"Lord Andrew geldi!"

"Lordum!"

"Lizzy kalk seni sersem Lord köye geldi!"

Gibi sesleri duydu Bilge.

Andrew çamurlu yolda Bilge düşmesin diye kızı yavaşça koluna girdirtti. "Bir elinle eteğini hafifçe kaldır."diye uyardı kızı. "Ama çok değil, ayak bileğin görünmesin."

Bilge kafasını salladı ve denileni aynen uyguladı.

Evet daha rahat yürüyordu.

Herkes evlerinden çıkmış Andrew 'e saygıyla selam verince Bilge gülümsedi. "Neden insanlar titriyor?"

Andrew normal bir şekilde,"Korkuyorlar."dedi.

Bilge şaşırdı. "Senden mi?"

Andrew karısına kafasını eğerek baktı,"Leydim,"dedi. "Beni ilk tanıdığınızda nasıl bir adam olduğumu ne çabuk unuttunuz böyle?"

Bilge tebessüm etti,"Yok, unutmadım. Halkına da değiştin sandım."

Andrew,"İsa korusun."dedi.

Derin bir nefes aldıktan sonra muhafızlara birlikte bir eve girdiler.

Ev halkı Andrew 'e en rahat koltuğu gösterip,"Buyrun lordum."dediler.

Andrew hamile karısını yavaşça oraya oturtup yanına geçti.

Bu köylüleri şaşırtan ilk davranışıydı.

Bilge evi inceledi. Kasvetli küçük bir köy eviydi. Evin içinde yarı felçli bir dede vardı. Ayaklarını uzatmış, uzattığı ayaklarını da battaniye ile kapatmışlardı.

Bir küçük bebek vardı, Bilge'ye Atilla'yı anımsatıyordu. Ama bu kızdı.

Andrew evin hanımına,"Kaç yaşında?"diye sordu.

Sesi ve duruşu o kadar sertti ki Bilge eskileri anımsadı.

Kadın,"Beş aylık efendim."dedi kucağındaki çocuğun duruşunu düzelterek.
"Ver,"dedi Andrew direkt.

Bu ev halkını şaşırtan ikinci şeydi.

O ana kadar kimse Andrew 'in bebek tutabildiğini değil bilmek, düşünmüyordu bile.

Kadın düşürür korkusunu bastırıp Emire uydu ve bebeğini Andrew 'e verdi.

Andrew kucağına bebeği aldığı gibi ağlamaya başladı küçük bebek.

Genç adam kızın hem poposundan hem karnından tutarak onu havaya kaldırdı ve indirdi. Kaldırdı ve indirdi.

Bu da ev halkını şaşırtan üçüncü davranıştı.

Bebek biraz sonra kıkırdadı. Andrew sakinleşen bebeği kendisine çevirdi ve yüzüne baktı.

"Güzel bir bebek."dedi kadına.
Evdekiler korktu. Alır gider diye düşündüler. Yaşlı dede hariç. O alsın diye dua ediyordu, belki torununun hayatı kurtulurdu.

Kadın kafasını sallayarak, korka korka teşekkür etti.

Andrew evin babasına döndü,"Durumun iyi mi?"

Kirli sakallı adam başını utançla eğdi. "Bu sene, lordum. Ekinler yandı."

Andrew,"Gübreyi çok mu attın?"dedi tek kaşını kaldırıp.

Adam,"Ben Amerika'dan geliyordum. Hanım, ben yokken yetişmeye çalışmış ancak olmamış."dedi.

Andrew,"Jack,"dedi kapıda bekleyen yardımcısına. Jack başını eğdi,"Emredin lordum."

Taş yürekWhere stories live. Discover now