Altmış Beş

452 24 9
                                    

İlkim Önleyen

Yeni bir güne merhaba der iken hızla kalkıp yattığım yatağı topladım.

Narin ile uzun bir süre konuşmak istemediğim kanaatine vardığımdan beri sadece on beş dakika geçmişti. Uyumadan önce de aynı düşüncelere sahip olsam da uyanınca geçer belki diye düşünmüştüm, pekâlâ geçmemişti. Dolayısıyla buradan tüyüp başka bir yere göç etmemin vakti gelmişti.

Narin'in ödünç verdiği pijamaları çıkarma zahmetine girmeden dünkü eşyalarımı aldım. Ve odadan sessizce çıkarak aynı sessizliği ev kapısına kadar sürdürdüm. Anahtar sesinin, kapıyı yavaş açarsam mı, yoksa hızlı açarsam mı daha az geleceğini düşünemeden harekete geçtim. Son bir kontrolden sonra hâlâ evden hiçbir ses gelmiyordu. Bu iyiye işaretti. Ayakkabılarımı elime alıp bir yandan da dün giydiğim kıyafeti toparlamaya çalışırken kapıyı açtım.

Karşımda dikilen kişiyle birlikte olduğum yerde kalırken, üstümde bol başemal soslu bir lazanya yemişim ağırlığı vardı.

"Bar- Barrrrrrr, Bar-an?" Kafam karışmış gibi konuşmuştum.

Çatık kaşlı kişi ise yüzünde tek bir kas bile oynamadan duruyordu. Aniden konuşmasıyla irkildim.

"Barın veya... Barkın olmasın?" Evet memnuniyetsiz konuşma şekliyle Bay Muşmula Surat olduğunu doğrulamış bulunmuştu.

"Ama hangisi olduğunu çözemediğim için, daha farklı bir şey diyeyim dedim. Malum saat sabahın yedi buçuğu ya. Şaşırdım, haliyle?" Kollarımı kavuşturmayı her ne kadar arzu etsem de ellerim doluydu ve dolayısıyla bu şahısa kendisi gibi bilmiş bilmiş bir tavırla cevap veremiyordum maalesef.

Aramızda sürüp giden sessizlik, göz kırpmama yarışına dönmeden sabırsızlıkla ayağımı salladım.

"Burada ne işin olduğunu söyleyecek misin?" diye söylendim en sonunda.

"Yürü." diyerek yürümeye başlayıp asansörün düğmesine bastı. Asansör kapısı anında açılırken onun peşinden gelmemi bekliyordu.

"Pardon?" Sabahın bir köründe burada ne işi vardı ki? Beni almak için onca yolu tepmiş olamazdı ya?!

"Türkçe'yi anlayabildiğini varsayıyordum, İlkim." Ne olduğunu anlamadığımdan dolayı ona garip garip bakmayı sürdürerek peşine takıldım ve açtığı kapıdan içeri girerek asansörü çalıştırmasını bekledim.

Yanıma gelip giriş katının düğmesine bastığında hala gözlerimle onu takip ediyordum. Hatta arabasının yanına ilerleyip kapıyı benim için açtığında bile bu durum sürmeye devam etti. Sonra kafama dank eden şeylerle gözlerimi kırpıştırdım.

"Bir, sen beni nasıl buldun? Ve iki, n'için buradasın?!"



Bu kısa bölüm için üzgünüm ama yine bekletmek istemedim, yeni bölümü de bir an önce yazmaya başlarsam bu ay içinde yayımlanır umarım!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!

Her neyse,

Bir sonraki bölümde,

Görüşmek dileğiyle!!!!!

YAKLAŞAN KATİLİN | Texting Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin