12< bölüm

12 2 0
                                    

Adamın şikayeti üzerine dört genç karakolda bekletiliyordu, Adam sadece İlkayın yüzünü gördüğü için onu tarif edip şikayette bulunmuştu. Polis Memuru dört genci karşına alıp ikaz ediyordu: "çocuklar siz gençsiniz herycanınız var her şeyi yapabileceğinizi düşünüyorsunuz. Biz de bu yıllardan geçtik. Ama yaptığınız şey çok tehlikeliydi adamı ağır yaralamış olsaydınız şu anda başınız büyük dertte olurdu. Böyle bişeye şahit olduğunuz zaman hemen bizi aramalısınız ve ordan uzaklaşmalısınız başta kendi güvenliğiniz için" İlkay memurun haklı olduğunu biliyordu yinede savunmasını yaptı: "sizi arayana kadar adam kadına yapacağını yapardı komiserim" Komiser dudaklarını büzdü derin bir nefes aldım: "bu sefer hakkınızda tutanak tutulmayacak ama birdaha olursa engel olamam haberiniz olsun" dedi ve tebessüm ederek gençleri evlerine gönderdi.

Sevimin aklının köşesinde bu hikaye dönüyordu Karakol yolunda. Sinan Gözaltı aracıyla giderken kendisi bir taksi ile arkalarından gidiyordur. O günkü gibi şanslı olmayacaklarını hissediyordu, Sinan ne yaptı da yada ne oldu da şu an karakola gidiyorlar diye sorgulamadan edemiyordu.

Mersinde ise gün Meliha hanımın söylenmesiyle başlamıştı, Gülten ve Mahir kahvaltıya davetliydi. Meliha hanım Geliniyle mutfakta kahvaltıyı hazırlarken sorgulamaya başladı: "sen nasıl kocanın o kadınla görüşmesine izin verebildin" Gülten gözlerini devirdi: "Meliha anne o kadının da bi adı var"
"Adı batsın" Gülten derin bir nefes aldı: "Meliha anne sen beni dolduracağına çayı doldur en azından onun hepimize yararı olur" Meliha hanım kendi kendine mırıldanmaya devam etti. Mahir ve babası Bahçede oturuyorlardı. "Bize kızgınsın değil mi oğlum?" Mahir babasının yüzüne bakmıyordu başı yere eğik bir vaziyette omzunu silkti: "en çok da bana kızgınsın değil mi"
"Yok babam olur mu öyle şey"
"Olur olur" diye yanıt verdi Yaşlı adam çaresizce: "seni dinlemeliydim derdine çare bulmaya çalışmalıydım, baba olmak çocuğu büyütmekle olmuyormuş ben bunu sende gördüm" Mahir babasına döndü ve kaşlarını nasıl yani dercesine kaldırdı: "ne demişler ben babamdan oğlum benden ileri" dedi ve gururla Gülümsedi oğluma, Mahir uzun zaman sonra ilk defa bu kadar içten gülüyordu. Mert uyanıp merdivenlerden indiğinde Babası ve Abisini balkonda omuz omuza görünce rahatsızlığını gizleyemedi. Gülten sofraya zeytin koyarken sorguladı: "ne konuşuyor bunlar dışarda?" Gülten kaşlarını çattı bunlar dediği kişilere baktı daha sonra tekrar Merte döndü: "Abin ve baban demek istedin herhalde?" Mert bir kaşı havada yengesine döndü ve mutfağa ilerledi. Gülten ise sinirden gülerek: "nasıl aile bu annesi ayrı kardeşi ayrı" söylenmeye başladı. Birlikte gergin bir kahvaltı ettikten sonra Mahir okuluna hazırlandı, Gülten ise boyama yapan Kızı ile ilgileniyordur.

