"Patlamanın olduğu gün, ne yaptığımızı merak ettiğini biliyorum. Kötü bir gündü Yıkılmaz. Bir kaç adam aldılar garajda sorgulanmayı bekliyorlar. Depodan aldığımız iki adam bir şeyler ötmüştü. Bileğinde dövme olan adam sokak sokak aranıyor. Yavuz kurduğumuz tuzağa düşmek üzere. Her şey kötüye gidiyor gibi görünse de bazı şeyleri çözmek üzereyiz."

"Neyi mesela? Yavuz neyin tuzağına düşmeye hazır?"

"Yavuz gerçekten benim sana aşık olduğuma ikna olmak üzere. Bunu körüklemem gerek Yıkılmaz. Hakkım ve haddim olmadan senden bir şey istemem gerek"

"İste"

"Benimle evlenir misin?"

"Af buyur?"

"Buyurayım, daha önce tek bir kadınla bile nikah masasına oturmayı düşünmedim, Yavuz bunu adı gibi biliyor eğer seninle evlenirsek bunun bir oyun olmadığına tamamen inanmış olacak"

"Olmaz"

"Bu süre zarfında seninde düşmanının elini kolunu bağlayabiliriz Yıkılmaz. Seni, Eda ve Yusuf'la tehdit ediyor her türlü korumayı sağlarız yaklaşamaz onlara, sana da benim karım olduğun için yaklaşamaz."

"Yavuz planı için yerinde olsa da benim gizemli düşmanım için mantıklı değil"

"Aşık olduk ya biz aşkın olduğu yerde mantık aranmaz"

"Yanlış geliyor bir şeyler bu kadar kolay değil bu"

"Değil zaten biz evleneceğiz Yavuz da hemen saniyeler sonra inanacak değil ama denemekten zarar gelmez Yıkılmaz, senin hayatınla daha ne kadar beni tehdit edebilir? Sana ulaşamadığım her an Yavuz tehditi var. Biz seninle yarışmadık mı? Kaybeden, kazananın her istediğini yapacak demedik mi? Ben kazanmadım mı Yıkılmaz? Kağıt üzerinde bir evlilik olduğunu söylememe gerek bile yok değil mi?"

"Kazanırken bu kadar büyük bir şey isteyeceğinden bahsetmedin Çakıroğlu"

"Nefes al diye Yıkılmaz, yaşa diye"

"Sen yaşamayı nefes almak mı zannediyorsun?"

"Bu gün akşama kadar vaktin var Yıkılmaz, düşün taşın ve karar ver" kalktı oturduğu sandalyeden yanımdan geçerken durdu "Ben senden kendim için tek bir şey bile istemiyorum, kurgulanan her şey yalnızca seni korumak adına kurgulandı" dedi ve çıktı mutfaktan.

Oturduğum yerden kalkacak gücü bile bulamamıştım kendimde konuştuklarımızı kafamda sürekli tartıp, mantıklı bir açıklamaya oturtmaya çalışıyordum. Yavuzu başımıza kim bela etmişti mesela? Ben mi? Çakıroğlu mu?

O gece o sokakta hiç karşılaşmamış olsaydık napıyor olurdum? Teklifi kabul edip yurt dışına giderdim. O gece şahit olduğum şey de Çakıroğlu'nun intikamıydı. Gözlerimle görmüştüm intikam ateşini. Bir mahalleyi sorgusuz sualsiz yakabilecek kadar yanıp tutuştuğunu. Yakmıştı da. Küllerini bile bulamamıştı Yavuz.

Peki Alptekin Çakıroğlu bu intikamı neden almıştı? Bu soruların cevapları bende yoktu.
Evlilik? Bu zamana kadar aklımın ucundan bile geçmeyen bir şey. Ben buna evet diyerek herkesi biraz daha garantiye alabilirdim. En azından Eda'yla Yusuf'un güvenliğine her şeyden çok önem verilecekti.

Gizli düşman için de ayrı bir savaş verilecekti bir yandan. Kendi düşmanı yetmezmiş gibi. Yavuz ölseydi ve bunların hiçbirini yaşamasaydık çok isterdim. Otoparkta yavuzu öldürmüş olmasını dilerdim. Her şey bir iş anlaşmasıydı ve bütün yollar Çakıroğlu'nun dediği gibi beni korumaya çıkıyordu. Yavuzdan korumak için, gizli düşmanı bir nebze de olsa uzak tutmak için. Hem mantıklı hem mantıksızdı. Karar veremiyordum.

TUTSAKWhere stories live. Discover now