"Leydi Diana."

Bilge kafasını salladı. "Diana. Kim bilmiyorum bile ama benim dikkatimi çektiyse erkekleri düşünemiyorum. Ben esmerim. Ten rengim açık sadece başka hiçbir renk yok bende. Kahve var siyah var. İlgi çekmiyor renklerim. Siyah beyazım."

Olivia güldü,"Lordumuzla arandaki tek fark göz rengin. O da sarışın ya da kumral değil."

Bilge aşık olduğu gözler aklına gelince sırıttı,"Ama nasıl sert bakıyor boncuk?"

Olivia iç çekti,"İsa Mesih üzerine yemin -"

Bilge sözünü kesti,"Sizin bu yeminleriniz yüzünden ben çarpılıcam bir gün."

Olivia kahkahalarla devam etti. "Çok güzelsin Bilge." Derin bir nefes aldı,"Yüzün gibi kalbin de güzel, ruhun da güzel."

Bilge esnedi.
Olivia,"Kaçma şunları yapıp!"diye kızdı. "Emin ol ki Lord Andrew senin güzelliğinin paha biçilmez olduğunun farkında ve sana deli gibi aşık."

Bilge,"Rusya'da."dedi. "Rus kızları da sarışın maviş."

Olivia kızdı,"Bilge!"

Bilge ona bağıran kadınla omuz silkti. "Özledim ve korkuyorum. O lord. Kral olabilir, güçlü, kudretli, yakışıklı, lanet olsun !" Sinirlendi. "GİDER BAŞKASININ KOYNUNDA MUTLULUĞU ARAR DİYE KORKUYORUM!"

Olivia ayağa yavaşça kalktı. "Yapma."

Bilge omuz silkti,"Ne zaman geleceği de belli değil şerefsizin."

Olivia dudağını ısırıp ,"Çok ayıp."diye homurdandı.

O sırada aşağı inen Thomas, Bilge ile oturmuş lak lak yapan yaşlı kadına kaşlarını çatarak bakmış ve bu bakışı fark eden tombul Olivia,"Neyse ben gideyim."dedi boğazını temizledi.

Bilge anlamadı,"Nereye? Otur şurada. Konuşuyoruz."

Thomas, büyük salonun ihtişamlı koltuk ve mobilya takımlarının etrafından dolanarak tavana kadar yüksek büyük bahçeye çıkan cama yürüdüğünde Bilge'nin gözüne irişmişti.

Öfkeyle gözlerini yumdu ve derin bir nefes aldı.
"Bir dakika."diye konuştu elini havaya kaldırıp yürüyecek kadına.

Olivia kızın aniden değişen ruh halini anlamadı.

Bilge,

Sinirlenmişti.

Ama niye?

"Thomas!!!"diye bağırdı.

Thomas bahçe camının kapısını tam açacakken eli havada durmuş hızla leydisine dönmüştü. "Buyrun leydim,"

Bilge sinirle ayağa kalktı ve eteğini eliyle düzelttikten sonra sakin adımlarla kısa boylu kızıl uşağa yaklaştı.

"Öncelikle,"dişlerini sıktı. "Leydinin yanından geçerken hangi hadle selam vermezsin."

Thomas ondan on beş santim uzun kadın yaklaştıkça yutkunma ihtiyacı hissetti.

O kahverengi gözleri gerçek bir panter gibi bakıyordu. "Aff-affedin leydim. Ben siz-"

"Kes."diye tısladı Bilge. "Ve sen kim oluyorsun da yanımda oturan bir insana bakışların ile korku vermeye çalışırsın!" Birden bağırdı.

Thomas korkuyla irkildi. "Leydim ye-yemin ed-"

Bilge,"Sana sesini kesmeni söyledim!"diye bağırıp tekrar cümlesini böldü.

"Sen,"dedi. "Kimsin?" Ellerini yumruk yaptı,"Seni öyle bir döverim ki Thomas," sinirle gülümsedi. "Annen gördüğünde tanımaz seni."

Yumruk yaptığı elini hafifçe havaya  kaldırması ile kendisini korumak için refleksle irkilen adama,"Duydun mu beni?"dedi.

Taş yürekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin