B. 2

32 2 1
                                    


Olum ben kime çarptım lan? Bu neden bu kadar uzun? Neden dişleri bu kadar sivri? Ben vampirlerin okulunda mıyım? Neden herkes bu kadar uzun? Neden ben bu kadar kısayım? Neden insanlar mal mal bana bakıyor? 

"Olum ben kime çarptım lan? Sen neden bu kadar uzunsun? Neden dişlerin bu kadar sivri? Ben vampirler okulunda mıyım? Neden herkes bu kadar uzun? Neden ben bu kadar kısayım? Neden insanlar bana mal mal bakıyor?" bu saydığım soruların ardından çarptığım kişinin yanındaki şahısın yani ikisinin de beni süzdüğünü fark ettim.

Ardından çarptığım kişi sorularıma cevap vermeye başladı "Vampirlerin prensine çarptın. Öyle yaratılmışım. Çünkü vampirim. Evet vampirler okulundasın. Öyle yaratılmışız. Sende öyle yaratılmışsın. Elf olduğun için olabilir mi? ve benden özür dilemeyecek misin?" Vampir prens mi puahahhahah birde özür dile diyor ya.

"Özür mü dileyim pardon da önüme şey gibi çıkmanız benim sorunum değil." Sırıtarak yüzüme bakarken kulağıma eğildi ve konuştu "Şimdilik güzelliğin için affediyorum ama bu öğle yemeğini benimle yiyeceksin" yüzüne mal mısın dercesine bakış attım ve tam özel bölgesine tekme atacakken bacağımı tuttu.

Bacağımı ters çevirdi ve bende bacağımla birlikte döndüm. Bacağımı sıktığı sırada sağ ayağımı tuttuğu için düşeceğimi bile bile sol ayağımı havaya kaldırıp ters dönerek yüzüne hafifçe bir tekme attım.

Tekmeyi atmamla birlikte elini ayağımdan çekti fakat bende yere düştüm.

Yere düşmemle yakışıklının inlemesini duymam bir oldu fakat aynı anda bende inlemiştim.

Herkes şok içinde bakarken ağızımı açarak konuşmaya başladım "Ya ne bakıyorsunuz Allah aşkına ya, şurada alt tarafı 12 yıldır taekwando'ya gidiyorum ne var bunda canım" Hepsinin gözleri daha da büyümüştü fakat yakışıklı kanamakla meşgul olan başına bakıyordu.

"Ayyy iyi misin valla ayağım çarptı" of of çok güzel yalan söylüyorum ya. Beyaz saçlarının arasından hem mavi hem de kırmızı olan gözleriyle bana baktı. "Ne var canım ayağım çarpmış olamaz mı, hmm hatta ben buna Allah çarptı diyeyim daha doğru olur." dedim.

Yanındaki 2. yakışıklı bana bakarak konuştu "Kızım sen nesin be koskoca vampir prensin kaşını patlattın helal lan sana" kendimi beğenmiş bir yüz ifadesi takınıp elimle omzumdaki saçlarımı geriye doğru savurdum.

"Aman her şeyi boş verin de ben size içimden yakışıklı 1 yakışıklı 2 diye lakap taktım o kadar kaşını yardım yakışıklı 1'in bari isminizi söyleyin de şu lakaplardan kurtulayım." bu kez ikisinin de beni süzdüğünü gördüm ve tam ağızımı açacakken aynı anda konuştular.

"Yakışıklı 1 ve 2 mi!?" başımı evet dercesine salladım ve elimi uzatıp "Ben Elfin" ikisi birbirine baktı ve en son yakışıklı 2 dayanamayıp ismini söyledi. "Ben Bert" ve elim havada kalmasın diye elimi tutup sıkmaya çalıştı.

Fakat ben izin verir miyim hayır. Elini tuttuğum gibi büküp Bert'i arkasına döndürdüm ve elini sırtına koydum. O acı içinde inlerken konuştum. "Kızlara biraz kibar olmayı öğrenin ahmaklar." elini hızlı bir şekilde bırakıp sırtına doğru hafif bir tekme attım.

"Kızım sen kız mısın onu bile bilmiyoruz nasıl kibar olalım." dediğinde başımı aşağıya doğru eğip özel bölgemi göstererek "Gösteriyim istersen" dedim.

"Olum bu kızda utanma filan yok var ya tam sana göre Lilith" diye lafa atladı Bert.

Başım eğik olduğu için saçlarım yüzümün önündeydi. Saçlarıma biraz üfleyip Bert'e ters bir bakış attım.

"Tamam abla sakin ol" diyerek ellerini havaya kaldırdığı sırada Lilith'e bakarak konuştum.

"Bu arada yemek teklifini kabul ediyorum şimdi benim sizi sürüklememi istemiyorsanız yürüyün." diyerek onlardan uzaklaşmak için arkama doğru bir adım attım.

Tam arkamı dönüp yürüyecektim ki bu kez önüme Darla çıktı.

"Ay yeter be sizde ne vampirmişsiniz kardeş bi salın beni, sizde gelmiyorsanız gidiyorum ben!" diyerek kendimden emin adımlarla Darla'yı yere serdim ve hepsini arkamda bırakıp yemekhaneye doğru yürüdüm...

Güçlü MelezDove le storie prendono vita. Scoprilo ora