3-Küçük Savaşlar ve Katiller

82 17 110
                                    

Bazen sevdiğimiz şeyler bizi ölüme götür. Bazen de sevdiğimiz şeyler bizi, Biz'e götürür.

Hangi yolu seçeceğimiz ise bizim ellerimizdedir

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Hangi yolu seçeceğimiz ise bizim ellerimizdedir. Ya yaşananlardan doğru dersi alıp Biz'e ulaşırız ya da yaşananlardan yanlışı seçip ölüme gideriz.

Hayatın felsefesi kolaydır. Zor olan bunu yaşamak. Kimi zaman doğruyu görüp bilmek yetmez çünkü insanoğlu kimi zaman aklı değil duyguları seçer. Ve işte orda yanlış çoktan bizi cezbetmiştir.

Yanlışı seçiyoruz çünkü duygularımız var, yanlış yapıyoruz çünkü hissediyoruz. Bazen tek dileğimiz hiç hissetmemek olur. Tanrım, al bendeki duyguları. Bunca acıya anca aklım yeter! Yüreğim çoktan terk etti bedenimi.

23 Nisan 2010

Küçük kızın üzerinde kırmızı bir etek, onun üzerinde de Atatürk baskılı siyah bir tişört vardı. Daha yedi yaşındaydı ama kendine, hem anne hem baba olması anne rahminde başlamıştı.

Sahi bir çocuk kendine anne, baba olabilir miydi? Olamaz diyor etrafındaki insanlar. Hep acıyarak bakıyorlardı ona. Neden? O sadece annesiz değil miydi? O sadece öksüz değil miydi? Neden hem öksüz hem de yetim gibi hissediyordu? Belki de o ameliyat masasında sadece annesini kaybetmediği içindir.

Aynanın önündeki kırmızı tokayı alıp saçlarını güzelce bağladı. Aynadan kahverengi saçlarına kısa bir göz attı. Her teli özenerek yerine yerleştirilmiş gibi duruyordu. Yatağının önüne gelip oturdu ve bıraktığı kırmızı papuçlarını, beyaz kurdelyeli çoraplarını alıp ayağına geçirdi.

Oturduğu yerden usulca kalkıp yatağın üstündeki ponponlarını aldı. Bunlarla dans etmek istemiyordu. O bale yapmayı seviyordu. Bunları saçma iki dans figürü olarak gözünde canlandırıyordu, küçük kız. Ama okuldaki etkinliklere özellikle sınıfça etkinliklere katılmaya da özen gösterirdi. O en başarılı öğrenci olmak için elinden geleni yapıyor kimi zaman ise elinden gelenin fazlasını da yapıyordu bu kısacık boyuyla. Kısa boyuna rağmen görünmeyen büyük omuzları vardı. O omuzlar, o kadar genişti ki bu yaşına kadar sevgi görmeden büyümüştü.

Odasının kapısını açıp dışarı çıktı. Babası onu dışarda bekliyordu. İyi, huzurlu, eksik bir aile... Dışarıdan onları gören biri bunları görürdü ama bunlar sadece küçük kızın babasının, insanların onları nasıl görmesini istediği ile alakalıydı. O isterdi hayat ona göre şekillenirdi. Sadece bir kez onun isteği yerine gelmemişti onda da canından canını kaybetmişti.

Babası, küçük kızı görünce onu süzüp elindeki telefonuna geri döndü. Ona acele etmesini söylemek dahi istemiyordu. Onunla tek kelime dahi konuşmak istemiyordu.

O, sadece acısı.

O, sadece bir yabancı.

O, sadece büyütmesi gereken bir insan.

HALELHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin