BÖLÜM 8 - Madde

5K 359 146
                                    

"Gidiyorum." demiştim işte.

Arkam dönük olmasına rağmen Sehun'un bana doğru yaklaştığını hissedebiliyordum.

"Ben gideceğimi söylemiştim." dedi kısık bir sesle.

Bu üç kelime insanın canını bu denli acıtır mıydı? Dişlerimi birbirine bastırdım. Şuanda sınır noktama gelmiş, ağlama doruğuna ulaşmıştım. İnsanların önünde ağlamaktan, güçsüz düşmekten nefret ediyordum.

"Bunu tartışmayacağım." dedim sesimi toparlamaya çalışarak.

Bir süre aramızda sessizlik oldu. Ben de o sırada bavulu hazırlamayı bitirmiştim bile. Zaten çok eşyam yoktu.

"Nereye gideceksin peki? Kalabileceğin bir yer var mı?" dedi sesinin tonu hiç değişmeyerek. Belli ki benimle mesafeyi korumaya çalışıyordu. Haklıydı da kim olsa böyle yapardı (!). Buz gibi davranarak karşısındakini üşütürdü.

Cevap vermemiştim çünkü gerçekten gidecek bir yerim yoktu. Burayı bile zor bulmuşken nereye gidecektim? Ama şuan en son umurumda olan şey buydu.

"Yok değil mi?"

Sorusuyla kendime geldim, "Hayır, gidebileceğim de kalabileceğim de hiçbir yer, hiç kimsem yok."

Ses tonumu korumaya çalışıyordum. Ona hislerimi açık ederek zaten hem kendime karşı hem de ona karşı yeni bir şeyler başlatmıştım. Doğru düzgün düşünüp davranmam olanaksızdı.

"O zaman sen kalıyorsun." dedi düz bir tonlamayla.

Benim adıma kararlar alma yetkisini ona kim vermişti? "Peki senin kalabileceğin bir yer var mı?" dedim ani bir çıkışla.

Arkamı döndüğümde neredeyse yüz yüze gelmiştik. Sehun birkaç adım gerileyerek konuşmaya başladı, "Bir şeyler düşüneceğim."

Durakladım, "Bir şeyler düşüneceğim de ne demek? Dışarıda kalmayacaksın değil mi?" dedim, yine yapmıştım, yine onun için endişelenmiştim. Galiba aşk denilen şey böyle bir şeydi. Onun hakkında endişelenmeden duramıyordunuz. Ya da ben böyle anormaldim.

"Hiçbir yere ait değilim demek. Dolabını geri yerleştir, gitmeni istemiyorum." dedi bakışlarıyla yarı dolu bavulu işaret ederek.

"Ben de senin gitmeni istemiyorum."

Evet istemiyordum. Gerçekten istemiyordum. Şuan fark etmiştim ki, gitmesini gönülden istemiyordum. Odayı büyük bir sessizlik kaplamıştı. İkimiz de ne diyeceğimizi bilemez halde orada durmuş birbirimize bakıyorduk. Hani güzel anlarda zamanı durdurmak istersiniz ya, işte ben şu anda zamanı durdurmak istiyorum. An güzel olmasa bile Sehun hala burada, tüm gerçekliğiyle tam karşımda.

"Devam etsek?" diyebildim sadece.

Sehun sorgulayan bakışlarını üzerime dikerken konuşmaya devam ettim, "Yani, ikimiz de kalsak. Sadece odayı paylaşan iki kişi olarak. Daha fazlasını isteyemem zaten." Son cümleyi adeta fısıldarcasına söylemiştim.

Sehun bu sözlerimden sonra biraz daha sessiz kalmayı tercih etmişti.

"Peki." Üstündeki kapüşonluyu çıkartarak dolabına astı.

Bunu duyduğum anda içime büyük bir su serpilmişti. Onunla yaşamak daha da zor olacaktı ancak onsuz yaşamaktan zor olamazdı herhalde. Belki de zamanla ona karşı tutumlarım değişirdi kim bilir.

1 hafta sonra

Bu bir koca haftayı nasıl geçirdiğimi bilmiyorum. Okul, ev ve iş dışında hiçbir yere gitmez olmuştum. Okula gidiyor gerekmedikçe sınıftan çıkmıyor, barda bazen fazladan mesai alıyor sıkı çalışıyordum. Eve gelince ya ders çalışıp ya da erkenden uyuyordum. Sehun'la konuşmuyorduk bile. Benimle mesafeyi gerçekten koruyordu. Normalde soğuk olan Sehun çok daha fazla soğuklaşmıştı. İki yabancıdan farksız kalmıştık sanki. İçimin ne kadar acıdığını, onu ne kadar özlediğimi en derinden hissediyordum. Doğru düzgün yemek de yememeye başlamıştım. Tüm düzenim bozulmuş kendimi alışkın olmadığım bir düzene zorlamaya çalışıyordum. Bu gidişle sağlığım hiç de iyi olmayacaktı. Hala Sehun hakkında endişeleniyor, eve biraz geç gelse kendi kendime teoriler üretiyordum. Kalbim kırılmıştı, binlerce parçaya ayrılmıştı.

Sen Kimsin ? |HunHan|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin