"Gerçekten üzgünüm ama sizi içeri alamam"

"Tamam biz en iyisi polisi arayalım" diyip uzaklaştık.

"Ben hacklerim" dedim.

"Suç bu Nare!"

"Site yönetimi durumu fark ederse işler senin için çok zor olur"

"Napalım bizi tehdit edenin kim olduğunu bilmeyelim mi? Kameranın bilgileri yeterli" diyip eve girdim.

Bilgisayarımı önüme alıp işime başladım. Onlar içeri sızmaya çalıştığımı anlamadan kameranın ara yüzüne ulaşmaya çalışacaktım. Oradan sonrası daha kolaydı.

Heyecanla beni beklediklerinin farkındaydım ama tepemde dolanıp durmaları beni sinir etmeye başlamıştı.

"Bir durun artık kafamı karıştırıyorsunuz" aniden durdular. Nefes almayı bile bırakmış olabilirler. Komiklerdi. Görüntülere ulaştım. Hızlı olup önce kopyalayıp sonra sistemde hiç olmamaşım gibi göstermeliydim. Çok uğraşmazlarsa sisteme girdiğimi fark etmezlerdi. Etseler bile ilk sinyal İngiltereden gelecekti. Beni bulmaları çok uzun sürerdi. Kopyaladım ve sistemden çıktım. Yakalanmaktan korkmuyordum da görüntülere ulaşamayacağımızı sanmak beni germişti.

"Görüntüler elimizde"

"İşte bu be"

"Kızım sen varya aslansın aslan"

"Tamam beni sonra övelim, oturun" Eda soluma, Yusuf sağıma oturmuştu.

Ekranı ortaya koyup kapının çaldığı saatlere ilerlettik videoyu. Ekranda bir adam gözüktü. Kasklıydı. Boyu en fazla 1.80 gibiydi. Üzerinde motorcu kıyafetleri olduğu için emin olamıyorduk. Yüzü görünmüyordu. Ellerinde bir yara izi arasamda eldiven vardı. Tam zili çalacağı sırada koluyla eldiven arası gözüküyordu. Bir yara izi veya dövmeye benziyordu. Görüntü net değildi. "Koluna bakın" dedim ekrana parmağımı uzatıp baktığım yeri gösterdim.

"Nare bu dövme mi? dedi sağımdaki Yusuf.

"Yara izi gibi duruyor" dedi solumdaki Eda.

"Bekleyin netleştirmeye çalışacağım" fotoğrafı netleştirdim. Kolundaki bir dövmeydi. İsim mi yoksa bir şekil mi anlayamıyorduk hala tam net değildi. Tekrar netleştirmeye çalıştım. Daha iyiydi. Dövme olduğunu anlayacağımız kadar iyiydi. Bu bir örümcek dövmesiydi. "Siz gördünüz mü daha önce?"  diye sordum.

"Ben hatırlamıyorum, böyle bir dövme görsem unutmazdım sanırım, tedaviye gelen hastalardan da hatırlamıyorum"

"Çok suçluyla çalıştım buna benzer bir dövme görsem hatırlardım"

"Bende görmedim daha önce" polise gitmek şuan çözüm değildi. İşleri zorlaştırmak gelmedi içimden. Sabah olmak üzereydi. Düşünmekten uykuda uyuyamamıştık. Benim uykum vardı. "Bir şey dicem" dedim meraklı iki çift göz bana bakarken "Biz şu koltuğu açıp uyusak da Yusuf da diğer koltukta uyusa? Eskisi gibi?" gülümsüyordum.

" Yaşaasııınn" diyen tabi ki Edoş'tu.

"Bıktım kızım sizden, rahat bıraksanıza beni!" güldü "Horlayanı kucaklayıp buz gibi suyun altına sokarım" dedi. Biz kahkaha atıyorduk o sırada "Komik mi? Kaşınmayın"

Edoş'la aynı anda "Komik" diyip gülmeye devam etmiştik. Sonra yukarı çıktık. Yorgan, çarşaf, yastık falan indirmiştik aşağıya. Yatakları açmış, uyumak üzereydik. Son duyduğum ses Yusuf'undu.

"İyi ki siz varsınız"

🕊

Öğleden sonraydı. Kahvaltı yapmış hazırlanmıştık. Akşam Edoş'un nöbeti, birazdan da Yusuf'un müvekkiliyle görüşmesi vardı. Benim de artık şirkete uğramam gerekiyordu. Şirket beni bir proje üzerinde zannediyordu. Zaten bilgisayarla her şeyi hallettiğim için şirkete gitmeme çok gerek kalmıyordu. Ama çok olmuştu gitmem gerekiyordu. İstemeye istemeye çıktım evden.

TUTSAKWhere stories live. Discover now