"Oh iyisiniz ya tamam önemli değil" dedi. Kapattık. Yalan da değildi. Her yer camdı. Benim yüzümden demişti değil mi? Kokum sindiği için.

Camlara basmadan yatağa yaklaştım. Gözleri üzerimdeydi. Yorganı aşağı attım. Tuttuğum gibi sertçe çektim çarşafı. Yastıkları da attım yere. Hiçbir şey kalmamıştı yatakta. Eğildim ve hepsini kucakladım. Banyoya girdim. Kirli sepetini açıp içine bastım hepsini. Yatak odasına döndüm. Telefonu çıkarıp Can'ı aradım.

"Efendim" dedi.

"Can, Kader hanıma söyle odaya dört yastık, yorgan ve nevresim takımı getirsin" dedim.

"Tamam" dedi. Kapattım.

Kendime ait hiçbir şeyi görünürde bırakmamaya karar vermiştim. Makyaj masasının üzerinde duran kremlerin, makyaj malzemelerinin hepsini çekmeceye koydum. Tarağım, tokam ve bir iki parfüm vardı. Hepsini dolabın içine koydum.

Banyoya girdim tekrar. Diş fırçası, şampuanlar, kremler, kapatıcılar hepsini ilk çekmecede duran havluları çıkarıp oraya dizmiştim. Havluları diğerlerinin yanına dizmiştim. Bornozumu ve baş havlumu katlayıp ilk çekmeceye koydum içi derin olduğu için mutluydum.

Bu odada artık bir hayalet gibi yaşamaya karar vermiştim. Kıyafetlere yapacak bir şeyim yoktu şu anlık. Odaya döndüm. Etrafa baktım bana ait en ufak bir iz var mı diye. Yoktu. İlk girdiğimde nasılsa öyleydi. Dağınıklığı hariç. Kapı çaldı. Açtı.

"Abi, yengemin istedikleri" dedi. Kollarının üzerinde nevresimi takılmış yastıklar ve yorgan vardı. Aldı elinden yatağa bıraktı.

"Can, el süpürgesi ve vileda lazım" dedim.

"Tamam" dedi ve kapıdan ayrıldı.

Yatağın üzerindeki yastıkları kenara koyup içinden çarşafı aldım. Siyah saten çarşafı yatağın üzerine açtım. Olduğum tarafın kenarlarını içine sokup diğer tarafa geçtim. Orayı da hallettikten sonra yastıkları aldım. Çift çift koydum onları da. Peşine de yorganı serdim. Artık ben kokmuyordu. Artık odada bana ait görebileceği bir şeyde yoktu. Kapı tekrar çaldı. Açtı.

"Abi bunlar" dedi. Süpürgeyle viledayı uzatırken. Aldı ve içeri koydu ikisini de. Kapıyı kapattı.

Elindeki süpürgeyle cam parçalarını bir kenara süpürmeye başladı. Neredeyse odanın her yerine dağılmıştı. O onu toplarken bende yerdeki kıyafetleri kaldırdım. Bazısı benim bazısı onundu. Hepsini kirli sepetine attım. Uğraşamazdım. Havaya fırlattığı fotoğraflara baktım. Baranla olan fotoğraflarıma. Onun magazine çıkan fotoğrafının yanında çok masumdu. Gülümsedim. Zarfın içine koydum fotoğrafları. Komidinin üzerine bıraktım. O da çoktan camları toplamış, yeri silmişti. Odası beni hiç tanımadan önce nasılsa öyleydi. Bitmişti. Etrafa baktım bir şey kaldı mı diye kalmamıştı sanırım. Hiç olmamışım gibi.

🕊

Mutfakta Işık'la olanları konuşuyorduk. Çok korkmuştu. Anlattım. Dedim ki abin ihaleyi kaybettiği için sinirlenmiş. Elini aynaya vurmuş, ayna yerinden oynayıp balkon camına düşmüş sonrası kıyamet. İnanır mıydı? İnanmış mıydı? Bilmiyordum ama abin sinir krizi geçiriyordu da diyemezdim. Işık'ın telefonu çaldı. Müsade isteyip ayrıldı yanımdan. Can geldi mutfağa.

"İyi misin yenge?" diye sordu.

"İyiyim" dedim.

"Çok nadir olur bu" dedi. Birinin bir açıklama yapmasını beklediğimi zannediyordu sanırım.

"Ne zaman olur?" diye sordum.

"Şey" dedi söyleyip söylememek arasındayken.

"Ney Can?" dedim.

TUTSAKWhere stories live. Discover now