2.8

109 5 0
                                    

Helllooooo

ZİRAAT KUPASI BİZİM LAAANNN

ALDIK LAN ALDIKKK

Neyse

Bu bölüm Tuna'nın ağzından

Tuna'nın yaşadıklarını biraz da onun ağzından dinleyelim

Doğru düzgün de bahsedilmedi zaten

Media: My champs 🫶🏻🏆
_______

Tuna Tatar

Kapının önünde oturmuş bekliyordum. Eve girmek istemiyordum çünkü cehennemden farkı yoktu. Bağırışmalar, gürültü, patırtı hepsi vardı bizim evde. Neyse ki civarda çok fazla ev yoktu da kimse duymuyordu bunları.

Kafamı kapıya yasladım. Her zamanki gibi sesler geliyordu. Annem babama, babam anneme bağırıyordu. Neymiş annem beni hep kendi başına büyütmüş, Tanem'i de kendi başına büyütüyormuş, babam hiç yanında olmamış. Sonra neymiş babam benim güzel okullara gidebilmem için,böyle bir evde yaşayabilmemiz için hep çok çalışmış.

Evet babam hiç yanımızda olmamıştı ama annem de beni büyütmemişti ki. Önüme oyuncak atıp bir kenara bırakıyordu sadece. Tanem'i de o değil ben büyütüyorum. Tanem için yaptıkları hiçbir şey yoktu ki.

Babamın da çalışıyorum dediği günde iki saat dedemden kalan şirkette durup kalan saatlerini arkadaşlarıyla tavla, okey oynamakla geçirmekti. Eve gelen parada bir gram bile katkısı yoktu. Bu ev bize dedemden kalmıştı, gittiğim okulu da zaten ben kendi çabamla kazanmıştım.

Dedemi çok özlüyordum. Annemle babam ben kendimi bildim bileli hep kavga ederlerdi. Çoğu zaman onların kavgasından kaçıp dedemin yanına giderdim. Dedem yanına gittiğim an kavga ettiklerini anlardı zaten. Her zaman demişti anlaşamıyorsanız boşanın, çocuğu kötü etkilemeyin diye. Ama annem ve babam asla dinlemezdi.

İçim acı dolu, aile sevgisini hiç tatmayan birisiyim ben. Bir kere bile gelip başımı okşamadılar, bir kere bile seni seviyorum demediler bana. Bir dedem vardı benim. O da göçüp gitmişti. İlkokula yeni başlamıştım daha dedem vefat ettiğinde. Lilya ve Ayça'yla tanışmamız da o zaman olmuştu.

Okulda görünmediğimi düşündüğüm bir yerde oturmuş ağlıyordum. Sonra iki tane kız çocuğu geldi yanıma. "Çikolatan yere mi düştü? Biz alırız sana yenisini, ağlama." demişlerdi bana. Onlara şaşkınlıkla bakarken mavi gözlü olan diğerine dönerek "Konuşmayı bilmiyor mu acaba?" diye sormuştu.

"Konuşabiliyorum. Ama ağlama sebebim çikolata değil." demiştim sadece. Kızların kaşları çatılmıştı. "O zaman niye ağlıyorsun?" diye sormuşlardı. Dedemin öldüğünü söyleyince ikisinin de gözlerine hüzün yerleşmişti. Orada oturup benimle beraber ağlamışlardı. O günden sonra da hiç ayrılmamıştık zaten.

Ayça ve Lilya hayatıma girince hayatım güzelleşmişti. Artık gülüyordum mesela. Sahte değildi gülümsemem. Dışarıya mutlu gözükmeye çalışmıyordum. Gerçekten mutluydum.

Telefonu elime aldım ve kulaklıklarımı taktım. "Garezi Var" şarkısını açıp ayağa kalktım ve kapıyı açtım. Şuan tek isteğim Tanem'i de alıp bu evden uzaklaşmaktı.

Eve girip Tanem'in odasına doğru adımladım. Açtığım şarkıya ve ebeveynlerimin bağırışlarına rağmen Tanem'in ağlayışını çok rahat bir şekilde duyuyordum. Tanem'in odasına girdiğimde hemen beşiğe yöneldim. Tanem beni gördüğünde ağlamayı kesmişti. Hemen onu kucaklayıp kenarda duran çantasında bir eksik var mı diye kontrol ettim. Eksik olmadığını görünce çantayı da alıp odadan çıktım.

