Dört yıl önce. Seul'de bir yer.
Namjoon odaya girdi ve adamı yatağında gördü. Zaten ona bakıyordu ve göğsü inip kalkıyordu. Solgun dış görünüşü ve dağılmış saçlarıyla ölümden saniyeler önce görünüyordu.
"Eskiden daha iyi görünüyordun." Namjoon kollarını kavuşturdu ve adamları biraz öksürmeden önce kıkırdadılar.
"Neden geldin, RM?" dedi adam hastalıklı bir sesle. "Yoksa Minho rüyalarına mı musallat oluyor?" Namjoon ileri atılıp adamın hayatının kalan saniyelerini bitirmeyi o kadar çok istiyordu ki.
"Hayır, bu yüzden burada değilim, Hajoon." Namjoon gözlerini devirdi, "Birkaç saniye içinde öleceksin. Sadece bazı cevaplara ihtiyacım var."
"Hepimiz sadece cevaplar aramıyor muyuz?" Hajoon belirtti.
"En başta neden Minho'yu Felix'in peşine gönderdin?" Namjoon adamın sözlerini görmezden geldi ve kendi sorusuyla değiştirdi.
Hajoon tavana baktı ve hırıltısının sessizliği doldurmasına izin verdi, "Belki de ben bir canavar olduğum içindir. Ya da belki de Lee Mafyasının yok edilmesini istiyordum."
"Ne?" Namjoon tekrar sordu, "Eski Lee başkanının ailen için yaptıklarından sonra bunu neden isteyesin?"
Hajoon'un tükürüğü boğulmadan bir kez daha gülme gücü vardı, "Eski Lee'nin yaptığı tek şey ailem için daha fazla soruna neden olmaktı. Topraklarımızın ve paramızın yarısından fazlasını ele geçirdiler. Karıma yapmama neden olduklarını asla affedemem."
Namjoon yumruklarını sıktı, "Yani bu bir kan davasıyla mı ilgili? Felix'in hiçbir ilgisi olmayan bir kan davası mı?" Hajoon sessiz kaldı ve nefes alırken hırıldamaya devam etti. Namjoon gözlerini kapattı, tüm bunları düzeltmesi gerekiyordu. "Bu artık önemli değil. İntikam görevini tamamlayamadan ölmüş olacaksın."
"Çok komiksin, oğlum." Hajoon öksürdü, "Ama benim iki oğlum var, unuttun mu? Ve onlardan biri büyüyünce benim gibi olacak. Ben hissediyorum."
Namjoon ters ters baktı.
"O bir canavar olacak." Hajoon, "Sonuçta kanında var." diye fısıldadı.
Namjoon sadece yumruklarını sıkabildi. Karşısındaki bu adam bir canavardı... Bu, en küçük oğlu için ne anlama gelirdi?
"Adını hatırla, RM." Hajoon nefes aldı, "Hwang Hyunjin benden bile daha kötü olacak."
İşte o zaman Namjoon o çocuğu bulacağını anladı. Hajoon'un söylediği bu sözde canavara dönüşmeyeceğinden emin olacaktı.
Sadece çok geç kalmamasını umuyordu.
____________________________________________
Felix odasındaki dosyalara bakıyordu. Geçen hafta veya ayda RM'yi herhangi bir şekilde görmeye çalışıyordu ama hiçbir şey bulamadı. Dört yıl önceydi, Felix onu en son gördüğünde ve tüm bunlara neden olan o kavgayı ettiklerinde, ortadan kaybolmuştu. Adam tamamen hayatından ve görünüşe göre dünyadan gitmişti. Artık Seul'de olduğundan bile emin değildi.
İçini çekti ve kağıtları yine arkasındaki çöp kutusuna attı. Başını kaldırdığında, Seungmin'in kapının yanında boş boş durduğunu, gerekirse onu korumaya her zaman hazır olduğunu gördü. Gözlerini devirdi, "Seungmin, senin Hyunjin'le olman gerekmiyor mu? Bu aralar meşgul olduğum için ona ders vermekten senin sorumlu olduğunu söyledim sana."
Seungmin içini çekti, "Ona nasıl bu kadar kolay güvenebilirsiniz, efendim?"
Felix başını gazetelerinden kaldırıp tekrar genç adama baktı, "Seungmin, bunun hakkında daha önce konuşmadık mı?"
YOU ARE READING
Danger to myself -Hyunlix
Fanfiction[Tamamlandı] Para için bir yeraltı dövüş kulübünde çalışan Hwang Hyunjin, ailesi tarafından terk edildiğinden beri her zaman yapmaya çalıştığı gibi hayatta kalmaya çalışıyordu. Bir gece dövüş kulübü çok önemli kişileri davet eder, Hyunjin sonunda ma...
