4. bölüm.

647 41 20
                                    

Bu bölüm Tanrısal bakış açısıyla yazılmıştır.


.

Akşam Jungkook, her şeyden habersiz şekilde yarın yanında götürmek için kurabiyeler hazırlıyordu. Amacı, onlardan Taehyung'a ve birkaç kişiye daha ikram edip insanlarla arasını iyi tutmaktı. Yatılı olacağından dolayı kiminle kalacağı da sıkıntıydı. Muhtemelen kızlardan biri onunla kalmak isteyecekti, bunun düşüncesi bile kötüydü. Çünkü Jungkook, kızları sevmezdi.

Aslında bu geziye bir yandan gitmek istemiyordu, çünkü bunun için kardeşini anneannesine bırakmak zorundaydı. Jungkook, annesini trafik kazasında kaybetmişti, babası ise bundan dolayı onları bırakmıştı. Yalnız başına kardeşi ile kalmıştı.

Anneannesiyle haberleşip kardeşi Junseo'yu onlara bıraktı. Ardından Taehyung'u arayarak nerede toplanacaklarını sordu. Okulun olduğu yere otobüse binerek gittikten sonra gezi otobüsünü beklemeye başladılar.

Okulda ki çoğu öğrenci dünkü iki post yüzünden Jungkook'a garip şekilde bakıyorlardı. Jungkook hiçbir şeyin farkında değildi, Taehyung'ta ona bir şey söylememişti. Jen halinden gayet memnun görünüyordu, tabii kim okulun yeni gelen yakışıklı çocuğu ile shiplenmek istemezdi ki?

Gezi otobüsü gelip, herkes bindiğinde Jungkook en köşede bir yere oturdu. Dikkat çekmek istemediği belliydi. Taehyung, ilk başta Yoongi'lerin olduğu yere geçse de sonradan Jungkook'un olduğu yere baktı. Jen, yanına oturmak için yaklaşıyordu. Taehyung bu sefer ani hareketler ile Jungkook'un yanına geçip 'Burası dolu, işine' der gibi bir bakış attı karşısında duran Jen'e.

Jen gittikten sonra Jungkook, Taehyung'a dönerek teşekkür etti. Çünkü o kızla yan yana durmayı düşünmek bile midesini bulandırıyordu. Yolculuk üzerinden yaklaşık bir saat geçtikten sonra Taehyung acıktığını kendi kendine söylenmişti. Jungkook, yanında getirdiği kurabiyelerden Taehyung'a uzatıp yemesini söyledi.

Görünüşe göre kurabiyeler Taehyung'un hoşuna gitmişti. Taehyung, Jungkook'u instagrama girmemesi için oyalamaya çalışıyordu. Ama bu, çok uzun sürmemişti. Taehyung uykuya dalınca Jungkook telefonu ile ilgilenmeye başlayıp dünkü postları görmüştü.

Ağzı bir karış açılarak gönderilere bakıyordu. Okula geldiği 4 gün olmuştu ve bunlar, gerçekten saçmaydı. Önceden uyarıldığına göre itiraf sayfasında böyle bir şey bekleniyordu, ama Taehyung'un postu? Bildiğin iki kişi arasında dedikodusu çıkmıştı.

Jungkook, yalanlardan nefret ederdi. Taehyung'u uyandırmak istedi ama ne diyeceğini bile bilmiyordu. Dün, okulun müdürünün oğlu ve seoulun en zengin ailesinin bir çocuğu olduğunu öğrenmişti. Ondan hesap sorma gibi bir durumu da yoktu. Öbür okulundan zorbalık iddiasıyla nakil edilmişken, buradan da taciz suçlaması ile atılmak istemezdi.

Avuçlarının içi terlemiş, ne yapacağını düşünüyordu. En sonunda gidecekleri yere vardılar. Otobüsten inince kimsenin yüzüne bakacak cesareti kendisinde bulamıyordu. Tek arkadaşı olduğunu düşündüğü Taehyung'ta böyle bir şey yapınca tek başına kalmisti ortalıkta.

Taehyung, Jungkook'un halinden postları gördüğünü düşünmüştü. Ve bunu sordu da.

"Jungkook, iyi misin? Kızarmışsın."

"Ha? iyiyim. Heyecanlandım sadece."

"Öyle olsun bakalım, takip et beni."

Gördüğünü belli etmiyordu, belki sonra sorardı belki de hiç. Taehyung'u takip etmeye başladı. Herkes bir alanda toplanıp odaları ayrıştırmaya gelmişti sıra. Herkes birini bulmuştu, ortalıkta sadece Jen, Jungkook, Lisa, Miyeon ve Taehyung kalmıştı.

Miyeon Taehyung ile, Jen ise Jungkook'la olmak istiyordu. Ama son anda Taehyung, Jungkook'un onunla kalabileceğini söyleyerek onu ve kendisini kurtardı. Arkadan birkaç öğrenci bu karara 'ooo'lamıştı.

Kalacakları oda büyüktü. Ama bir sıkıntı vardı, odada sadece iki kişilik tek bir yatak vardı. Yani bu demek oluyordu ki, aynı yatakta yatacaklardı.
Jungkook, Taehyung'a dönerek;

"Niye sadece tek yatak var? Hep böyle mi oluyor?"

"Normalde iki tane olurdu. Son oda bize kaldı sanırım."

Taehyung, Jungkook'un aksine hiçte şaşırmış gibi görünmüyordu. Belki, kaynaşmaları açısından bu daha iyi olurdu. Odadan biraz bahsetmek gerekirse; beyaz mobilyalı, orta boyutta bir televizyon, banyo ve iki-üç koltuk.

Yatak dışında bir sorun yok gibi görünüyordu. Jungkook, artık olayı sormak için Taehyung'a döndü.

"Taehyung, o postlar.. niye öyle bir şey paylaştın?"

"Seni korumak için. Yoksa rahat bırakmayacaklardı."

"Seninle shiplenerek mi? Daha geldiğim 4 gün oldu ve dedikodum çıkıyor. Ne hoş."

"Miyeon'nun sana takacağını söylemiştim."

"Olayı büyütmezlerse sorun değil."

"Büyütürler. Ama artık arkandayım, seninle uğraşırlarsa ben de onlarla uğraşırım."

Olaya bir kere girmişti artık Jungkook, çıkabilir miydi? Ya Taehyung ya da Jen. İkisinden biri ile dedikodusu çıkacaktı. İkisi de olabilirdi?

Pek bir şey konuşmadılar. Jungkook, koltuğa gidip uzanmıştı. Yemek vaktine kadar uyudu. Taehyung ise onun başında oturuyordu, birkaç fotoğrafını çekti. Uyurken çok masum görünüyordu Jungkook.

Taehyung'ta fark etmeden tam yanında ki koltukta uyuya kalmıştı. Bu yüzden de yemek vaktini kaçırdılar. Kalktıklarında saat 19.00 gibi bir şeydi.

Jungkook heyecandan dünden beri uyuyamadığı için yatmıştı. Taehyung ise onu izlerken uyuya kalmıştı.

.

Tanrısal bakış açısı ile yazamadığımı fark ettim bu yüzden geri kalanı Jungkook'un bakış açısı ile yazacağım. Diğer bölüm bu bölümle bağlantılı olacak.

Belong.Where stories live. Discover now