Amaç

933 88 73
                                    

Eğlenmiştik, saatlerce gezmiş dolaşmış, feribota binmiş, adaya gitmiş lunaparka gitmiş, saatlerce gülüp eğlenmiştik. Bir sürü fotoğraflar çekilmiştik. Galerimde artık filiz çağan ve kendimde vardım....

Yıllardır böyle eğlendiğimi hatırlamıyordum. Çağan Filiz'le beraber hastanede kalacağı için önce onları bırakmıştık şimdi ülküyle yürüyorduk.

" eğlendin mi bugün?"
Ülkü gülümserken bana döndü.
" eğlendim." Dedi.
" yıllar sonra seninle de vakit geçirdik."
Bende gülümsedim.
Ben öldüğümde de böyle Gül Ülkü olur mu?

" bende çok eğlendim." Dedim sessizliği bozup. Aklıma evimiz geldi.
" Ülkü seni son bir yere götüreceğim." Dedim. Kaşlarını çatıp yüzüme baktı.

Nereye gideceğimizi bilmediği için meraklanmıştı.Kolundan tutup çekiştirmeye başladım. Yoldan geçen taksiyi durdurup bindik.

Evimize getirmiştim onu. Taksiden inince yutkunup yüzüme baktı.
" hep tek geliyorum." Dedim gülümserken. Daha şimdiden içim burkulmuştu.
" bi tuhaf oluyorum her geldiğimde."

Derin bir nefes aldım.
"Bu sefer yine düşman olmadan, aramız iyiyken beraber gelelim istedim."
Elimi yanımdaki ülküye doğru uzattım. Önce elime baktı, sonra eve....

Gözleri yüzüme döndüğünde dopdoluydu. Arkamdaki sokak lambası direk yüzüme vuruyordu ve gözyaşları parlıyordu. Yine de gülümsedi.
O zaten hep sokak lambasına bakan aydınlık taraftı. Karanlık olan bendim...

Elimi tuttuğunda gülümsemem büyüdü. Biz iki küçük kız çocuğu olarak kapının önünde dikiliyorduk. Gözümün önüne hastanede rüyamda gördüğüm küçük kız varmış gibi hissediyordum...
Ülkü hala küçükmüş gibi...

Beraber içeri girdik. Koridoru geçip salona geldik.
" her şey aynı yerinde." Dedi ülkünün titreyen sesi...
" aslında bişey değil." Derken ülkünün elini bırakıp televizyon kumandasını aldım. Televizyonun karşısına geçip oturdum.
" gel sende otur." Dedim.

Ülkü gelip yanıma oturdu. Televizyonu açtım. Flashbellek zaten televizyona takılıydı. Videoların olduğu klasörü açtım. Ülkü de merakla televizyona bakıyordu. Saniyeler içinde görüntü de ses de açıldı.

İkimizin yüzünü gören Ülkü şaşkınlıkla bana baktı.
" bunlar hala duruyor muymuş?"
Kafa salladım. Ekranda benle Ülkü vardık. Mutfakta un kavanozunu düşürdüğümüz için her yerimiz bembeyaz olmuştu.

" un kavanozunu üzerime düşürmüştün." Dedi Ülkü ağlarken. Sesini hala kızgın gibi çıkarmaya  çalışmıştı ama gülmüştü. Tripli sesine bende güldüm.

" sende ben un oldum sende ol diyip bana un atmıştın. Annem mutfağa girdiğinde ikimize de kızmıştı." Dedim. Eve geldiği nadir anlardandı ama bize odamızdan çıkmama cezası verip ardından evden yine çıkmıştı.

Başka bir video açtım. Videoları çeken annemdi ama sanki hiç yanımızda değildi... kalbi hiç bizimle olmamıştı.
" işleri çok büyük gibi duruyor." Gözlerimi ülküye çevirdim. Bana bakıyordu.

" annemin yani, korumaları adamları bide bildiğime göre Yunanistan'da burda büyük şirketleri var."
Derin bir nefes verdim.
" buradakileri yeni öğrendim." Dedim.
" Yunanistan'dan dönmesinin sebebi ne bilmiyorum ama seninle alakalı olduğunu düşünüyorum ve bu beni korkutuyor."

Anlaşılan ciddi bir konuşma yapmam gerekiyordu. Koltukta yan döndüm.
" bak Ülkü, eğer bana bişey olursa, eninde sonunda öleceğim öldüğümde yalnız kalmayacaksın. Çağan hep seninle olacak ama sen yine de çok çok dikkat et tamam mı?"

Hız kesmeden hayatOpowieści tętniące życiem. Odkryj je teraz