Atilla kafasını öne eğdi ve William'ın acıyla inlemesi ile gözlerini yumdu.

Andrew yüzü gözü kan olmuş oğlundan çıkan acı dolu inilti ile öfkeli ve şaşkın gözleri William's kaydı ancak çocuğun hali daha çok sinirlendirdi.

"BU HAL NE!!" Sinirine engel olamadı. Atilla babasının ani yüksek sesiyle hafifçe sıçrayarak korktu.

"Baba-"

"Kes!"

Andrew öfkeden delirecekti.
"Jack!" Yardımcısına bağırdı,"William için doktoru çağır."

"Emredersiniz kralım." Jack koşarak malikanede girdi.
"Olivia," yaşlı kadın hüzünle lorduna baktı. "Buyrun Lordum,"

"Kraliçen nerede?"

"Odasındalar kralım, dinleniyorlar."

Andrew,"OĞULLARI BURADA BIRBIRLERINI DÖVERKEN O TEMBELLIK MI EDIYOR!!"Diye haykırdı sinirle. Hısımla malikaneye girdi ve yatak odasına çıkarak kapıyı bağırarak açtı. "Sen burada uyurken oğlanlar aşa-" Bilge'nin başındaki doktor ve yatakta alnında ıslak bezle yatan karısını görünce sustu ve duyguları tamamen değişerek korkuyla,"NE oldu?"diye sordu.

Bilge yorgunlukla gülümsedi,"Bir şey yok, biraz ateşlendim."

Doktor kalkıp selam verdi. "Kralım, Kraliçemiz midesini üşütmüş." Yutkundu. "Tekrar ateşi yükselince beni çağırdılar."

Olivia korkuyla,"Kralım, Kraliçemiz biraz rahatsız."bile diyememişti.

Allah, Bilge'nin yardımcısı olsundu.

Andrew karısının yanına gitti ve elini tutup dudaklarına götürdü.

Biraz sonra doktor gittiğinde Bilge iç çekti.

"Ateşin düştü biraz."

Andrew karısının yanına oturmuş alnına dudaklarını bastırdıktan sonra rahatladı.

Bilge yutkundu. "Sen ne diyordun?" Sesi fısıltı gibiydi. Yorgundu. Güldü,"Yine bağırıyordun."

Andrew,"Bilge, saray bahçesinde güzel bir manzara ile karşılaşmadım da ondan. Ama düşünme şimdi sen, kusura bakma"dedi. Bilge kafasını salladı. "Almira uyudu, birazdan uyanır. O uyanana kadar, dinlenmek istiyorum."

Andrew kafasını salladı. Karısının önce dudaklarını sonra alnını öpüp,"Tamamdır."dedi. "Seni seviyorum."

Bilge esnedi. "Bende seni seviyorum."

**

"Anlatın." Andrew çatık kaşları ile taht odasında ayakta durmuş iki oğlunu sorguya çekiyordu.

Atilla mutsuz ve yere bakan yüzünü kaldırmaya çok utandı.
William ise yerdeki fayansın desenlerini izlerken utanç içindeydi.
Baktı sorusu cevapsız kaldı burnundan soludu.
"Benim sinirimi bozmayın. Kalkıp ikinizi de döverim şimdi."diye dişlerini sıktı genç adam. "CEVAP VERIN!"

Iki oğlu da korkudan sıçradı ve Atilla boğazını temizledi. "
Suçlu benim. Hatalıyım, affımı istiyorum."

Andrew kafasını çevirip William 'a baktı. Otuz beş yaşında kucağına aldığı William ile otuz üç yaşında kucağına aldığı Atilla büyümüş eşek kadar olmuşlardı.

Şimdi kırk altı yaşındaydı.

Hala gençti.

Fitti.

Atilla on üç, William on bir yaşındaydı.

Boyları çok uzundu.

Ikisi de dövüşmeyi biliyordu ancak Atilla'da doğuştan gelen bir orantısız güç kullanımı vardı.

Taş yürekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin