II

2.7K 169 80
                                    

önceki bölüme toplamda 2 kişi yorum atmış olsa bile size yeni bölüm veriyorum böyle de iyi biriyim işte

Xx

"Günaydın Taehyung!" içimden mental olarak gözlerimi devirsem de yemekçi ablaya en sahte gülümsemelerimden birini verip tepsimi aldım. Benimle konuşmaya çalışmasını görmezden gelerek masama doğru ilerlemeye başladım. Evet kendi masama doğru. Kimse iznim olmadan masama oturamazdı. Hiç kimse.

Masaya oturduktan sonra çorbama bakmaya başladım. Neyse ki bu sefer alfabe çorbası hazırlamamışlardı. Yoksa Jimin yine çorbanın kendisine bir mesaj vermeye çalıştığını iddia edecekti. Belki de içinde harf olan yemekleri vermeyi bırakma sebepleri de buydu.

Daha fazla zaman kaybetmeden plastik kaşığımı şeffaf ambalajından dikkatlice çıkarttım çünkü kesinlikle yere düşürmek istemiyordum. Eğer düşürürsem gidip başka bir tane almam gerekecekti. Bunu yapamaya da üşeniyordum.

"Hey Hoseok! Gelip şuna bak."
Jimin'in sesi yemekhanede yankılanmıştı. Jimin'in ne diyeceğini tahmin ettiğim için gülmeye başladım.

"Çorba bana bir mesaj vermeye çalışıyor."

Jimin'in her şeyde bir mesaj bulabileceğini biliyordum. Alışmıştık buna. Yine de menüden çorbanın da kalkmamasını umuyordum. Yemekten zevk aldığım nadir yemeklerden biriydi.

Tabağımdaki çorba tamamen bittikten sonra tepsimi masanın kenarına ittim. Ceketimin cebinden defterimi ve kalemimi çıkartıp boş bir sayfa bulana kadar defteri kurcaladım.

Boş sayfanın üstüne yeni gelen çocuğu çizmeye başladım. Oldukça çizilmeye müsait bir yüzü vardı. Mükemmel yüz hatları ve bir modelin yakalanmamış güzelliği. Benim yeni modelimin.

Vücudunu çizmemeye karar verdim. Yüzündeki detayları doğru çizmek istiyordum. Doğru çizilmek zorundalardı. Yanlış çizilmesi felakete sebep olurdu.

Yine de vücudunu çizmek istemediğim halde ne giydiğini hatırlıyordum. Sıkı giyinmişti, burdaki herkes gibi. Kalın bir ceket, atkı ve uzun bir pantolon. Benim ceket giyme sebebim üşümem değildi.   Takım elbisemin eksik olmasını istemiyordum. Anlıyorsunuz değil mi? Ama takım elbiseyi sadece Salı ve Perşembe günleri giyiyordum, özel bir sebebi yoktu. Diğer günler iste diğer herkes gibi kazakla dolaşıyordum. Burada kıyafet konusunda oldukça genişler. Bu yanını seviyorum. Ne istersem getiriyorlar. Yani normalde depresif bir manyağı kravat ile baş başa bırakmazlardı, ama bana güveniyorlardı. Kendimi öldürmeye henüz niyetim yoktu. Daha hayatın anlamını çözememiştim ve bunu biliyorlardı.

"Selam?"

Karşımdan gelen sesle başımı kaldırdım. Gözlerim direkt yeni gelem çocukla buluştu. Hüzünlü gözleriyle ve trajik bir şekilde öpülmüş dudaklarıyla karşımda duruyordu. Başımı sallayıp tekrar defterime bakmaya başladım. Çizmeye devam edecekken çocuğun iç çektiğini duydum. Acınası bir iç çekişti. Kimin çocuğa benimle konuşmasını önerdiğini merak ediyordum. Büyük ihtimalle Seokjin'di. Başımı kaldırıp gözlerimle Seokjin'i aradım. Köşeden bizi izliyordu. Evet, kesinlikle o önermişti. Peki ama neden? Yani tamam biri benimle konuşmak isterse konuşabilirdi, bu benim için sorun değildi. Benimle konuşan kişiyi karnından tekmeleyip acılar içinde kıvranırken ona gülmeyecektim, ama dediği şeylere cevap da vermeyecektim.

"Oturabilir miyim?" diye sormasıyla başımı olumlu anlamda salladım. Karşımdaki sandalyeye oturup ikimizin ortasında duran masaya bakmaya başladı. Bir süre ikimiz de sessizce durduktan sonra masadan kalkıp gitti. Umursamadan çizimime devam ettim. Bir süre sonra geri geldi ve tekrar karşıma oturdu. Bu sefer gitmedi. Yanına yaşlı bir kadın gelene kadar sessizce durdu. Kadın kulağına eğilip bir şeyler fısıldadıktan sonra ikisi ayağa kalktı ve yemekhaneden dışarı doğru yürümeye başladı. Nereye gittiklerini merak ediyordum. Bakım evinin aptal programına göre sırada duş saati vardı, ama o da bir saat sonra başlıyordu.

