43. Bölüm- Denek 13

14 3 0
                                    

Geçen bölüm başlangıç kısmına bir şeyler yazdığımı sanarak bölümü atmıştım fakat hiçbir şey yazmamışım. Bölümü güncellemeye de üşendiğim için oradaki boşluğu yok saymanızı rica ediyorum. 

Ayrıca merak ediyorum, "Denek 13" kafanızda neyi çağrıştırıyor? Kim Denek 13 veya Denek 13 neden bu kadar önemli? Cevaplarınızı bekliyor olacağım. 

Fikir, öneri veya sorularınızı yorumlarda belirtmeyi, oy vermeyi ve hikayeyi sevdiklerinizle paylaşmayı unutmayın. 

Öpüyorum, iyi okumalar!


Demir bir sandalyenin üzerinde oturmuş genç kadın, stres içinde hırıltılı nefesler alıp veriyor, aceleyle parmaklarını demir masaya vuruyordu. Neredeyse uzun olarak adlandırılabilecek uzunluktaki tırnakları demir masa üzerinde küçük ve kısa çizikler bırakıyor, tiz fakat bir o kadar da tok bir sesin boş odada yankılanmasına sebep oluyordu. 

Tırnaklarını masadan çekti, bu kez bir kapıyı çalarmışçasına vurmaya başladı masaya, titreyen  bacakları eşliğinde birkaç kez bunu yaptıktan sonra dudaklarını dişledi, dirsekleri masaya dayalıyken sol elini yumruk haline getirip sağ eliyle yumruğunu kavradı. Düzensiz nefesleri ve hareketleri fazlasıyla açık ediyordu ki onu, korkuyordu. 

Zihninden birçok düşünce geçiyordu, binlerce senaryoyu kurguluyor, binlerce soru ve cevap sıralıyordu zihninde. Alnından soğuk terler dökülüyordu, düz duran kolları yüzünden kazağından görünen tenindeki yanık izlerine takılıyordu gözleri, saf acıyı hissediyordu tekrardan, soğuk terler döküyordu, boğazı düğümleniyordu. Düştüğü bu bataklık için kendi kendine kızıyordu. Kandığı onca numara için, o an bu yolun onun için kurtarıcı gelmesinden yakınıyordu. 

Acıyla yutkunuyordu, tırnaklarını kendine batırıyordu, yetmiyordu, nefes alamadığını hissediyordu. Soğuk terler alnı ve saçı arasında birikmekten bıkmış olmalı ki bir gözyaşı gibi kayıyordu yüzünden. Hızla titreyen bacakları eşliğinde ellerini boğazına götürüyordu. Hayır, bu sadece stresten değildi, gerçekten nefes alamıyordu. 

Elleri hızla saçlarına gitti, saçlarını kökünden koparırcasına çekiştirirken boğazına kadar dolmuş bir havuzda nefes almaya çalışır gibi kafasını yukarıya kaldırdı, elleri boğazına gitti, defalarca kez öksürdü. 

Geriye doğru düşer gibi demir sandalyeden kalktı, bu hızlı kalkış sonucunda demir sandalye hızla yere çarptı, demir zeminde dişleri gıcırdatan bir ses oluştu. Genç kadın birkaç adım atmaya çalıştı fakat başarısız oldu, ikinci adımın ardından hızla yere düştüğünde acıyla inledi. Burnundan kanlar boşalmaya başladı, acıyla bağırdı, vücudu büyük bir acıyla kıvranıyordu yalnızca. 

Yerde sürüklenmeye başladı, gözleri odanın köşesindeki kamerayı bulduğunda konuşmaya çalıştı, ağzından çıkan tek şey boğuk bir ses olmasına rağmen ağzından kanlar boşalana dek öksürdü. 

Durmadı, duramazdı. Acı içinde ölemezdi, ölmek istemiyordu. Nefes alamıyordu, ağzından ve burnundan kanlar boşalıyordu. İhtiyacı olan tek şey o ilaçtı, ona ulaşmanın yolu ise Dimitri'den geçiyordu. 

"Özür dilerim," diye bağırdı var gücüyle. "Özür dilerim, özür dilerim!" 

Gözlerinden yaşlar akmaya başladığında acı içinde titriyordu. Burnundan akan kanın şiddeti azalmıştı fakat akciğerinin suyla dolduğunu hissediyordu. Suyun altında ölmeye mahkum bırakıldığını hissediyordu, nefesini tutarsa öleceğini bildiği için nefes alıyor, nefes aldıkça akciğerlerinin su ile dolduğunu hissediyordu adeta. 

13. Görev- TAMAMLANDIWo Geschichten leben. Entdecke jetzt