Nevzat duruşmadayken İlkay içerde seyirci bankında oturmuş notlarını alıyordu. Cebinde duran Telefonunun birden fazla titremesi onu salondan çıkarmaya yetmişti. Arayan Sevimdi: "Efendim" Sevimin sesi çok endişeli geliyordur: "İlkay biz karakoldayız"
"Karakolda mı? Ne oldu iyi misiniz?"
"Bilmiyorum ki, memurlar bişey söylemiyor iki saatir burdayım, sende Gizemin numarası var mı? Onun Abisi İstanbul şubenin memuruydu o belki yardımcı olur bize"
"Tamam güzelim ben ilgileneceğim"
İlkay elinden geldiğince Sevimi sakinleştirmeye çalışsa da kendisi de Dostu için edişelenmeye başlamıştı. İlkay kendi başına İstanbul şubesini aramıştı ama işe yaramamıştı. Nevzatın duruşmasının bitmesini bekledi. Nevzat cübbesiyle duruşmadan çıkar çıkmaz İlkay yanına koştu: "yanıma böyle koşup salonu terkettiğine göre bişey olmuş. Ne oldu?" İlkay derin bir Nefes aldı ve noktasız virgülsüz konuşmaya başladı: "Sevim beni aradı sesi çok endişeli geliyordu, ne oldu diye sorduğumda bana anlattı sabaha karşı Sinanı gözaltına almışlar nedenini söylememişler kız iki saatir karakolda kimse bişey demiyor ben demin İstanbul şubeyi aradım ama avukat kimliğimi kabul etmediler sen ararmısın" Nevzatın gözleri fal taşı gibi açıldı: "tamam bi sakin ol nefes al ben arayacağım şimdi tamam mı" İlkay ile birlikte büroya girdi ve İstanbul Şubesini aradı: "merhaba ben Savcı Nevzat Kaya" telefonun diğer ucundaki ses yanıt verdi: "buyrun Savcım"
"Ben şu an sorguda tutulan Sinan Uyar hakkında bilgi almak istiyorum derhal" Nevzat sesini net bir şekilde duyurmuştu. Komiser başta kekeledi ama yanıtladı: "Sinan Cömert iki hafta önce iş yerinde Patronuyla sorun yaşamış patronu da şikayetçi olmuş" Nevzat dostunu iyi tanıyordu tebessüm etti, memur arkadaşına teşekkür etti ve kapattı telefonu. İlkay sabırsızlıkla Nevzatın ağızından çıkacak cümleleri bekliyordu: "merak etme çıkarırlar bir kaç saate" İlkay merakla sordu: "ne olmuş"
"Klasik Sinan işte Patronuyla ters düşmüş herhalde ortalığı dağıtmış patronu da şikayetçi olmuş" İlkay oh çektikten sonra güldü, ağlanacak hallerine gülüyordu ikili. Daha sonra da Sevimi arayıp bilgilendirdi.

Mahir küçük ailesiyle Okula yürümeden önce Sahile götürdü onları. Sonay önlerinde yalpalayarak yürürken Mahir ve Gülten kızlarına bakarak gülümsüyordu. "Mahir"
"Efendim?"
"Mert bu aralar çok garip en çok da sana karşı"
"Bana karşı mı? Bir şey mi gözlemledin?"
"Sen ona çok güvenme her şeyi de anlatma günahını almak istemiyorum ama sen bu dediklerimi dikkate al" Mahirin kaşları çatıldı: "insan Kardeşine güvenmeyecek de kime güvenecek?"
"Yeri geldiğinde Kardeşine de güvenmemeli bence insan" Mahir gülümsedi: "yine hangi kitabı okudun sen?" Gülten kaşlarını çattı: "sen geç dalganı günü gelmez umarım ama gelirse hatırlatırım bunu sana" Mahir ağzına fermuarı çektim hareketi yaptı.

Onlar sahil yolunda yürürken İlkay ve Nevzat karşıdan geliyordu. İlkay karşı karşıya gelene kadar farketmemişti Mahiri. Nevzat Mahiri görünce çok şaşırdı aynı zamanda Sevindi: "Mahir nasılsın Kardeşim" Birbirlerine sarıldılar: "iyi kardeşim sen nasılsın?" Ayrıldıktan sonra boydan baktı dostuna: "yoksa Savcım mı demeliydim?" İki genç adam gülüştüler. "Naber Gülten"
"İyi senden naber?"
"İyi sağol" diye yanıt verirken İlkay Annesinin bacağı arkasına saklanan Sonay ile göz göze gelmişti. Kısa boylu kıvırcık saçlı Kız çekingenliğini annesinin bacağının ardına saklanarak belli ediyordu. İlkay yanına çömeldi ve yanağına değen saçlarını kulağının arkasına taradı: "fıstık bak bende ne var" diyerek cebindeki fıstıklı çikolatayı Sonay'a uzattı. Küçük kız önce annesine baktı, Annesinden onay verici bakışları gördükten sonra teşekkür ederek aldı henüz yeni tanıdığı Kadının elinde çikolatayı. İlkay tekrar doğrulduğunda Mahir ile göz göze geldi. Hiç cocuk hayali kurmamışlardı birlikte yaşama hayalleri vardı sadece, ama olur da aralarına küçük bir misafir gelse hayır demezlerdi. Birbirlerine bakışıp gülümsediler. Daha sonra Mahir Gülten ve Nevzatı tanıştırdı.

Öğlen vakti Sinan sorgu odasından imza atarak çıktığında Sevimin kalbi duracakmışcasına atıyordu. Koştu sarıldı Yol arkadaşına. Kaybetme korkusu sardı mı bir bedeni geri dönüşü olmaz

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Jul 31, 2023 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

Yıllanmış MektupWhere stories live. Discover now