Seokjin'in yanıma doğru yürüdüğünü görünce gözlerimi devirdim. Yanıma gelip "Teşekkür ederim Taehyung." dedi "Götlük yapmadığın için yani."

Ne demek istediğini anlayamamıştım. Neden bana yeni çocuğa götlük yapmadığım için teşekkür ediyordu? Peki ben neden yeni çocuğa götlük yapmamıştım? Bu yemekten sonra ekstra puding alabileceğim anlamına mı geliyordu?

Tabi ki de hayır.

Duş saati geldiğinde herkesin işini bitirmesini bekliyordum. Buradaki duşlar kabinli değildi çünkü intihara meyilli çok fazla çocuk vardı. Bu yüzden kimseyi yalnız bırakamazlardı. Benim de en son girmemin sebebi buydu. Duşumu yalnız almayı tercih ediyordum ve neyse ki bana izin veriyorlardı.

Seokjin'in "Taehyung? Sıra sende." demesiyle başımı kaldırdım. Ona şaşırmış bir ifadeyle bakmaya başladım. En son girdiğimi biliyordu ve daha yeni çocuk yıkanmamıştı. Bunu biliyordum çünkü duş saatinin başından beri burada oturuyordum ve geçtiğini görmemiştim.

Aklıman geçenleri okuyormuş gibi Seokjin "Herkes yıkandı, sıra sende." dedi.

Yerimden kalkıp duşlara bakmaya başladım. Gerçekten de boştu. Yeni çocuk nereye gitmişti peki? Herkesten ayrı olarak mı girmişti duşa? Bunun altında hangi sebep olduğunu merak ediyordum.

Daha fazla zaman kaybetmeden duşa girdim ve yıkanmaya başladım. Daha yarısını bile bitirmemişken Seokjin'in sesini duymamla arkamı döndüm. Üstümde hiçbir şey olmamasını umursamadan duvara yaslanmış bir şekilde bana bakıyordu.

"Senden bir iyilik istemem lazım."dedi ciddi bir ses tonuyla. Bu ses tonu normal değildi, genelde bizimle oldukça yumuşak konuşurdu.

Duşu kapatıp bütün ilgimi ona verdim. Her ne konuşacaksa bir an önce bitmesini istiyordum. Kenarda asılı duran havluyu bana uzattı ve ben de alıp belime sardım. Sabırla konuşmaya devam etmesini bekliyordum.

"Yeni çocuğu biliyorsun değil mi? Jungkook?"

Ah demek adı Jungkook. İlginçmiş.

Başımı olumlu anlamda sallamamla konuşmaya devam etti.

"Hepimiz başta senden korkacağını ya da çekineceğini düşünmüştük." Seokjin kaşlarımı çattığımı görünce güldü.  "Yine de beklediğimizin aksine o kadar da korkmuyor. Burada olma sebebini düşününce oldukça şaşırtıcı aslında. Ve hayır sana sebebini söyleyemem, onun özeli. Yine de seninle vakit geçirmesini tercih ederiz, Jimin gibilerindense, ne demek istediğimi anladın sen. Hala senden korkuyor ama en azından arkadaş edinmeye çalışıyor."
Geriye doğru bir adım atıp başımı olumsuz anlamda sallamaya başladım. Arkadaş edinmek istemiyordum. Arkadaş edinmeye ihtiyacım yoktu.

Seokjin'in yüzü düşmüş bir ifadeyle iç çekti. "Onun arkadaşı olmak zorunda değilsin Taehyung. İstersen ona yardımcı olabilirsin ama zorunda değilsin tamam mı? Zahmet etme." dedi sinirli bir ses tonuyla. Utanmış bir ifadeyle yere bakmaya başladım. "Gerçekten de dedikleri kadar soğuksun, değil mi?" diye cümlesine devam etti. Başka bir şey demeden de dışarı çıktı.

Evet, dedikleri kadar soğuğum. Benim gibi insanların arkadaşı olamaz. Benim gibi insanlar kimsenin kendisine yakınlaşmasına izin veremez. Benim gibi insanların arkadaşa ihtiyacı yok. Benim arkadaşım olduğunu hayal edin, Seokjin bunun benim için ne kadar zararlı olacağını fark etmiyor muydu?

Sessizce Seokjin'in uzaklaşmasını izledim, hala suçluluk duyuyordum ama bu konuda yapabileceğim bir şey yoktu. Üstümü hızlıca giyindikten sonra duştan çıktım.

Jumgkook'un burada olmasına sebep olan şeyin ne olduğunu öğrenmem gerekiyordu.


selenophileWhere stories live. Discover now