2. BÖLÜM: Keskin Bıçaklar

154 29 18
                                    

Aylar Önce...

Çocuktan erişkinliğe geçtiğim yıllarda Keskin Bıçaklar Tarikatı'nın Kılıç Lordu ve Baş Dehası olan Tangu Ozuna şunu sormuştu: Hatırladığın ilk anı nedir?

O zamanlar bu sorguyu her soruşundan önce duraksamış sonra hep farklı cevaplar vermiştim. Ve bir türlü bu soruyu sormaktaki amacını çözememiştim. Sonradan büyüklerimden öğrendiğim, zihnimin sırrını bulabilmek için bu soruya verdiğim cevapların önemli olduğuydu. Bir Deha'nın sınırı anılarla çözülebilinir miydi? Hah! Büyükler gerçekten anlaşılmaz, diye düşünmüştüm. Sonra yıllar geçtikçe Tangu amcamın soruları azalmıştı. Son birkaç yıldır sormuyordu bile. Belki de benden ümidini kesmişti, bilmiyorum. Ama gözü her koşulda benim üzerimde kalmıştı. Bunun nedeninin İmparatorluk ailesinden oluşumla ilgisi olmadığına eminimdim. Dehalık seviyem arttıkça endişeleniyor gibiydi daha çok. Ama aslında bunca yıl boyunca, kendi çocuklarından daha çok benim için endişe etmişti.

On dokuz yaşındayım ve iki yıl evvel onu bir süre endişeden uzak tutmak hem de dünyayı görmek adına Keskin Bıçaklar'dan ayrılıp, dünyayı gezmeye karar vermiştim. Önceleri buna karşı çıkmıştı ama sonra inadı kırılmıştı. Zamanla yaşadığım kaotik dünyayı tanıdıkça hem karakterim değişti hem de hayata bakışım. Çünkü yıllarca kaygısız, gözden uzak hayat sürmüştüm. O yüzden tehlikelerin varlığı, dünyevi karmaşa benim için sadece söylevden ibaretti. Tabi kime ve neye göre olduğu tartışılırdı ama neyse.

İşte şu an burada, Keskin Bıçaklar'dan uzaktayım. Morheng İmparatorluğu'nun kuzey batı sınırındaki Karasu Eyaleti'ne bağlı köhne bir köydeyim. İmparatorlukta Ejderha Soylular hüküm sürüyor ama Westral ve Astrana gibi bünyesinde farklı ırklar da barındırıyorlar. Bu köyde ise insanlar çoğunlukta. Fakir ama huzurlu bir hayat sürüyorlar. Bir ay önce buraya bir gece konaklamak amacıyla gelmiştim. Ama aynı günün gecesinde köy, Kaplan Soylu ve de düşük seviye Dehaların saldırısına uğramıştı.

Dehalık seviyem geçen yıl dokuza ulaşmıştı. Ve yıllardır yaptığım gibi seviyemi gizlemek zorunda kalmıştım. Tangu amcam bile bunu bilmiyor hâlâ. Köy halkı altıncı seviye Deha gücüyle eşlik etmiş ve yağmacıları bozguna uğratmıştık. Ama ben dikkatsizlik ettiğimden yaralanmıştım. Aslında itiraf etmeliyim, gizlilik adına bu yaralanma iyi bir unsur olmuştu. O yüzden köy halkı büyük bir minnettarlık gösterip beni tedavi için her şeylerini vermişlerdi. Benimle ilgilenmeye gönüllü olan ise ismi bile olmayan yetim bir kızdı. Çok sefildi ve söylediğine göre, ona sahip olmak isteyen bir canavardan onu kurtarmıştım. On dört yaşındaki bu küçük masum kız, aslında üçüncü seviyede olan bir Deha'ydı. Eğer yönlendirilmezse, ne üst seviyeye geçebilirdi ne de bulunduğu seviye kalıcı olabilirdi. Burada bırakıp gitmeye gönlüm razı olmadığından, üç gün önce ona benimle gelmek ister misin, diye sormuştum.

Artık o küçük kızın adı Siyah İnci ve ben onun şimdilik akıl hocasıyım. Bu arada Keskin Bıçaklar, yaşadığım olaydan nasıl olduysa haber almış ve bir hizmetçi, iki koruma eşliğinde araba göndermişler. Araba köhne evin kapısında beklerken, hizmetçi üzerimi değişmeme yardım etmeyi sürdürüyor. Siyah İnci ise üzerinde eğreti duran ödünç verdiğim elbiseye bakıp mutluluk saçıyor hâlâ.

"Sana daha güzellerini alacağım. Şimdilik bununla idare etmek zorundasın."

Hemen başını kaldırıp hayretle "Ama bu çok güzel ki" dedi. Masumiyeti beni gülümsetti. Ellerimi sıkıcı kavradı. "Beni yalnız bırakmayacaksın, değil mi?"

Ona boyumdan büyük söz verirken buldum kendimi: "Asla!" Oysa bir başkası için anlamlı olan her söz, dikkatli verilmeliydi.

Siyah İnci hizmetçinin sert bakışlarından çekinip geri çekilirken ona gülümsedim. "Küçük hanım, artık yola çıkmalıyız" diye uyardı hizmetçi. "Şapkanız arabada" diye ekleyince gerçeklik yüzüme çarptı, iki yıllık özgürlüğümün o an sona erdiğini anladım. İster istemez ifademde değişim oldu. Siyah İnci anlamayarak bana bakarken, bakışlarımla anlatacağımı ifade ettim.

Kaplan ve Ejderhaحيث تعيش القصص. اكتشف الآن