3.

120 16 15
                                    

  ...  Yıl 2008.
Amerika Birleşik Devletleri
Newyork.. Saat  22.34
- Değerli konuklarımız,..
Adam elindeki çatalı kadehe vurarak baloda bulunan herkesin dikkatini çekmeye başarmıştı..    Bir yandan salondaki kişileri süzüyor, diğer yandan ise kafasında yapacağı konuşmayı oturtuyordu... Derin nefes alarak konuşmasına kaldığı yerden devam etti..
- Bugün bizim için çok önemli bir gündür... Bizden önceki ve onların öncesi atalarımızın her yıl olduğu gibi kutladığımız  "Satanların kanı" balomuza hayırlı bir haberle başlamak istiyorum.. Bildiniğiz üzere çok kısa bir zamandır Amerika da yaşanan petrol fiyatlarının yükselişi üzerine   küresel ve yerel piyasada dolara istek ciddi bir kayıp yaşadı.. Malesef bu durum dünya  kontrolümüzü  dolar üzerinden Sarsada.. Rohschild ailesi suudlarla büyük anlaşma yaparak yüzyılımızın büyük kumarını öne sürdüler..
Petrodolar...
Evet.. Doğru duydunuz..
Petrodolar. Tüm Ortadoğunun petrolünü ve gazını  kontrol altına alarak fiyatları biz belirleyeceğiz..
Ve  her zaman olduğu gibi yine...
İnkar edilemeyecek bir gerçektir ki dünya bizim avuçlarımızdadır..
Lütfen güçlü patronlarımıza büyük bir alkış sunalım.. Siyah ve kırmızının ağırlıklı olduğu geniş salonda bulunan herkes yavaş ama sesli bir şekilde  önlerinde ki adamı sadakatlarını kanıtlarcasına alkışlıyorlardı..
Yarım saat sonra
Müzik başlamıştı..keman ve piyanonun sesi tüm şatoyu doldurmuştu.. Siyah ve beyaz takım elbiseleriyle gezen garsonlar elindeki kadehleri efendilerinin yanına getirmişti..
Salonda bulunan herkesin çok tuhaf görüntüsü vardı.. Bazıları kafasına keçi  boyunuzununu andıran süslü başlıklar vardı.. Genel olarak gotik tarza sahip olsalarda boyunlarına ve ellerine geçirdikleri mücevherler bu havayı bozuyordu..
Salonda bulunan  herkes kadehlerini alıp aynı anda yukarıya kaldırdılar.
İnce cam bardakların içinde simsiyah sıvı vardı..
Şarap, kan ve zehrin iyice karıştığı kadehlerini yavaşça dudaklarına götürdüler.. Ellerini kalbinin üzerine koyanlar boğazlarından geçen siyah sıvıyı susuz insanlar gibi içtiler..
Ölüm damarlarından akan kandan bile daha hızlıydı.. 10 dakika boyunca çırpındıktan sonra,
Baloya katılanlar hızlı bir acıyla ruhlarını şeytana sundular.. Salonun etrafına dizilmiş mumların alevi daha da alevlendi.. Salon sanki deprem oluyormuşçasına titriyordu.. Maslarda bulunan süs ve şamdanlar yere düştü..
Gökte sallanan  büyük ve gösterişli avizeden parçalar kopuyordu.. Yere düşen kadınlar ve erkeklerin ağzından boğazlarına yeni gönderdikleri sıvı akmaya başladı..
Karanlık ve ağır müzik salonu doldurmuştu.. Sadece bu duyuluyordu..
Yerdeki çoğu kişinin gözleri açıktı..
Sanki bir şey demeye çalışır gibi..
Ama artık ne bu dünyada ne de öbürkü tarafta tek kelime dahi edemiyeceklerdi.. Balonun başında konuşma yapan adam ise onlara tiksinitek bakıyordu...
-sizi aptal ama sadık faniler!! Umarım şu lanet dünyada işe yaramayan kokuşmuş, zavallı bedenlerinize köpekler işer.. İğrenç olasıca zengin soytarılar..! Sizi biz bu hale getirdik.
Şımarıklığınızın bedelini almıyacağınımızı sandınız ha!
Beyaz saçlı, mavi gözlü adam hepsine tiksinç bir şekilde gürlüyordu.. Ama onun sözlerine karşın tek bir çıt bile çıkmıyordu... Yaşlı ve gençlerden oluşan bedenler etrafa yayılmıştı.. Bazılarının üstüne yapışmış kan ve şarap karışımı kurumaya başlamıştı..
Gözleri donuk, ağızları açık....
Tam tamına salonda bulunan 66 kişi bu gece ruhlarını teslim etmişti.. Uzun bir zaman geçmişti..
Uzakta  şatonun bahçe kısmından kısık bir topuklu sesi duyuluyordu..
Siyahlar içinde giyinmiş çok zarif bir kadındı gelen..
Salonun geniş kapısından geçti ve hiç hızını kesmeden ölülerin arasına dalmaktan çekinmedi.. Sivri uçlu topuklusu yere birikmiş kan pıhtılarıyla kirlenmişti.. Cesetlerin arasından ağır aksak geçerek kendisinden uzun ve iri adamın yanına  vardı..
Güzel kadın da gördüğü manzaradan tiksinmişti.. Ama belli edemiyordu.. Ağzından kan, Şarap akan; gözleri açık
Cesetler ve etrafa saçılmış bardak kırıkları....
Ülke insanı başını yanındaki adama çevirerek,
- Söylesenize ihanetlerinin affedilmesi hep böyle mi olucak insanoğlunun?
- onlar sonunu böyle olucağını zaten biliyorlardı.. Lütfen üzülmeyin. Ruhunu satan insanlara Tanrı bile acımaz, o narin kalbinizi böyle şeylerle yormayın.. Dedi adam olabileceği en nazik sesle..
-hmm. Peki.. Beni niçin çağırdığınızı sorabilir miyim?
-Ah tabi ki de.. Biraz konudan sapmışım.. Sizi ben değil başka birisi çağırdı.. Lütfen şu koridordan geçelim.. Sizi bekliyor...
Yarı aydınlık uzun koridorda yürüyorlardı.. Ceset dolu salonu terk ederek.. Adam önde yürürken bir den durmuştu..
- Ha demeyi unutmuşum.. Sizi  tebrik ederim  Türkiye Cumhuriyeti..
Amerika Birleşik Devletleri ile sevgili olduğunuzu duydum.. Umarım birbirinize olan sevginiz katlanarak büyür..
Ülke insanı adamın son dediklerine beyni algılayamamıştı.. Çekinerek sinsi mavilere baktı.. Bunu nasıl bilebilirdi..
Amerikayla ilişkilerini sadece kendisi ve Amerika biliyorlardı.. Ne hükümetleri ne de  kardeşlerine asla söylememişti.. Hiç kimse bunu bilmiyordu. Nasıl öğrenebilmişlerdi..
Bir kez daha korkmamak için  sebep yoktu.. Ne olursa olsun.. Sevdiklerini korumalıydı.. Acaba başka sırlarını da biliyorlarmıydı? Türkiye'nin tek bildiği şey ise  onlar gerçekten dünyayı yönetiyordu..

 Tengri'nin Laneti ( Countryhumans) Where stories live. Discover now