan'a döndü. "Allah senin belanı versin ne istiyorsun kızımdan!" Hıçkırıkları ardı ardına kesilirken kızı adamının dediklerini yapıyordu.

Kenan'ın arabasına binince Gökhan sinirle Kenan'a yürüdü. O sırada Kenan hemen söze atıldı.

"Kızına dokunmayacağım. Akşam atacağım konuma gel." Mevheş'e baktı. "Karını da getir. Herşey çok zevkli olacak." Kenan arabasına binip adamlarıyla birlikte ortadan kayboldu. Gökhan, Mevheş'i teselli etmek için yanına giderken Mevheş dizlerinin üstünde ağlıyordu.

"Kızımızın saçının teline zarar gelmeyecek. Güven bana, akşam gidip kızımızı sağ salim alacağız elinden."

Gökhan güven dolu konuşuyordu ama gecenin sonu o kadar da iyi bitmeyecekti...

(Arkadaşlar çok geçmişe girmek istemiyorum zaten bölümlerde üstü kapalı bahsedilecek.)

PARANOYA (DÜZENLENİYOR...)Where stories live. Discover now