Kapının önüne geldiğimde son kez mutlu(!) aile tablomuzu inceledim ve evden çıktım. Bebek arabasına Tanem'i yerleştirdim. Evden uzaklaşabildiğim kadar uzaklaşınca kulaklıklarımı çıkardım. Köşede duran parka geçtim ve bir banka oturdum.

"Sence bizi niye sevmiyorlar Tanem? Biz onlara ne yaptık ki? Biz bunları yaşamayı hakedecek ne yaptık? Ya hadi benim için çok geç. Ama sana niye yapıyorlar bunu? Sen daha çok küçüksün. Anneye, babaya ihtiyacın var. Ama yok. Olur mu hiç kavga etmeden? Olmaz."

Tanem gözlerini kırpıştırarak bana baktı. Anlamıyordu ki garibim olanları. Gerçi anlamaması şuan için daha iyiydi. Belki küçük bir umut düzeltirlerdi kendilerini.

"Sadece Tanem'in mi anne babaya ihtiyacı var?"

Duyduğum sesle bedenim kasılmaya başlamıştı. Kafamı o yöne çevirdiğimde dolu gözleriyle karşı karşıya kalmıştım. Gözlerimi sıkı sıkı kapattığımda akmamak için direnen gözyaşım süzülmüştü.

"Eminim ki sizi seviyorlardır. Hangi anne baba evladını sevmez ki? Öyle düşünme sakın. Bu onları çok üzer."

Kapalı olan gözlerimi açtım. Ama gözlerine bakamadım. Bakışlarım Tanem'i hedef almıştı. O da bana anlamsız bakışlarla bakıyordu. "Üzülsünler. Ben 18 yıldır hep üzülüyorum zaten. Biraz da onlar üzülsün be Beren. Olmaz mı? Hep ben mi üzüleceğim?" dedim.

Beren ellerini uzatıp gözyaşlarımı sildi. Sonra da saçlarımın ucuyla oynamaya başladı. "Seni böyle göreceğimi hiç tahmin etmezdim. Her zaman çok enerjiktin, etrafına neşe saçıyordun. Dış görünüşe aldanmamak gerektiğini bir kez daha anladım." dedi ve beni kendine çekip sarıldı. Şok içinde kalırken ellerim beline gidip gitmemek arasında çok kaldı. Ama sonunda ellerimi beline yerleştirdim.

"Şunu unutma Tuna. Ben her zaman yanındayım. Sadece ben değil. Hepimiz yanındayız. Şuan sadece Tanem'i düşünüyorsun belki ama senin de en az onun kadar anne babaya ihtiyacın var. İnsan 70 yaşına da gelse anneye babaya ihtiyacı oluyor. O sevgiyi görmek istiyor."

Haklıydı. Tanem'i düşündüğüm kadar kendimi düşünmemiştim belki ama çok ihtiyacım vardı. Anne, baba sevgisine, benim yanımda olmalarına çok ihtiyacım vardı. Ama onlar bu sene sınava girmeyeceğimi bile bilmiyordu.

"Seni ve Tanem'i burada bırakamam. Bir yere gitmeniz lazım. Kime gitmek istersin?"

Beren'in sorduğu soruyla direkt aklımda iki isim canlanmıştı. "Önce Lilya'ya gidip Lilya'yı almak, sonra da Ayça'lara gitmek isterim." dedim. Aslında Lilya'ya da gidebilirdik ama her zaman orada kalıyorduk zaten. Bir kere de Ayça'da kalalım istemiştim.

"Hadi o zaman kalk bizim oraya gidiyoruz. Önce Lilya'yı alıyoruz, sonra da Ayça'ya geçiyoruz. Bugünkü görevimiz seni ve Tanem'i mutlu etmek."

Banktan kalkıp bebek arabasıyla beraber ilerlemeye başladı. Bense arkasından bakakalmıştım. Çok farklı bir havası vardı. Beni kendine çekiyordu. Onu gördüğüm an bedenim kasılıyordu. Gözlerine bakmaya çekiniyordum.

Sanırım ben bu kıza fena halde tutulmuştum.

________

Tuna'm🥲

Maça Gidelim mi?/textingWhere stories live. Discover now