[30]*Çıkma teklifi*

Start from the beginning
                                    

"Halbuki.." dedim ve kafamı kaldırdım. Alisanın mavi gözlerinin en derinine baktım.

"Çağan ve Melis ayrılmak zorunda olmasalar hala ciddi bir ilişki yaşıyor olacaklardı" dedim en sonunda. Alisanın gözleri fal taşı gibi açıldı. Şuan çok büyük şaşkınlık içerisindeydi.

"Tuana ben gerçekten seni üzmemek için-"

"Ama şimdi daha çok üzüldüm" dedim sözünü keserek. Bıçak gibi kesildi. Yutkundu.

"Biliyorsun Alisa, Çağan bana çok çektirdi. Ama ben buna rağmen onu kabul edip sevmeyi denedim ve sevdimde. Ama meğersem Çağan beni eski, hala vazgeçemediği sevgilisi için kullanmış.." dediğimde gözlerim dolmuştu. Aynı zamanda onunda gözleri dolmuştu. Gözlerimi kaçırdım.
Derin bir nefes alıp verdim. Ardından dudaklarımı birbirine bastırdım ve ona döndüm.

"Bütün bunlara değdi mi Alisa? Söylediğin yalandan geriye kalan tek şey hayal kırıklığı.." dedim. Bu sırada gözümden bir damla yaş süzülmeye başladı.
Göz yaşımı sildim ve tekrar ona döndüm.

"Belki o gün yalan söylemeseydin, herşey farklı olabilirdi. Bu kadar üzülmezdim. Aynı zamanda biz hala en iyi arkadaştık. Ama herşey geride kaldı. Bundan sonra söylenilen doğruların anlamı yok.." Dedim ve arkama bakmadan oradan uzaklaşmaya başladım.

Hemen lavoboya geldim. Musluğu açtım ve soğuk suyu yüzüme çarptım.
Dediğim gibi herşey farklı olabilirdi. Alisa bana doğruları söyleseydi, herşey farklı olabilirdi. Mesela bu okuldan ayrılmicaktım. Bu kadar çok ağlamayacaktım. Ve en önemlisi Alisayla hala en iyi arkadaşlardık..
Nefesimi verdim. Yüzümü duruladım ve ardından lavabodan çıktım.
Temiz hava almak için bahçeye çıktım. Derin bir nefes alıp verdim. Ardından bir banka doğru ilerledim ve oturdum.

"Selam! Oturabilir miyim?" Diye ses geldiğinde kafamı sola çevirdim. Bu bizim sınıfta ki Ferhatdı.
Kafamla onayladım. Hiç vakit kaybetmeden yanıma oturdu.

"Nasılsın? Üzgün gördüm seni. Yoksa.. şu Çağan meselesi mi?" Diye sorduğunda kafamı öne çevirdim. Hafif şekilde kafamı aşağı yukarı salladım.

"Anladım.." dedi ve durdu. Öne doğru döndüğümde tedirgin ve heyecanlı olduğunu fark ettim. Elleriyle oynaması stres yaptığının kanıtıydı.

"İyimisin? Bir sorunun mu var?" Diye sorduğumda kafasını bana çevirdi. Sertçe yutkundu.

"Seninle özel birşey konuşmak istiyorum. Ama zamanı mı bilmiyorum" dediğinde ona güven verircesine bakış attım.

"Zaman asla gelmiyecek birşey. O yüzden şimdi anlat" dedim. Gözlerime baktı. Nefesini verdi ve ardından ayağa kalktı. Okulun arka tarafına doğru yürümeye başladı.
Bende ayağa kalktım ve peşine takıldım.
Geldiğimizde yalnızdık. Hiç kimse yoktu.

"Ee ne konuşucaz?" Diye sorduğumda bana döndü ve bir adım yaklaştı. Nedense hiç iyi şeyler düşünmüyordum.

"Tuana ben sana hiç bir zaman arkadaş gözüyle bakmadım. Benim için diğer kız arkadaşlarımdan çok farklıydın. Seni gördüğüm an çok farklı şeyler hissetmişdim. Hatta bu hislerime anlam veremiyordum. Çağanın seni sahiplenmesi içimde öfke hissi yaratmışdı. Neden böyleydim bilmiyordum. Sonra senin Çağanla sevgili olduğunu duyduğumda çökmüştüm. Geceleri uyuyamıyordum. Cidden neden böyleydim bilmiyorum. Ama..
Sonunda anladım ki, ben sana aşığım!"

Duyduklarım karşısında gerçekten şok içindeydim. Ferhatın bana böyle duygular beslediğini hiç anlamamıştım..
Ama yeni bir ilişkiye girmeyi de düşünüyordum. Çünkü artık güvenim sarsılmıştı.
Sadece sorun bu değildi. Evet Ferhat Çağandan bile iyiydi. Nihayetinde takıntı olmak yerine gelip açılmış, hep yerini de bilmişti.
Sorun şu ki ben ona karşı birşey hissetmiyordum. O benim için sadece arkadaştı. Ben asla ona o gözle bakmadım..

Takıntılı ZorbamWhere stories live. Discover now