Efe'nin kolundan tuttuğum gibi yanıma çektim. "Gel Efecim, biz birlikte gidelim. Nasıl olsa abin ve Yasmin yolu biliyorlar." Diyerek Efe'nin koluna sarıldım ve onları ardımızda bırakarak yürümeye başladım.

Efe şaşırmış bir şekilde bir şey söylemiyordu.

E haklı çocuk, az önce dövüyordum.

"Ee Efecim, nasılsın?" Diye bir soru yönelttim. Efe boğazını temizledi ve konuşmaya başladı. "İyiyim Kiraz abla, seni sormalı?"

İçimden bir oh çekmiştim. Allah'a şükür bu defa teyze kelimesini bana kullanmamıştı.

"Bak, isteyince o kelimeyi kullanmıyorsun"

Mahçup bir şekilde kafasını yere eğen Efe ile tekrardan konuşmaya başladım. "Tamam oğlum tamam, şaka yaptım." 

"Ee, anlat bakalım."

Efe sorgu dolu gözlerini bana çevirdi ve ne demek istediğimi anlamadığını belirtti. "Bu köyün merkezine nasıl gidebilirim?" diyerek sorumu daha açıkça belirttim.

Sorum üzerine, saniyelerce sessiz kalan Efe, konuşmaya başladı. "Sen şehir merkezini ne yapacaksın ki Kiraz abla?"

Gaçacağım.

"Kaçacak halim yok ki oğlum, ne yapabilirim? Öyle bir bakacağım neler var diye."

"Yani, yirmi dakikalık bir mesafede kalıyor. Kiraz abla, tek gitmene müsade edemem. Kaybolma ihtimalin yüksek. İstersen ben seni götüreyim, ya da abimden rica edelim, o götürsün."

"Hayır, sakın!" Dedim ve hızla devam ettim. "Yok oğlum, yani biz birlikte gidelim seninle en iyisi. Sen beni gezdirirsin. Ama yarın sabah çok erken bir saatte çıkalım ki, evdekiler yokluğumuzu farketmesinler."

Efe kafasını salladı ve elini cebine sokarak telefonunu çıkardı. Ne yapacağını dikkatle izliyordum.

"Bu benim numaram Kiraz abla, sabah yedi gibi, köyün ilerisinden merkeze giden araba kalkıyor. Ona yetişmemiz lazım." Diyerek elindeki telefonu bana uzattı. Ekranda yazan numarayı kendi telefonuma yazarak, Efe'yi rehberime ekledim.

"Tamamdır, yarın haberleşiriz. Kimsenin haberi olmayacak tamam mı, oğlum?" Dedim ve omzunu sıvazladım. O da tekrardan kafasını sallayarak beni onayladı.

Eve doğru yaklaşınca, adımlarımı yavaşlattım. "Yolculuğumuzun sonuna gelmiş bulunmaktayız. Hadi selametle!"

"Görüşürüz Kiraz tey-" diyemeden ayakkabımı çıkarmaya yeltendim. Bunu gören Efe, arkasına bakmadan koşmaya başladı.

Sabır azizim, sabır...

Saat yedi buçuk olmuştu. Annem, tüm yemekleri hazırlamış ve giyinmişti. Bizi de giyinmek üzere odamıza göndermişti.

Yasmin, gözleri ile uyumlu mavi bir elbise giyinmiş, renkli bir makyaj yapmış, ve saçlarını düzleştirmişti.

Hayırdır, istemeye mi geliyorlar haberimiz yok?

Dolabıma yöneldim. Ne elbise giyecek havamdaydım ne de makyaj yapıp süslenecek. Elime ilk geçen düz siyah renkli eşofman takımını aldım. Ev topuzu olan saçlarımı açtım ve at kuyruğu yaptım.

Oh be, işte rahatlık işte güzellik işte kadın gibi kadınlık.

Odadan çıktım. Gözüme ilk olarak ananem çarpmıştı. O da Yasmin gibi siyah ama uzun bir elbise giyinmişti. Keskin bakışları yetmiyormuş gibi, gözlerini kara kalem ile boyamıştı.

Köy Güzeli (Texting) Where stories live. Discover now