Bilge güldü,"Andrew, Katherine geldi,"dedi sonra aniden ciddileşerek. "Katherine, Elizabeth 'den büyük olan mıydı?"

Genç adam acıyan erkekliğiyle kıza cevap verirken homurdandı,"Evet."

"Ne oldu da gitmişti?"

"Katherine, babamın tecavüz etmeye çalıştığı kız kardeşim. Annem, Elizabeth ile birlikte bu olayda Katherine 'i suçladı. Kendi öz kızını kocasını ayartmakla suçladı. Katherine 'i yaşlı bir lordla evlendirdiler ve onu meydanda rezil kepaze ederek İrlanda'ya uğurladılar."

Bilge şaşırdı,"Gün gelecek annen benden güzel bir dayak yiyecek." Sinirlenmiş, üzülmüştü.

"Ben ve Edward savaştaydık onu evlendirmeye çalışıp meydanda rezil ettiklerinde. Ama babamın tecavüzünde bizzat şahitlik ettiğimden kimin doğru söylediğini biliyorum. Yine de Leydi Rosa her zamanki gibi, engellenemez."

Bilge,"Dediğim gibi bir gün kesinlikle o dayağı benden yiyecek."diye fısıldadı.

Andrew,"Sende benden,"diye fısıltısını taklit etti. "Az önce bana eziyet çektirdin şimdi dedikodu yaptırıyorsun."

Bilge göz devirdi,"Sadece sarıldım."

Andrew kızın çenesini tutup,"Elin rahat durmuyor bebeğim, elin."

Bilge adamın maviş gözlerine, büyüleyici kokusuna ve az önce kurduğu cümledeki kelimeyle aşktan erirken,"Ne dedin sen?"diye fısıldadı.

Andrew çapkınca tebessüm etti. Bilge'nin hamileliği Andrew 'in çok hoşuna gitmeye başlamıştı.

Duyguları dibine kadar yaşıyordu kız.

"Ne dedim?" Bilge yüzünü adama biraz yaklaştırdı. "Lütfen bir daha de Andrew,"

Andrew de kıza yaklaştı. "Ne dedim bilmiyorum leydim?"

Bilge,"Yapma Andrew,"dedi ve adamın yanağını usulca öptü.

Andrew kızın belindeki eliyle sinsice gıdıklamaya başladı. Bilge kıkırdayarak geri kaçtı. Andrew kızın üstüne gidip gıdıklamaya devam edince Bilge,"A-andrew!"diyerek kahkahalarla yatağa düştü.

Andrew kızın üstüne çıkıp onu gıdıklamaya devam etti. Bilge kahkahaları arasında,"Ay,ay bebek eziliyor,"dedi. Nefes nefeseydi. "Ay, Andrew," kahkaha attı. "Andrew,"dedi tekrar engellemeye çalışarak.

Andrew keyifle bu manzarayı izledi.

Ta ki Bilge,
"Çocuk düşecekk!!"diye değişik bir şekilde çığlık atana kadar.

Genç adam direkt durup,"Nereye düşüyor ya?"dedi telaşla. "Dursun durduğu yerde!"

Bilge nefes nefese,"Lafın gelişi!"diye bağırdı. "Korkma."

Andrew kızdı,"Aklım çıkıyordu!"

Bilge,"Vav,"diyerek göz yaşını sildi. "Bayılacaktım."
Andrew kızın karnına bakarak konuştu,"Otur oturduğun yerde küçük insan. Baban sinirli biri."

Bilge elini karnına koydu. "Çok sinirli valla."

Andrew iç çekti ve Bilge'nin yanına yatıp,"Ne zaman sevişeceğiz?"diye sordu.

Bilge güldü,"Sevişecek miyiz?"

Andrew kaşlarını çattı,"Kesinlikle evet."

**

Genç adam kızın zevkten mayışmış yüzüne bakarak,"Bilge,"dedi. Bilge,"Efendim?"diyerek inledi.

Andrew kızın içinde durup kıpırdamayı kesti.
"Teşekkür ederim,"dedi adam. İki hafta, sadece iki hafta sonra esasen tehlikeli ve onu korkutan ama kimseye bu hisleri göstermediği bir düelloya girecekti.

Taş yürekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin