@rasimbyigit

64 8 3
                                    

Röportaj kitabıma katıldığın için rasimbyigit çok teşekkür ederim. ❤

🎤 Bize kısaca kendinizden bahseder misiniz?

* Elbette. İlk öncelikle kendimi takdim etmem gerekirse ben Rasim Batuhan Yiğit ve 21 yaşında Atatürk Üniversitesi 'Yeni Medya ve Gazetecilik' öğrencisiyim. İstanbul'da yaşıyorum. 2002 yılı mayıs ayının 20'sinde İstanbul Bakırköy'de dünyaya geldim. Hayat koşuşturması izin verdiği kadarıyla kitap okumaya ve yazmaya aşığım. En mantıklısı hayatıma girip dağıtan kişilerden sonra kitaplara ve kendi evrenime aşık olmak oldu. Küçüklüğümden beri yaşıtlarım oyuncaklarla oynarken ben kendi yarattığım evrenimde kurallarını ve sınırlarını belirledikten sonra oynamayı tercih ediyordum. Şimdi de yaşıtlarımın yaşadığı hayattan çok farklı olarak yine kendi evrenimi tercih ediyorum.

 Sosyal olmayan biri gibi dursam da aksine aşırı derecede sosyal biriyimdir. Bu sosyallik beni farkında olmadan yazmaya itti. Daha önceden içimde olan bu evren bana ''kıvılcım'' diye adlandırdığım şekilde ufak ufak ortaya çıkıyordu. Lise zamanlarımda ''doğum'' diye adlandırdığım şekilde ders sıralarında ortaya çıkıyordu. En son ''Ortaya çıkış'' diye adlandırdığım şekilde ortaya çıktı ve liseden sonra yazmaya başladım.

🎤 Yazarlık serüveniniz nasıl başladı?

* Aslında yukarıda dediğim gibi oldu. Tamamen kendiliğinden ortaya çıktı. Herhalde ilhamım o kadar çok arttı ki içimdeki evren de buna göre şekillendi. Yazma ve yazar olma isteğim de böyle ortaya çıktı. Aslında zorla ortaya çıktı da diyebiliriz. İçimde sıkışan bir güç vardı ve bu gücün adı Büyücünün Hikayeleri evreni idi. En sonunda patladı ve beni zorla bu evreni anlatma yönüne itti. Yazdığımda kendimi ''Sığınak'' diye ittiğim bu evren artık kapısı açık bir ''Sığınak'' olmuştu. Yıllar önce lise dönemimde daha erken başlayacaktım. Kendimi tanıyorum ve yapamam dediğim için vazgeçmiştim. İyi ki de vazgeçmişim zira evrenimin bugün olduğu hali tam ve son halidir. Hiç pişmanlık hissetmedim. Bu arada daha erken başlayacağım dediğim o dönemde bir kitap bile yazmıştım. Dediğim gibi iyi ki onu ortaya çıkarmamışım...

Eğer onu ortaya çıkarmış olsaydım evrenime çok büyük hatalar verirdim. Adı da ''Rose Cadıları Karanlık Yıllar'' idi. Hala duruyor ve evrenimin ilk hallerinden biri olarak taslak halinde duruyor. Belki evrenimin mevcut zamanına uyarlayıp çıkarabilirim. ^^

🎤 Wattpad'de yazarlık sizin için bir hobi miydi yoksa profesyonel olarak mı yapmayı planlıyordunuz?

* İlk başta profesyonel olarak çıktığım bu yolculuk bir vakit geldi hobiye dönüştü lakin şimdi de profesyonel olarak devam ettiğimi düşünüyorum. Tabii kendimce. Bu da daha ciddi bir yazım diline geçmemi sağladı. Özellikle ''BÜYÜCÜNÜN HİKAYELERİ: Ölüm Meleği Azrail ve Büyücü'' kitabım milattan sonra 690. yılda geçip evrenimin de ''Karanlık Zamanlar'' olarak adlandırdığım bir tarih aralığında olduğundan bu sert yazım dili benim için zorunlu oldu. 

Tabii ''BÜYÜCÜNÜN HİKAYELERİ: Vanessa Redhouse ve Katrine Rose'' için aynısını söyleyemeyeceğim. Diğer hikayem büyünün onuncu çağı olan ''Zümrüdüanka'' çağında geçerken bu hikayem büyünün on üçüncü çağı olan ''Gellert'' çağında geçmektedir. Aralarında çağlar ve hemen hemen 1300 yıl vardır. 

 ''Vanessa'' daha samimi bir yazım diline sahipken ''Azrail'' o sebepten daha sert bir yazım diline sahiptir. Ne de olsa ''Vanessa'' büyük 400 yıllık Güç Savaşı dönemi sonrasında Ulu Büyücü Robert Alert Gellert'ın dünyayı kurtardığı dönemde geçmektedir. Anlaşıldığı gibi ''Azrail''den daha rahat bir dönemdir. Şimdilik... 

🎤 Sizce bir yazarda olması gereken 3 temel özellik nedir?

* Sabır, saygı ve samimi. Bir yazarda bu özellikler olmazsa naçizane düşüncem olarak o yazar çok büyük yanlışlar yapar okuruna da pek ilgi gösteremez. Yazarlık ne kadar önemliyse okurluk da o kadar önemlidir. Bir yazar okuruyla var olur yani keşfedilir. O sebepten bir yazar okuruna çok şey borçludur. Okuru da elbette onun saatlerce, aylarca hatta yıllarca yazdığı eseri okuduğu için zaten ona saygı duyuyordur. Aksi mümkün değildir. Kimse kimseyi kötülemek için o kadar uzun bir eseri okuyup bitiremez.

