Süheylanın adeta aşkın o' meşhur
kırmızı, şarabını andıran,
lal bulaşmıştı dudaklarına
Her iki yanağına
Sanırsın kazılmıştı
birbirleriyle eşit derinlikte
gamze isminde birer çukur,
Ağladıkça, birikip dolmuştu
su birikintilerini andıran, gözyaşlarıylaErol
Süheyla 'ya bakarak
Keşke
Güneşi söküp alıp, takabilseydim parmağına
Hemen kar yağsaydı buraya
Giydirseydi üzerini gelinliği andıran
beyazlarlaNe var ki
Sen benim
kahvemin fincanımın dibinde kalan
telvelerin falına bile bakamadığım
Sevgilimsin, bu aralar dediğindeHüseyin bey
Biliyor musunuz?
Benim içimi baştan daha
sarmıştı kasvet
Sanki kulağıma fısıldamıştı
birşeylerin olacağını kehanet, dediğindeFeride hanım
Ayaklarının altındaki serili yolu
takip ederek birkaç adımıyla
dönecekti ki, ilk sokaktan solaHüseyin bey
Gitme benimle kal diyerek
yüksek ses tonuyla
yaydan fırlayıp çıkan ok hızıyla başladı
Feride hanımın yanına koşmaya
Nefes alıp, verişleri göz açıp kaparcasına saniyelik ti
parmaklarını suyla ıslatıp
yüzüne sürmüşcesine
süzülüp dökülüyordu.
Yüzünden damla damla terleriErsin
Yenik düşmüştü nefsine
İhtirasla iş birliği yaparcasına
İhtişam sarmıştı benliğini
Aşkı sevgiyi gelin bana sorun diyordu
Ben bilirim
yaparım ederim dercesine
Üstünlük taslayan laflarıyla
Yetmezmiş gibi
Cebinden tesbihini çıkarıp,
Saygı sevgi dinlemiyordu
Boncuklarını çeken parmaklarıHasansa
Karşılıklı kavgada
İlk oturumu açıp, başlatacak
birini anımsatıyordu
her iki elini yumruk, yaparak
Ateşi körüklercesine
gözlerindeki sinir ve öfkeyle
Kaşıkla yemeğin gözüne verircesine,
Vurdu, bir yumruk
Erol'un gözüne
Denizden gelen dalganın sahildeki
kumdan kaleyi yıktığı gibi,
Bir sayfanın diğerinin üzerine
yıkılır misali
yıkıldı yere
Belki yıkılan belki de altında kalan
sayfanın konusunda geçiyordu.
Kavga yumruk mevzuları
Geçmişten geleceğe taşıyordu
akılda kalanlarıAtılan sol gözüne yumruk
alıp, yelpaze şeklini üzerini boyamıştı
Gökkuşağı misali
Mora ve kırmızıya
Canı yanıyor alacakmışçasına
tutuyordu sol gözünü
Sanki
Sağ avucunun içiyle
Söyleniyordu kısık sesiyle ağzındaki
lafları gevelercesineSüheyla uzanıp yere tutup kaldırırcasına bir dalı
Kaldırdı, zayıflığıyla erol'u ayağa
Endişe sarmıştı aceleciliğiyle süheylayı
Girerek sağ koluyla erol 'un koluna
Kaldırdı sol kolunu parmağıyla havaya
Bir ticari taksi yanaşarak durdu,
Yol kenarına
YOU ARE READING
Düşeş
Short StoryErsin ve erol Adeta meslek edilmişlerdi Kendilerine Beladan belaya koşarak böyle yaşamayı Erol 'un amcası Milletvekili hüseyin bey Elbet Birgün kesecekti torpilini Kalacaklardı. Dımdızlak; Düşüneceklerdi Nedir bunun ilacı