Rezillik.

Şimdi ben bu çocuğun üzerindeki otoritemi nasıl koruyacaktım laaann?!

Sesimi kalınlaştırdım. "Evet, oğlum," dedim Toygar gibi. "Arada mafyalar da eğlenmek ister."

Önce gözlerinden bariz bir alay geçti. Ardından hafifçe güldü. Kızıl saçlarını yolsam, elimde kalsalar nasıl olurdu acaba? "Winx dönüşümü yaparak mı?"

"Sana ne be?!" dedim cırlayarak. "İstersem amuda kalkarım Allah Allah!"

Tolga kahkaha atmaya başladığında ayağımı sertçe yere vurdum ve "Of!" diye bağırdım. Bu hareketim o aptal Havuç'un gülmesini iki katına çıkardı.

Ama ben ne yapacağımı biliyordum...

Yüzüme ağlamaklı bir ifade taktım ve onun yanından koşarak Toygar'ın yanına gittim. Burnuma sıcacık taze ekmek kokuları gelmeye başladığında gülümsedim ama oynayacağım oyun aklıma geldiğinde eski ifademe büründüm.

"Baksana..." diye mırıldandım minik adımlarla ona yaklaşıp. Beni gördüğü anda kızıl parıltılı ve sanırım çok büyük utançla hayranı olduğumu söyleyebileceğim gözlerini bana çevirdi. Koluyla alnındaki teri silip tamamen bana döndü.

Onu ne zaman ekmek yaparken görsem gülesim geliyordu çünkü aslen mafya olan bir adamın tıpış tıpış fırında çalışması bana çok komik geliyordu.

Yüzümdeki ifadeyi gördüğünde önce kaşları çatıldı ardından dudakları bir miktar aralandı. "Tomris," dedi, net bir sesle. "Ne oldu?"

Omuzlarımı indirip kaldırdım ve ona iyice yaklaşıp üzerinin un olmasına aldırmadan kollarımı beline sardım. Başım göğsünün çok altına geliyordu ama yine de ona has aile kokusunu alabiliyordum. Şaşırdığını hissedebiliyordum. Hafifçe güldüğünü duydum. Bir süre bir şey demedi. Sanırım anın tadını çıkarmak istiyordu.

Sanki ben istemiyordum.

"Tomris," dedi, yumuşacık bir sesle. Sesinin tınısıyla ürperdim. İçim hoş olmuştu. "Ne oldu, güzelim?"

"Tolga benimle dalga geçiyor," dedim. Yüzüm onun gövdesine saklandığı için sesim boğuk çıkmıştı. "Kendi hâlimde eğlenmek istemiştim ben, geldi dalga geçti benimle. Kızsana ona."

"Ne?"

"Duydun," dedim başımı kaldırarak. Gözlerimi kocaman açarak gözlerine baktım. Yüzüme düşen saçımın ön tutamını parmaklarıyla nazikçe kulağımın arkasına yapıştırdı. "Dalga geçti benimle. Kız ona."

Dudakları iki yana kıvrıldı. Böyle yapmam sanıyorum ki çok hoşuna gitmişti.

"Ne nazlısın sen böyle?" dedi ve unlu elleriyle yüzümü avuçladı. Heyecanla ona baktım. "Ne diye dalga geçti?"

"Ben..." dedim. Nasıl açıklayacaktım?

"Şey," dedim gözlerimi onun dışında her tarafta fıldır fıldır gezdirirken. "Ben Winx oynuyordum," diye fısıldadım. "Tolga da güldü."

Bir kahkaha sesi duyduğumda irkilerek başımı sola çevirdim. Turgut abim sırıtarak bana bakıyordu. "Boyu yedi yaşında kalınca demek..."

"Ya!" diye bağırdım. Toygar işaret parmağıyla burnuma dokununca burnum da un olmuştu.

Turgut abim iki işaret parmağının uçlarını birbirine dokundurup, "Şey," dedi. "Ben Winx oynuyordum."

"Of!" deyip alnımı Toygar'ın göğsüne vurdum. "Görüyor musun?" dedim hemen sonra. İşaret parmağımla Turgut abimi gösterip mızmızlandım. "Dalga geçiyorlar benimle."

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Mar 17 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

TOMRİS Where stories live. Discover now