23.Sır

4.1K 344 22
                                    

Merhabaaa gençler,

Şu gergin geceye bir bölüm bırakmak istedim. 'Memleket bu haldeyken mi?' diyenleri duyar gibiyim. 😅🤣

Şaka bir yana, vatanımız için her şeyin hayırlısını ve en güzelini diliyorum. 🌸

Hepinizi kocaman öpüyorum. 🥰😘

***

Masmavi gökyüzünde bembeyaz bulutlarımız vardı. Yemyeşil çimenlerin arsına yattığınızda ve başınızı gökyüzüne kaldırdığınızda, dalgasız dingin bir denizde yüzüyormuşsunuz gibi hissederdiniz. Beyaz pamuklara benzeyen bulutlar hep farklı suretlerde görünürdü. Benim Çiçek ile en çok sevdiğim aktivite de buydu. İkimiz lise yılların da iken, bunu sıklıkla yapardık.

Çimenlere yatar gökyüzünü izler, bulutları şekillere benzetirdik. Anılar acımasız birer hançerdi, kalbimi deşti geçti. Şimdi küçük bir küreden mavi evime bakarken sanki tüm hayatım bir yalanmış gibi hissediyorum.

''Sormayacak mısın? Bunun için burada değil misin?'' Zehirli sesi etrafımı kuşatırken bir adım geri giderek bakışlarımı küreden onun kuyuyu anımsatan gözlerine çıkardım. İstediği şeyi sormayacaktım. Gözlerinde bunun hevesini görüyordum. İstediğini ona vermeyecektim.

''Sen gerçekten Akirli Kadını mısın?'' Daha saçma bir soru olamazdı sanırım. İnce kahkahası tüylerimi havaya dikti. Korkutucuydu!

''Sanırım öyleyim.'' 

''Akirli Kadınlarının artık yaşamadığını sanıyordum.'' Bilmiş bir tavırla başını salladı ve hala gezegenimin göründüğü kürenin camına tırnaklarını sürttü.

''Ahh zavallı insan kadınlar, sizlere çok üzülüyorum.'' İçli sesiyle dudaklarını sarkıttığında gerçekten üzülmüş olduğunu düşünebilirdim. Eğer gözlerinde ki alaylı ifadeyi görmeseydim.

Bu kadın deliydi!

Ses çıkarmadan dramatik sahnesini bitirmesini bekledim.

"Kandırılması çok kolay varlıklarsınız. Sanırım size bu yüzden zaafları var." Bize yaftaladığı 'aptal' muamelesi ile yüzüm gerildi. Yavaşça öfkelenmeye başladığımda onun üstüme doğru gelen kendinden emin adımları ile öfkem kuyruğunu kıstırıp geri gitti.

Geri adım atmamak için ayaklarımı yere resmen yapıştırdım ve beynim üst üste emirler yağdırdım.

'Sakın geri gitme! Sakın, korktuğunu belli etme!'

Tam karşımda durduğunda, göz göze gelebilmek için başımı kaldırmak zorunda kalmıştım. Boyu benden uzundu. Hatta, Rheyold'un boyuna yakındı. Kadın olsalar da Akirli kanı taşıyordu. Bizim dünyamızdaki erkelerden bile güçlü olduklarına emindim. Yani isterse beni tek hamlede yere sererdi. Belki elini bile kaldırmasına gerek kalmazdı. Yavaşça ince kemikli elini kaldırdığında gözlerim hafifçe kısıldı. Düşündüğüm her şey başıma gelmek zorunda mıydı? Nefesimi istemsizce tutarken kitabı göğsüme sertçe bastırdım. 

Sivri tırnakları saç tutamlarında yavaşça gezindi. Onun saçları simsiyah halatlara benziyordu. saç tellerimi parmakları arasında kıstırarak dokundu. Daha sonra çene çizgimden yanaklarıma geldi ve tenimi tırnakları ile dürttü. Sızlayan yanağım ile burnumu kırıştırdım. Kendimi geri çekemeden baş parmağı dudaklarımı araladı ve yüzüme doğru eğilerek ağzımın içine bakmaya başladı. Rahatsızlıkla bileğini tuttum. Soğuk teni ılık tenimle çarpıştığında ikimizde duraksadık.

''Ne yapıyorsun?'' dedim şaşkınlıkla. Ağzım açık olduğundan sesim garip çıkmıştı.

Kaşları hafifçe çatıldı ve küçümseyen ifadesi ile bana baktı.

KaçışHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin