Hastalık

981 100 72
                                    

Şuan resmen görücü usulü istenmiştim. Şokta mıydım yoksa sinirlenmiş miydim anlayamıyordum bile. Bi kaç saniye hepimiz öylece kaldık.

Üçümüzün de gözleri kocaman açıldı.
" ne?" Salondaki herkesten aynı tepki geldi.
" ne istemesi ya?" Dedi çağan.

" resmen beni istediler şuan." Kafam allak bullak olmuştu. Şaşkın bakışlarım bir anda dağıldı. Kaşlarım çatıldı.  Kızlarla hemen salona girdik. Herkes bize baktı.

" tuana bizim misafirimizdir kalender, babası yerinde de Gökalp vardır. Bana bişey söylemek düşmez." Dedi Nasuh ağa.

" size düşmeyebilir ama bana düşer." Dedi çağan aniden ayağa fırladığında şaşkınlıkla ona baktım. Aresle Ege de şok olmuşlardı. İkisi de şoku atlatamamıştı.

" yok evlilik falan." Dedi. Sinirle toprak denen çocuğa baktı.
" o sahipli kardeşim sahipli ne evliliği."
Sonra bakışları bana döndü. Bana doğru geldi.

" yürü sende çıkalım şuradan yoksa elimden kaza çıkacak."
Hızlıca bileğimden tuttuğu gibi ortamdan uzaklaştırmaya başladı.

7-8 dakikalık yolu 4 dakikada gelmiştik. Sinir bacaklarına vurmuştu herhalde çekiştire çekiştire gelmiştik. Banklardan birime oturdum. O da ayaktaydı.
" ne evliliği ya?!" Öfkeyle bağırmıştı ama ben hala şaşkındım.

" ne ara görmüş bunlar seni?!"
Kafamı kaldırıp çağana baktım. Ayağa kalktım.
" bugün çarşıda az kalsın ona çarpıp düşüyordum. Beni tuttu, annesi falan da yanındaydı. Ben nerden bileyim istemeye geleceklerini."

" herkes çok iyi falan diyordun O kadar bak iyiymiş. O kadar iyi ki istemeye gelmiş."
Çağanın karşısına geçtim.
" saçmalıyorsun bak, ben onları şakasına söyledim." Dedim.

" ama sonuçta ortada bir isteme var!"
Öyle bir bağırmıştı ki irkildim.
"Bağırma." Dedim.
" siktir ya."
Bu küfür Bana değildi kendi kendine öfkesine kızıyordu.

" ben otele gidiyorum." Dedi. Arkasını dönüp hızlıca yürümeye başladı. Arkasından şaşkınlıkla kaldım öyle. Peşinden gidip gitmemek arasında kalmıştım. Gidersem ne diyecektim ki? Gitmezsem de aklım kalacaktı.

Daha fazla dayanamadım hızlıca peşimden koştum. Direk önüne geçtim durdu.
" gerçekten tam bir aptalsın." Dedim öfkeyle. Yüzüme baktı.

Çok ani bir şekilde karar verdim. Kollarımı boynuna sarıp dudaklarımızı birleştirdim. Ne karşılık verdi ne de sarıldı. Geri çekildim. Kaşları çatık bana bakıyordu.

Hiç bişey demeyeceğini anlayınca daha fazla orda durmama gerek yoktu. Tam kafamı çevirdim. arkamı dönüp geçip gidecekken elini yanağıma yaslayıp beni kendine çevirdi. Dudaklarımı dudaklarımın üzerine örttü.

Karşılık verdim. Ellerim yanaklarına gitti. Kolları belime sarıldı. Kalbim ağzımdan çıkacak gibi hissediyordum.

Nefes nefese kalmışken geri çekildik. Alnını alnıma yasladı.
" asıl aptal olan sensin." Dedi. Nefeslerimiz çok hızlıydı.

Sonunda nefeslerimiz sakinlediğinde geri çekildik. Gülümserken yüzüme bakıyordu. Bende gülümsedim. Beni kendine çekip sarıldı. Bende ona sarıldım.

" bu artık kaçamazsın demek." Dedi. Tam konuşacakken telefonum çaldı. Cebimden çıkarıp baktım. Gökalp amcaydı. Ekranı çağana gösterdim. Göz devirdi.
" duydun zilin sesini bu da eve kaçmam gerekiyor demek." Dedim gülerek.

Telefonu açıp kulağıma koydum.
" efendim Gökalp amca?"
" tuana nerdesin iyi misin?"
Güldüm.
" iyiyim bi 5 dakikaya evdeyim merak etme."
" tamam dikkatli ol."

Hız kesmeden hayatTahanan ng mga kuwento. Tumuklas ngayon