IV

348 29 47
                                    


Voldemort, mektubu yazarken Snape arkasından onu izliyordu. "Ne yapmalıyız?" Voldemort ilk defa ne yapacağını bilmeyerek konuştu. "Her gün çocuğum kaybolup çıkıyor değil."

Snape hafif bir şekilde gülümsedi. "Resmi yazmamız mümkün değil, sevgili oğlum diye başla, 1 ay sonra buluşacağımızı yaz" Voldemort kaşlarını çattı. "Bir ay çok fazla zaman dilimi, iki hafta olsun" sabırsızlıkla dedi.

Snape iç çekti. "Birazcık da olsa sabırlı olabilir misin?" Voldemort hayır anlamında başını salladı. "Horcrux'larını toplayamadın bile-"

"Halledeceğimz bir hafta sonraya ayini hazırla." Snape yenilgiyle içini çekti.

Onlar mektubu yazmaya devam ederken, kapı çaldı. "Gel" Voldemort mektuptan başını kaldırdı.

"Alexander Wang, değil mi?" Alexander eğildi. "Evet, Lord'um" başını eğik tutarken cevapladı. "Ne için geldin?" Voldemort talep etti.

"Efendim, güvenilir bir kaynak Harry Potter'ın kaybolduğunu bana bildirdi." Tok bir sesle cevapladı ve devam etti. "Zümrüdüanka Yoldaşlığının şu an haberi yok ama kesinlikle herhangi bir zaman olacaktır."

Voldemort şaşkınca baktı. 'Işığın kurtarıcısı kayboldu mu?' Başıyla onayladı. "Nerde olduğunu biliyor musun?" Alexander başını iki yana salladı. "Hayır, Lord'um."

"Onu bulmaya çalışmayın" Voldemort bir süre sessizlikten sonra konuştu. "Afedersiniz ama niye Marvy?!" Voldemort bariz bir şeymiş gibi devam etti. "Çocuğum, çocuğumu bulmuşken bırakamam tekrar olmaz." Snape sustu. "Haber gelirse bana bildirin" Alexander ayağa kalktı ve baş selamı verdi. "Elbette, Lordum."

__Mervy'den gelen pov değiştirme yetkisi 🤙__

Harrison dükkandan çıktıktan sonra asasına baktı. Bu Harry Potter'ın asasıydı. Ve planına göre artık onu kullanamazdı. Ara sokaklara girip gezinmeye başladı, sahafçı, ikinci el kıyafetçiler, güzellik mağazaları, kuaförler...

Biraz daha gezindikten sonra eski püskü tahtaları dökülecek gibi duran dükkana girdi. Dükkan asa'cıydı. Kapıdan içeri girince zil sesi geldi. Yaşlı bir adam bir kapıdan çıktı. "Müşteri ha... Uzun zamandır yoktu. Merhaba genç evlat, asa için geldin değil mi?"

"Evet" Adam başını salladı ve ona yaklaştı. Ani bir hareketle onun cebinde ki asasını çıkarttı. "Çobanpüskülü ve anka kuşu teleği... 27.9 cm uzunluğunda..." Asayı incelerken devam etti. "Ollivanders'ın asalarından biri değil mi?"

Harrison ağzını açtı ama adam yine sözünü kesti. "Elbette öyle..." Harrison sınırlı bir şekilde adamı durdurdu. "Tam bir kabasınız, işinizi hâlledin hemen"

Adam gözleri büyüdü ve onayladı. "Elbette, ben asayı Ollivander'sten farklı olarak, kullanılacak eşyaları müşteriye seçtirip yapıyorum. O yüzden lütfen beni takip edin, bayım."

Adam başka odaya girerken Harrison onu takip etti. Her bastığı tahta gıcırdıyordu. Ciddi bir değişiklik lazımdı, dükkana. "İlk önce ağacınızı seçeceğiz... Lütfen gördüğünüz tahtalara elinizi uzatın ve şunu diyin, montre moi ce que je veux"

Harrison adama bir şey söylemedi ama dediğini yaptı. "Montre moi ce que je veux" elini tahtalarda gezdirmeye başlarken mırıldandı. Bir eski ağacın üstünde durdu. Adam ona yaklaştı. "Yaratılış ağacı, ağaç tümüyle lanetli bir ağaçtır. Gücü gizliden isteyen kişiler seçer. Esnek bir ağaç, onu bana getiren elmasından yediğini ve en güzel şey olduğunu söylemişti. Ama adam daha bana parasını veremeden ölmüştü, yazık." Adam onu taşıdığı tepsiye koydu.

Verdadero y falso Where stories live. Discover now