🎤 Her kitap yazarının göz bebeğidir ama sizin için ayrı yeri olan bir kitabınız var mı?

* Elbette vardır ve elbette dediğiniz gibi hepsi göz bebeğimdir. Aslında bitirdiğim bir kitabım mevcuttur üstelik onu bastırmaya uğraşmaktayım. Yine Büyücünün Hikayeleri evreninde geçiyor. O çıkmış olsaydı şüphesiz göz bebeğim olacaktır. Yine de çıkan kitaplarımdan göz bebeğim olan her ne kadar ''BÜYÜCÜNÜN HİKAYELERİ: Ölüm Meleği Azrail ve Büyücü'' beni daha çok uğraştırsa da ben bu soruya ''BÜYÜCÜNÜN HİKAYELERİ: Vanessa Redhouse ve Katrine Rose'' cevabını vermek istiyorum. Sebebi ise Ulu Büyücü Robert Alert Gellert. 

Onun yaşadığı dönem evrenimin şüphesiz en sevdiğim zamanlarıdır. Evrenimin hepsi değerlidir lakin Ulu Büyücü bambaşkadır. Dünyasını korumak uğruna kendi huzurundan vazgeçen birinin olduğu dönem sevilmez mi? Üstelik benim bu evrende yarattığım ilk karakter Ulu Büyücü Robert Alert Gellert'dır.

''Vanessa'' ise 1995 yılında geçtiğinden Ulu Büyücü'nün olduğu bir dönemdir. Üstelik 400 yıllık Güç Savaşı'nın bitmesinde yardımcı olan büyük cadı Vanessa Redhouse, Ulu Büyücü Robert Alert Gellert'ın en yakın dostlarından biridir...

🎤 İçinize işleyen bir söz var mı?

* Kesinlikle vardır. O da yine Büyücünün Hikayeleri evreninin Ulu Büyücüsü Robert Alert Gellert'dan gelmektedir. ''Başlangıca geri dönmek, sona gelmekten daha zordur.'' Ulu Büyücü'nün bu lafı bile bana asla durmamam gerektiğini zira başladığım yere geri dönmenin daha zor olduğunu söylemektedir. Anlayacağınız yine kendi kendime yol göstermekteyim. ^^

🎤 Yazarken en büyük destekçiniz/ ilham kaynağınız kimdi, neydi?

* Eserlerden üstat Tolkien'in evrenidir. Bunun dışında ilham kaynaklarımdan biri de şarkıcı Ruelle'dir. Şarkıları bana adeta ''Devam et! Sakın pes etme!'' diye haykırırken Büyücünün Hikayeleri evrenini daha detaylı bir şekilde yaratmama yardımcı olmuştur. Sonuçta Tolkien'in evreni de bir şarkıyla yaratılmıştı. Benim de gerçek dünyada bu evreni bu noktaya getirmemi sağlayan Ruelle'nin şarkılarıdır... ^^

🎤 Son olarak Wattpad'de yazanlara, okuyanlara söylemek istediğiniz bir şey var mı?

* Yazanlara herkesin dediği gibi pes etmemelerini, okuyanlara da sabırlı olun belki okuduğunuz eser güzelleşecek demeyeceğim. Bu denilenlerin yanlış olduğunu söylemiyorum elbette ben sadece başka bir şey demek istiyorum. Klasikleşen kavramlardan biraz uzaklaşalım öyleyse. Benim yazarlara söylemek istediğim şey kesinlikle okurlara çok büyük saygı duymalarının gerektiğidir. Tamam elbette bu evrenler bizim lakin okurlarımız yani evrenimizin yıldızları olmadan karanlığımız aydınlanamaz. En azından benim aydınlanamaz. Onlara fikirlerini sormalı ve evrenleri hakkında sorular toplamalılardır zira soru soran bir okur o evrene karşı soruları biraz da olsa azaltılırsa kendisini daha çok o evrene bağlı hisseder. En azından aynı zamanda okur olduğumdan ben böyleyim. 

Kendim gibi okurlara da gelecek olursam okurken gündelik hayatlarımızın mekanlarını düşünmeyelim. Daha açık daha büyük bir dünya düşünelim. Dünyayı şöyle bir gözümüzün önüne alalım. Dünyada daha bilmediğimiz o kadar yer var ki. Daha geniş bir çerçeveden baktığımızda okuduğumuz eseri de daha çok seviyoruz. Hayal gücümüz genişlemiş oluyor. Böylelikle yazarın da betimlemesiyle zihnimizde harika bir hayal ürünü doğuyor. Bu hem yazara hem de okura artı bir özelliktir.

 O halde yazarlar daha çok okurların fikirlerine önem versin okurlar da onun eserini ve kendisini şahlandırmak adına bol bol hayal gücü kazansın! Büyücünün Hikayeleri evreninde dediğim gibi. Tanrı ve yarattığı melek sizi sonsuz kudretiyle kuşatsın! Sağlıkla, huzurla, başarıyla ve mutlulukla kalın. Röportaj için de sonsuz teşekkürlerimi kabul edin. Tahmin edemeyeceğiniz başarılara imza atmanız dileğimdir! ^^

Tavsiyeler ve RöportajlarWaar verhalen tot leven komen. Ontdek het nu