Bilinmeyen Sırlar

En başından başla
                                    

Zerya ister istemez üzülüyordu. Mirhan'a gönül kırgınlığı vardı. İnkâr etmiyordu onu kalbiyle hiçbir zaman affetmeyecekti belki , lakin hastanede kulağına söylediklerini de unutamıyordu.

Fısıltı halinde "senin çektiğin acının yanında hiçbir şey ama bilki bende mutlu değilim ve hiçbir zaman mutlu olamayacağım. Senin ahın yakamı hiçbir zaman bırakmayacak." dedikten sonra bir yakarış gibi "ben sevdiğim kadına enişte oldum" demişti.

Zihninde canlanan sözcükler gözünden bir damla yaşın akmasına sebepti. Gözündeki yaşı silip ayağa kalktı. Şimdi ağlayıp zırlamanın ne yeri ne vaktiydi.

Azad 'senin için bu kadarına katlandım daha fazlasını benden bekleme ' diyerek tavrın net bir şekilde belirtmişti. Şimdi de arayıp gelmesini istemek haksızlık olur gibiydi. Kocasının içine düştüğü zor durumun , karmaşanın farkında olarak gelin odasına ilerledi. O bu anları yaşamıştı. Artık inkâr etmek istemiyordu. Bu anları elinden alan iki kişiyi gerçek anlamda hiçbir zaman kalbiyle affetmeyecekti.

Biri kocası...diğeri ise abisiydi.

Özellikle abisine olan kırgınlıkları geçmeyecekti. Onunla eskisi gibi abi kardeş ilişkileri hiçbir zaman olmayacaktı. Şimdilik sadece çektiklerine kefaret olsun diye yanındaydı. Düğünden sonra yine iki yabancı gibi olacaktı. Birbirini seven iki insanın kavuşmasına vesile olup aradan çekilecekti. Belki Azad bunun farkında olduğu için kendisini bu kadar hırpalanmasına karşıydı.

İçeriye girdiğin de odada büyük bir curcuna vardı. Minik kızı halasını hayranlıkla izliyordu. Samira ve Serap gelinin etrafında dönüp son rütuşları yapıyorlardı.

Samira , yatağa oturup Hivda'nın ayakkabısını eline aldı. Elinde ki kalem ile ve yüzünde kocaman bir sırıtışla "ayakkabının altına en kolay silinecek yerine ben ve Serap'ın adını yazıyorum." yüksek sesli bir kahkaha atıp "yanlarına da Sis ve Karan'ın ismini de minik bir not düşüyorum. Olacaksa tam olsun." diye keyifle şakıdı.

Aşmi meraklı bir şekilde ona bakıp dudaklarını büzerek "benim adımı da yaz" Aşmi'nin söyledikleri odadaki herkesin kahkaha atmasına sebep olmuştu. Zerya kızının saçlarına dudaklarını bastırırken Asır huysuz bıir şekilde kollarını bağlayıp "Seni babama ve Sis amcama söyleyeceğim" diye isyan etti"

İki çocuğun tatlı didişmeleri herkesin yüzünde tebessüm oluşturdu. Hivda'nın küçük yeğenini kucağına alıp "sen kardeşine kızdınmı? "

Aşir in şikayetleri devam etti "ben sana da kızgınım"

Hivda'nın ve kızlar şaşkınla "neden" dediklerinde , Aşir ciddi bir tavır büzdüğü dudaklarıyla "sen neden evleniyorsun." diye isyan etti. Babasının oğluydu ve bunu her hareketiyle belli ediyordu.

Hivda onun gönlünü almak ister gibi sesli bir şekilde öpüp "halacağım bende annenin babana aşık olduğu gibi Mirhan'a aşık oldum. Bu yüzden evleniyorum." diye açıklama da bulundu.

Zerya tek kaşını kaldırıp oğlunun vereceği cevabı merakla bekledi. Zira az çok tahmin edebiliyordu. Serap onun kulağına eğilip "çocuğu ince yerinden vurdu." Samira kafasını sallayıp onu onayladığnda Aşir annesine bakıp "annem bana aşık" diye büzdüğü dudaklarıyla isyanlardaydı. Hivda'ya surat asarak kollarını annesine uzatıp "anne bana aşık beni seviyor" diye küçük bir zerdenişte bulundu.
Zerya oğlunu kucağına alıp dudaklarını saçlarına bastırıp oğlunun kokusunu içine çekti ve gülümseyerek "tabi ki ben oğluma aşığım. Oğlum benim prensim " bakışları yatağında ki kızıba döndüğünde "kızımda prensesim. "

Aşmi elleriyle alkış yapıp "ben prensesim." diye yatağın üzerinde zıpladı.

Zerya kucağında ki oğluyla arkadaşlarının heyecanı yüzünde kocaman gülümsemeye başladı. Birazdan gelini almaya gelinecekti. Dışarıdan gelen seslerle gelin alayının geldiğini anlaması zor olmadı. Kucağında oğlu kızının elini tutup kızların elbiselerinin eteklerini toplamasıyla balkona çıktılar. Mirhan elinde bir buket kırmızı gül ve elini tuttuğu küçük Bekir Affan'la beraber sis bombalarından çıkan dumanlar ile iki sıra olan Mirşah erkeklerinin yanında aynı şekilde ellerinde arbane çalan kızlarının arasında yürüyordu. Bahçede buke delale şarkı sözleri yankılanıyordu. Zılgıt alkış sesleri bir aradaydı.

Mardin'e Tutsak. Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin